SON DAKİKA

Markalı konutta stoklar eridi

Soner Keleş 04 Tem 2021

İnsanların temel ihtiyaçlarından biri olan barınma ihtiyacını güvenli ve sağlıklı şekilde karşılayacak özellikleri taşıması gereken ve belli bir mekânsal büyüklükteki yapı olan konut, yalnız yaşayan veya aile için barınak olmanın yanında toplum için sosyal, ekonomik ve fiziksel içeriği olan bir kavramdır.

Ülkemizde nüfus artışı, iller arasında yaşanan göçler, deprem riski, konut stokunun niteliği gibi unsurlar konut ihtiyacını artırmaktadır. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre belediyeler tarafından verilen yapı ruhsatı, yüzölçümü ve daire sayısı gibi göstergeler son iki yıldır dikkate alındığında konut üretimi 2004'ten bu yana en düşük seviyelere gelmişti. 2014 -2017 arasında yıllık neredeyse 1 milyon konut üretimi için ruhsat alınırken 2021 yılının ilk çeyreğine ilişkin veriler gayrimenkul alanında yatırımların dipten döndüğünü gösterdi. Konut ihtiyacının yüksek tahmin edilmesine rağmen inşaat sektörünün girdiği yavaşlama, pandeminin de etkisiyle katlanmış ve başta konut üretimi olmak üzere yapı inşaatları duraksamıştır. Belediyelerce verilen yapı ruhsatlarına ilişkin veriler, konut ihtiyacının bu hızda giderse karşılanamayacak olduğunu göstermektedir. Yüksek faiz politikalarıyla birlikte yaşanan krizin de etkisiyle konut üretiminde görülen düşüş, konut ihtiyacının nüfus ve diğer etkenlerle birlikte artması sonucu konut açığının da giderek artmasına neden olmaktadır. Özellikle geçtiğimiz yıl konutta talep ciddi oranda artmasına rağmen yükselen inşaat maliyetleri ve faiz oranları nedeniyle konut üretiminde hareketlilik yavaşladı. Günümüzde yeni konut üretimin sınırlı olması toplumda her bütçeye uygun ev bulmakta zorluk yaşanmasına neden olmaktadır. Azalan stoklara rağmen müteahhitlerin henüz projelerini yoğun olarak hayata geçirmiyor olması, geliştiricilerin yeni alınan ruhsatlarla birlikte gerçekleştirilecek olan yeni projelerinin devreye girmesinde temkinli olacağı tahmin ediliyor. 

Yükselen konut fiyatları ile birlikte kısa vadede düşen müşteri talebi gayrimenkul geliştiricilerini çekimser yapıyor ancak azalan talep ile birlikte piyasaya sunulan proje sayısının azlığı mevcut ihtiyacı nispeten karşılayabileceğini gösteriyor.  Harekete geçmeyen konut alıcısı talep birikmesine neden olurken ekonomik konjonktürün düzelmesi ile birlikte konuta olan ilginin yoğun bir satışa dönüşmesi bekleniyor. Bu süreçte elindeki arsaları hazırda tutan ve üzerine projeler geliştiren müteahhitler için büyük fırsatlar oluşacaktır.  Genel anlamda bakıldığında 2023 yılında ülkemizin nüfusunun 85 milyonun üzerine çıkacağı, dolayısıyla nitelikli konut talebinin artmaya devam edeceği beklenmektedir. Ortalama hanehalkı büyüklüğünün 2017 itibarıyla 3,4 olduğu dikkate alındığında sadece nüfus artışına bağlı konut ihtiyacının yaklaşık 1,5 milyon olacağı tahmin edilmektedir. Diğer taraftan ülkemizde gerek bazı kentler özelinde, gerekse farklı nüfus grupları, özellikle dar gelirli gruplar açısından yeterli konut ihtiyacının karşılanması ve konut piyasasında arz-talep dengesinin sürdürülebilir nitelikte devam etmesi büyük önem taşımaktadır. Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ) tarafından yapılan konutların son yıllarda toplam konut ihtiyacının %4 ile %9 arasında bir paya sahip olması nedeniyle gayrimenkulde özel sektöre büyük iş düşeceğini göstermektedir.