Konut sektöründe 2023 yılı nasıl geçti?
Dünyayı etkisi altına alan ve tüm alışkanlıklarımız değiştiren pandeminin uzun ve sarsıcı etkisinden sonra bu yılın başında yaşadığımız Kahramanmaraş merkezli deprem ve mayıs ayında gerçekleşen genel seçim süreci tüm sektörlerde olduğu gibi gayrimenkul sektörünü de derinden etkiledi. 2023 yılının ilk ayına hızlı başlayan konut piyasası yılı aynı ivmede tamamlayamadan bitireceği belli oldu.
Geçtiğimiz yıl 1,5 milyona yaklaşan konut satış rakamları bu yıl yüzde 20 azalarak 1,2 milyon seviyelerinde tamamlaması bekleniyor. Yüksek enflasyonist ortamda hızla artan inşaat maliyetleri, kredi faizleri ve konut fiyatları konutu iyice ulaşılamaz hale getirdi. Deprem ile birlikte artan konut ihtiyacı gerçek ihtiyaç sahiplerini konuta erişimden uzaklaştırdı. Kentsel dönüşüm çalışmaları hızlanırken yeni konut üretimi deprem bölgesine kaydı. İnşaat sektörüne ve geliştiricilere her zamankinden daha fazla iş düşerken üretim hızı yoğun talebi karşılayacak seviyelerde artmadı. Temmuz ayında BDDK (Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulunun) aldığı karar ile birlikte Türkiye orta vadeli program (OVP) kapsamında finansal istikrarın güçlendirilmesine yönelik tedbirler kapsamında konut kredilerinde kısıtlamaya gidildi. Kredi daralmasından ipotekli satışların toplam satış içerisindeki payı yüzde 6’lara kadar düşerken sektör tarihindeki en dip seviyeyi gördü. Konut kredisi oranları yılın ilk yarısında yıllık yüzde 20 seviyelerinde iken aralık ayında yüzde 45’e kadar yükseldi. Bankaların kredi konusunda isteksiz davranmaları tüketici tarafında sadece nakit alım imkanı olanların yatırım amacıyla konuta erişimini sağladı. Yılın ilk 3 çeyreği ağırlıklı yatırım amacıyla alınan satılan bir ürün haline gelen konut, yılın son çeyreğinde artan mevduat faizleri ile birlikte yatırımcının da ilgi alanından uzaklaştı. Fiyatların yükseldiği, kredi imkanlarının daraldığı bir ortamda konuta erişim zorlaştı ve toplumun ev sahipliliği oranında düşme yaşandı. Türkiye’de konut sahipliği oranı son 20 yılda yüzde 65 seviyelerine yükselirken bugün yüzde 56 seviyelerine kadar geriledi.
Geriye dönüp baktığımızda sektörde son 20 yılda uygulanan doğru ve etkin konut politikaları sonucunda dar gelirlinin konuta erişimi sağlandı. Konut sektörü yakın tarihe kadar elde ettiği başarılar ile ekonominin lokomotifi hâline geldi. 2003 yılından itibaren, vatandaşların konut ihtiyaçlarını karşılamak, daha modern bir Türkiye inşa etmek ve depreme karşı tedbir almak adına ‘Acil Eylem Planı’nı devreye alındı. Toplu Konut İdaresi yeniden yapılandırıldı. TOKİ’nin 2003 sonrası dönemde esas amacının konut açığının giderilmesi adına konut üretimi olduğu ve kentsel dönüşüm konusunda da önemli adımlar atıldığı bir süreç başladı. TOKİ alt ve orta gelir grubuna yönelik olarak başta konut ihtiyacı yüksek bölgeler olmak üzere Türkiye’nin birçok şehrinde 2003 yılından bugüne 1 milyon 170 bin konut üretimi gerçekleştirdi. Emlak Konut, 2002 yılında yeniden ayağa kaldırılarak ‘Emlak Konut Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı’na dönüştü. Devlet özel sektöre daha fazla destek vermeye başladı. Bu süreçte orta ve orta üst gelir grubu içinde özel sektör marifetiyle konut üretimi yapılarak sunulan uzun vadeli finansman çözümler ile konut ihtiyacı karşılandı. Yine bu dönemde 14 milyona yakın yeni konut üretimi için yapı ruhsatı alındı.
Pandemiye kadar olan dönemde çözüm odaklı ve akılcı politikalar ile kamu ve özel sektör girişimleri neticesinde konut üretimi sağlanarak, toplumun barınma ihtiyacı karşılandı. Günümüzde ise yine aynı şekilde kamu öncülüğünde merkezi ve yerel yönetim iş birlikleri, özel sektör teşvikleri ve konut finansman alternatifleri ile konut ihtiyacı bir sorun olmaktan çıkartılabilecektir. Konut sektöründe yaşanan bu sorunların önümüzdeki dönemde çözülebilmesi için kamu ve özel sektör iş birliği ile kısa ve orta vadeli kararlı stratejik adımlar atılması gerekmektedir.