Dolar $
32.89
%0.16 0.05
Euro €
35.34
%0.6 0.21
Sterlin £
41.7
%0.28 0.11
Çeyrek Altın
4030.15
%0.41 16.43
SON DAKİKA

Jose Mujica neden dünyanın en fakir devlet başkanı olmayı tercih etti?

O da diğer mevkidaşları gibi eğer isteseydi, ülkesini diktatörce yönetseydi, çalsaydı, hak yeseydi, zenginlerin malına çökseydi, insanları aptal yerine koysaydı inanın bana kolaylıkla dünyanın en zengin ilk 500 kişisi arasına girebilirdi…

Ancak o sıradan bir günde şöyle söylemeyi tercih etti: “Gereksiz ihtiyaçlardan oluşan koca bir dağ yarattık. Bir şeyler satın alıp sonra çöpe atıyoruz. Aslında boşa harcadığımız şey hayatlarımız. Bir şey satın aldığımda veya siz aldığınızda ödemeyi parayla yapmıyoruz. Ödemeyi yaşamımızdan, para kazanmak için harcadığımız zamanla yapıyoruz. Aradaki fark ise şu; hayatı satın alamazsınız. Hayat geçip gider... 

Ve hayatınızı boşa harcayıp özgürlüğünüzü kaybetmek korkunç bir şeydir.” Evet aslında biz hepimiz yaşamda ki tercihlerimizin bir sonucuyuz o dünyanın en fakir cumhurbaşkanı olmayı, bilinçli olarak tercih etmiş örnek bir liderdi. Peki öyleyse kim bu Mujica şimdi onu daha yakından tanıyalım isterseniz. José Alberto Mujica Cordano (1935- Uruguay), 2010-2015 yılları arasında Uruguay'ın 40 Başkanı olarak görev yapan Uruguaylı siyasetçi ve çiftçidir. Tupamaros'ta eski bir gerilla olan Mujica, 1970'lerde ve 1980'lerde askeri diktatörlük sırasında 12 yıl hapis yattı. 

Sol partilerin Geniş Cephe koalisyonunun bir üyesi olan Mujica, 2005'ten 2008'e kadar Hayvancılık, Tarım ve Balıkçılık Bakanı ve daha sonra Senatör olarak görev yaptı. Geniş Cephe'nin adayı olarak 2009 cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazandı ve 1 Mart 2010'da Başkan olarak göreve başladı. Aylık 12 bin dolar maaşının %90'ını hayır kurumlarına bağışlayan Mujica, dünyanın en fakir devlet başkanı olarak anılmaktadır. Psikologlara göre siz çocuklarınızdan ne yapmalarını isterseniz isteyin onlar yine de sizin söylediklerinizi değil yaptıklarınızı yaparlar… 

Hepimiz görüyoruz Dünyada bazı liderler savaşmayı kötülüyorlar, bazıları çevrenin kirlenmesinden duydukları rahatsızlıkları dile getiriyorlar, bazıları da tasarruf yapılmasını ve hatta yemek öğünlerinin porsiyon olarak küçültülmesini öğütlerken aslında insanlara bazı nasihatler veriyorlar. Oysa, onların gerçekte ne yaptıklarına baktığımızda savaşmamayı öğütleyenlerin kan döktüklerini, çevre kirliliği ve iklim kriziyle ilgili vaaz verenlerin aslında çevreyi en çok kirlettiğini, porsiyonlarınızı küçültün diyenlerin 50 bin dolarlık çantayla dolaştığını neredeyse tuvalete bile makam aracıyla gittiklerini görüyoruz. Tıpkı, İncil’in ilk emrinin SEV olması, Tevrat’ın ilk emrinin YAŞAT olması, Kur-an’ın ilk emrinin OKU olması gibi… 

Oysa maalesef; Hıristiyan sevmedi, Yahudi yaşatmadı öldürdü, Müslüman ise okumadı cahil kaldı… 1970 model volkswagen (kaplumbağa)’ya makam aracı olarak binen Mujica’nın aslında 5 bin dolar bile etmeyecek arabasına bir zengin 1 milyon dolar verip almak istiyor ancak kabul etmiyor Mujica ve sonrasında verdiği röportajında: “Ben insanların geceleri yatacak bir saçak altı bile bulamadıkları bir dünyada, başkalarının 500 metrekarelik malikanelerde yaşamasını anlamıyorum. Evsizler için ev, suyu olmayanlar için su lazım, ekmek lazım. Sen böyle bir dünyada özel uçağım olsun, oraya buraya gideyim diyorsun. Eğer herkes daha fazlasını isterse, bir gün kimseye bir şey kalmayacak. 

Küresel ısınmadan bahsediyoruz ama doğaya saldırmaya ve çöp üretmeye devam ediyoruz. Eski ruhani tanrımızı kendi ellerimizle kurban ettik ve artık market tanrının tapınağındayız. Bu yeni tanrı; ekonomimizi, politikamızı, alışkanlıklarımızı, yaşamlarımızı düzenliyor ve bizlere faiz oranları ve kredi kartları ile mutluluğun yeni adresini veriyor. Öyle anlaşılıyor ki bizler, yalnız tüketme için yaratılıyoruz ve artık tüketemediğimiz zaman derin hayal kırıklığına uğrayarak kendimizi yok ediyoruz. Bana fakir denmesi yanlış, ben tutumlu bir insanım. 

Asıl fakirler sürekli yaşamdan talepleri olan ve elde ettikleriyle yetinmeyen insanlardır. Ben elimde hafif bir bavulla dolaşıyorum. Bu bana istediğim yaşamı sürdürmek için yeterli zamanı veriyor. Asıl özgürlük, yaşamak için kazandığın zamandır.” Ömrüm yeter mi bilmiyorum ancak böyle düşünen bir liderin bir gün ülkemizi yönetmesini çok isterdim…