2024 yılı ekonomide yaşadıklarımız...
2024 yılı biterken birçok kurum yılın "en"leri konusunda dünya genelinde ve Türkiye'de oylamalar yapıp birçok ödül veriyor. Bazen başımızdan geçen önemli olayları bu sayede hatırlıyoruz.
Düşündüm ki, bu yıl gündemi hangi konular meşgul etmiş bir bakmak iyi olacak. Biliyorsunuz 2024 yılı Dünyada Ekonomik gelişmeye sahne oldu. Bu gelişmelerin en önemli başlıklarını şu şekilde sıralayabiliriz:
Enflasyonla Mücadele: Galiba üzerinde en çok konuşulan ve yorumlar yapılan konu bu. Merkez bankalarının yüksek enflasyonla mücadele etmek için faiz oranlarını artırması ve bunun ekonomik büyüme üzerindeki etkileri.
Enerji Krizinin Sürmesi: Bu konuya da tüm dünyada basının ilgisi büyüktü. Rusya-Ukrayna savaşı ve küresel tedarik zincirindeki aksaklıklar nedeniyle enerji fiyatlarının yüksek seyretmesi ve enerji güvenliği endişeleri bizi çok meşgul etti.
Çip Kıtlığı ve Tedarik Zincirinde Aksamalar: Aklımıza hiç gelmeyen bir kriz olarak karşımıza çıktı. Teknolojik ürünlerin üretim süreçlerini olumsuz etkileyen çip kıtlığı ve pandemi sonrası devam eden tedarik zincirindeki aksaklıklar yeni savaşların hangi boyutlarda olacağını bize gösterdi. .
Küresel Büyümedeki Yavaşlama: Yukarıda belirtilen faktörler nedeniyle dünya ekonomisinin büyüme hızında yavaşlama görülmesi gayet normal geliyor değil mi?
Gelişmekte Olan Ülkelerin Borç Krizleri: Yüksek faiz oranları ve doların güçlenmesi nedeniyle gelişmekte olan ülkelerin borç yükünün artması ve bazı ülkelerde borç krizleri yaşanması. İnsan bir sıfırlama yapsak borçlarda ne güzel olur diye düşünmeden de edemiyor.
Jeopolitik Riskler: Rusya-Ukrayna, İsrail’in yaptıkları ve de Suriye gibi ülkelerin yüzünden jeopolitik risklerin küresel ekonomide belirsizlik yaratması öncelikle beni çok üzüyor.
Dijital Dönüşüm ve Teknolojik Gelişmeler: Yapay zeka, blockchain gibi teknolojilerin ekonomideki etkileri ve dijital dönüşümün hızlanması konusunda ülke olarak çabalarımızı görüyor olmak beni pek memnun ediyor.
Sürdürülebilirlik ve Yeşil Ekonomi: İklim değişikliğiyle mücadele ve sürdürülebilirlik hedeflerinin ekonomik politikalara entegre edilmesi çok konuşuldu ama, ben samimi bulmuyorum.
İş Gücü Piyasasında Değişimler: Pandemi sonrası iş gücü piyasasında yaşanan dönüşüm, uzaktan çalışma ve esnek çalışma modellerinin yaygınlaşması.
Gıda Güvenliği ve Tarım: Küresel ısınma, iklim değişikliği ve çatışmaların gıda üretimi ve fiyatlarını etkilemesi, gıda güvenliği endişelerinin artması önemli olmasına rağmen üzerinde pek konuşulmuyor diye düşünüyorum.
Bu yazdıklarım Dünya sıralamasında öne çıkan gündem maddeleriydi. Bir de ülkemizde uğraştığımız ekonomik konular var.
Yüksek Enflasyon: Türkiye'de de dünya genelinde olduğu gibi yüksek enflasyonun yaşanması ve bunun vatandaşların alım gücünü düşürmesi.
Kur Krizleri: Türk lirasının değer kaybetmesi ve bunun ithalat maliyetlerini artırarak enflasyonu daha da yükseltmesi.
Merkez Bankası Politikaları: Yüksek enflasyonla mücadele etmek için Merkez Bankası'nın faiz oranlarını artırması ve bu politikaların ekonomik büyüme üzerindeki etkileri. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), 2024 yılı boyunca %50 olan politika faizini sabit tutarak sıkı para politikasını sürdürdü.
Kamu Maliyesi: Bütçe açığının artması ve kamu borçlarının yükselmesi gibi kamu maliyesi sorunları.
Dış Ticaret Dengesi: Dış ticaret açığının devam etmesi ve enerji ithalatının yüksek olması.
Yatırım ve İstihdam: Yatırımların yavaşlaması ve işsizliğin artması gibi sorunlar.
Türkiye, 2024 yılının ilk bölümlerinde %5,7 büyüme kaydetti. 2024 yılı için Türkiye'nin bütçe gelirleri 437 milyar TL, giderleri ise, 89 milyar TL olarak planlandı. Bu durumda bütçe açığı 2 ürünü 652 milyar TL olarak hesaplandı. Kati sonuca 2025 yılının ilk aylarında kavuşabiliriz.
İşte bir yıl içinde en fazla konuştuğumuz ve de etkilendiğimiz konular bunlar. Biliyorum siz bir kaç madde daha mutlaka eklersiniz.
2024 yılında yaşanan ekonomik gelişmeler, küresel ve yerel faktörlerin bir araya gelmesiyle şekillendi. 2025 yılında ise bu faktörlerin etkileri devam edebilir. Ya da yeni gelişmeler de ortaya çıkabilir. Bu nedenle, yatırımcıların ve ekonomik aktörlerin dikkatli olmaları ve gelişmeleri yakından takip etmeleri önemlidir. Bir de ne olur hiçbir ülkede savaş korkusu olmasın. Korku olmayınca da savaş olmasın. Atatürk’ün o sözü tüm dünyaya manşet olsun. “Yurtta sulh cihanda sulh…”