Gençlik elimizden teker teker gidiyor!..
Toplumu bir arada ayakta tutan ahlaki değerlerdir. Toplumsal ahlaki çöküş yaşıyoruz. Toplumda ahlaki değerleri koruyamadığımızda gençlerimiz gözlerimizin önünde elimizden teker teker kayıp gidiyor.
Gençlerimizi korumak ve kazanmak için en büyük görev ebeveynlere düşüyor. En büyük faktörlerden biri ise dijital sosyal platformları, sapkın kendi kötü amaçları için gençleri istedikleri ideolojiye inandırarak istediği şekilde yönlendiriyorlar. Mesajlaşma programlarla birlikte insanlar kendi krallıklarını kurdu. İstedikleri şekilde bu platformlarda insanları özellikle gençleri kontrol ediyorlar. Genelde gençlerin takıldığı Discort gibi uygulamalarda gençlerimizin yok olup gitmesine müsaade etmeyelim. Devlet kendi gençlerine sahip çıkmazsa küreselciler sahip çıkacaktır.
Çocuk odasına kapanıyor
Ülkemizde son dönemlerde işlenen cinayetlere baktığımızda uyuşturucu ve sosyal medya var. Sosyal medya da insanlar bir akım şeklinde herkes birbirini etkileyebiliyor. Çocuk odasına kapanıyor bilgisayar başında ya da cep telefonu elinde ne yaptığını nerelere girdiğini anne baba anlamıyor farkında değil, burada teknolojinin nasıl iletişimi değiştirdiği sosyolojik olarak nasıl dönüştürdüğü ve psikolojik olarak nasıl etkilediği önemlidir. Sosyal medya üstünden bilgisayar oyunları ve değişik grafik animasyonlarla, sosyal medya gruplarında satanist gibi insanların ruh halini bozan paylaşımlarla planlı bir şekilde bütün gençleri hedef alınıyor. Burada sadece teknik boyutuna bakmak doğru değil, devletimiz siber kurum kuracaksa din adamlarını da sosyologlara da psikologlara da bu kurumun içine alınması gerekir. Siber kurum sadece teknik kısmı ile ilgilenir ve her yönü ile ele alınması gerekir. Gençlerin kontrolü milli eğitimde değil öğretmenlerde değil internet kontrol ediyor yeniden yapılandırma getirilmelidir. Önemli olan gençlerin eğitimi, önemli olan toplumsal ahlaki değerler, bunlar aşılmışsa adalet aşılmışsa elbette ki patlak verir.
Ülkemizde sıkı bir denetim olması gerekiyor.”
Çeteleşmeye müsaade edilmemelidir. Hele ki kimliklerini veya statülerini kullanmaya çalışanlar. “Siz benim kim olduğumu biliyor musunuz.” diyenlere müsaade edilmemeli disiplini ve asayiş sağlanmalıdır. Belli bir saatten sonra kızlarımız yürüyemiyor. Bu ülkemizin ayıbıdır. Adaletsizliği, cezasızlık algısını ortadan kaldırmak için birçok konuyu yeniden masaya yatırmanın zamanı geldi. Adaletsizlik duygusu toplumda güveni sarstığı zaman herkes kendi cezasını vermeye başlar. Ülkemizde cezalar yeterli ama uygulanmıyor.
Çeteleşme aldı başını gidiyor
Fuhşun sokaklarda yaygınlaşması ve kimsenin ses çıkarmaması, Türk toplumunun en önemli ahlak, erdem, yardım, merhamet, örf ve adetler bunların hepsi yok olup gitti. İnsanlar artık kendini güvende hissetmiyor. Çünkü sokaklar mafyalaşma ve çeteleşme aldı başını gidiyor. Haraç istediklerinde vermezseniz ya canınızdan ya da malınızdan oluyorsunuz. Gündüz vakti artık hiç kimseyi umursamadan hırsızlıkta yapabiliyorlar, bir anda silahlar patlayabiliyor ya da genç bir kızı yere yatırıp taciz ediyorlar. İnsanlar artık müdahale etmiyor karışmıyor ne zaman bu kadar duyarsızlaştık, elinde satırla saldıran birisine müdahale edemezsin belki ama genç bir kızın çığlıklarına da sessiz kalmak doğru değil. Vahşi bir şekilde kızlarımız katledildi. Terör, kadın cinayetlerini engellemek, taciz, tecavüz olayları, pedagog, uyuşturucu satanlar için artık idam cezası konuşulması gerekiyor. Başakşehirde 16 yaşındaki bir genç hiçbir gerekçesi olmadan yoldan geçen insanları bıçaklayıp kaçıyor. Cezalar uygulanmadığı sürece caydırıcı olmadığı sürece suçsuz insanların mağduriyetini izlemeye devam edeceğiz. Sokağa çıkmaya korkar olduk.