Küresel endişeler ve Türkiye'nin durumu
Gün geçmiyor ki dünyanın bir yerinde anlaşmazlık çıkmasın. Günümüz dünyası, birbirine sıkı sıkıya bağlı bir ağ gibi işleyen karmaşık bir sistem. Bu sistemde yaşanan her türlü değişim, tüm dünyayı etkileyen dalgalar halinde yayılmaktadır. İklim değişikliği, siber güvenlik tehditleri, ekonomik dengesizlikler, göç hareketleri ve pandemiler gibi küresel endişeler, ülkelerin ve toplumların karşı karşıya kaldığı en önemli sorunlar arasındadır.
Ipsos’un raporu, küresel eğilimler ile Türkiye’nin bu eğilimlere ne kadar paralel olduğunu da gözler önüne seriyor. Suç ve şiddet, enflasyon, terörizm, yoksulluk ve sosyal eşitsizlik gibi konularda Türkiye’nin endişe oranları dünya genelinden daha yüksekken; sağlık, işsizlik ve küresel ısınma gibi konularda Türkiye’deki endişe oranları küresel ortalamanın altında kalıyor. Ama yapılan bu araştırmalardan beni en çok korkutanı Ruh Sağlığı Raporu...
Bu rapora göre 2024 yılında, dünya üzerindeki diğer ülkelerle kıyaslandığında Türkiye'de ruhsal hastalıktan mustarip insanların oranı ABD'nin ardından ikinci sırada. Türkiye'de her 100 kişiden 38'i psikolojik bir sorunla yaşıyor. İşte haberlerden izlediğimiz bir çok kavga dövüşün nedeni psikolojik bitiş. Ben bunun ülkemiz üzerinde oynan bir savaş olduğuna inanıyorum. Birbirini kırmayan, komşusu açken tok yatmayan, dünyanın en merhametli ülkesi bizdik. Amerikalılarla dalga geçerdik ben gençken. Yolda birisi rahatsızlansa dönüp bakmazlar diye. Şimdi ne oldu da bu psikolojik savaşta yenilgi aldık.
Son ayların öne çıkan öne çıkan diğer başlıkları arasında Japonya’da suç endişesinin son 10 yılın en yüksek seviyesine ulaşması, Kanada ve Polonya’da sağlık hizmetleriyle ilgili kaygıların artması ve İspanya’da sel felaketleriyle ilgili tartışmaların yolsuzluk ve iklim değişikliği konularını gündeme getirmesi yer alıyor. Düşünsenize Japonlar Güney Kore nelerle uğraşıyor. Hani hocanın dediği gibi “nasıl bilirdiniz? İyi bilirdik” durumu günümüzde gerçek oluyor.
“Yoksulluk” ve “Sosyal Eşitsizlik” yüzde 30 ile dünyanın endişeleri arasında üçüncü sırada yer alırken, “İşsizlik” ve “Yolsuzluk” yüzde 26 oranıyla onu takip ediyor. Türkiye’de ise yoksulluk ve sosyal eşitsizlik endişesi yüzde 32 oranında sabit kalırken, siyasi ve mali yolsuzluk endişesi yüzde 25 seviyesine yükselerek dünya ortalamasına yaklaştı.
Türkiye’deki katılımcıların ülkenin ekonomik durumu hakkındaki karamsar tutumu ise başka bir boyut sunuyor. Türkiye’deki katılımcıların yüzde 81’i ülke ekonomisinin “kötü” bir durumda olduğunu düşünüyor. Bu oran, Türkiye’yi, Japonya (yüzde 88), Güney Kore (yüzde 87), Fransa (yüzde 85) ve Macaristan’dan (yüzde 83) sonra dünya genelinde ekonomik karamsarlığın en yoğun yaşandığı ülkelerden biri yapıyor.
Araştırma, Türkiye’deki vatandaşların yalnızca yüzde 19’unun ülkenin doğru yolda olduğunu düşündüğünü yansıtırken. Bu oran, dünya genelinde yüzde 38 olan küresel ortalamanın oldukça altında yer alıyor. Peru, yüzde 11 ile bu alanda en karamsar ülke olurken, Türkiye sıralamada son sıralarda yer alıyor. Bu yüzde 19 seçim kazanıyor ülkemizde.
Enflasyon: Ekonominin kalıcı başlığı
Dünya genelinde ve Türkiye’de vatandaşların en büyük ekonomik endişesi enflasyon olmaya devam ediyor. Kasım 2024 itibarıyla enflasyon, 29 ülkede ortalama yüzde 32 oranında bir endişe kaynağı olarak sabit kalırken, 2023 yılına kıyasla küresel düzeyde biraz daha az kaygı yaratıyor.
Türkiye’de katılımcıların yüzde 45’i, enflasyonun hala ülkenin en büyük ekonomik endişesi olduğunu belirtiyor. Türkiye’yi bu konuda Singapur, Avustralya ve ABD gibi ülkelerle birlikte küresel ortalamanın oldukça üzerinde bir hassasiyet seviyesine taşıyor. Ancak, enflasyon başlıca endişe kaynağı olmaya devam etse de, Ekim ve Kasım ayına ve 2023 yılına kıyasla yüzde 10’luk dikkat çekici bir düşüş gözlemleniyor. Bu düşüşün, suç ve şiddet konusundaki endişelerdeki keskin artışın, diğer kaygıları gölgede bırakmasından kaynaklandığı düşünülüyor. Araştırmanın sunduğu bir diğer perspektif, Amerika Birleşik Devletleri’nde vatandaşların yüksek enflasyon endişe oranlarının (yüzde 50), araştırmanın yürütüldüğü tarihlerde gerçekleşen Amerikan başkanlık seçimlerinin sonucundan etkilenmemesidir. Amerika merkezli haber ajansı ABC News’in başkanlık seçiminden sonra yaptığı çıkış anketine göre, Amerikan seçmenleri Donald Trump’ı tercih etmelerindeki başlıca etken olarak, onun ekonomi ve hayat pahalılığıyla mücadele edebileceğine duydukları güveni belirtmiştir. Ancak buna rağmen, ABD vatandaşlarının enflasyonla ilgili kaygılarının Kasım ayında ve önümüzdeki aylarda devam etmesi, küresel anlamda enflasyon endişesinin etkisini artırarak sürdürebileceği olasılığını güçlendirmektedir.