Deniz DİKMEN

Eğer ilk defa Uzak Doğuya gidiyorsanız en doğru ülke seçimlerinden biri Tayland olabilir. Buralara gelirseniz Uzak Doğu kültürünü çok sever hatta aşık olabilirsiniz. Ondan sonra Uzak Doğu sizi her yönüyle çekmeye başlar ve bir çok başka destinasyon ve kültür öğrenmek istersiniz.

Kuşkusuz Bangkok şehri, uzak doğu diyarının en renkli, gece gündüz en hareketli ve en sevilen başkentlerden biridir.

İstanbul’dan direkt bir uçuş yaparak yaklaşık 10 saat sonra bambaşka bir dünyaya gelmiş oluyorsunuz. Uçaktan indiğinizde sizi yerel mis kokulu çiçeklerden yapma kolyelerle karşılarlar. Bu güzel jest bile sizi gülümsetmeye yeter ve kendinizi harika hissedersiniz.

Batı dünyasından farklı

İlk gün Bangkok sokaklarına çıktığınızda batı dünyasından ne kadar farklı bir yere geldiğinizi anlarsınız. Örneğin her binanın önünde yapının büyüklüğüne orantılı küçük bir tapınak bulursunuz ve her gün yerel halk bu minik tapınaklara yiyecek içecek ve çiçekler bırakır.

Yerel inanışlara göre evin huzuru, mutluluğu ve bereketi için ve kötü ruhları evden uzak tutmak için tapınaklara bu ikramların yapılması gerekir.

Şehrin her yerinde Budist etkileri görmeniz mümkün örneğin zaman zaman portakal rengindeki kıyafetleriyle ve kazınmış saçlarıyla Budist rahiplerini Bangkok sokaklarında görebilirsiniz.

Mutlaka görülmeli

Mutlaka görmeniz gereken Budist yapılardan birisi örneğin, on üçüncü yüzyıldan kalma ve yaklaşık beş buçuk ton ağırlığındaki som altın Budha heykeli. Altından yapılmış olduğunu gizlemek için bu heykel yaklaşık iki yüz yıl bir kaplama ile saklanmış ve adeta unutulmuş fakat bin dokuz yüz elli beş yılında bir taşınma esnasında düşüp kaplaması da zarar görünce altın Budha heykeli tekrar ortaya çıkmış. Bugün önemli bir kültürel eser olarak Bangkok’ta sergileniyor. 

İkinci mutlaka görmeniz gereken bir lokasyon ise Bangkok’taki “Wat Pho Tapınağı” ve oradaki “Yatan Budha Heykeli.” Bu altın kaplama figür Gautama Buddha’yı dinlenirken betimlemektedir. Kırk altı metre uzunluğundaki heykel ve tapınağın mimarisi ile yapıda kullanılan renkler ve desenler sizi büyüleyecektir. Kapıda size ikram edilen bir avuç bozuk parayı almanız lazım. Çünkü, bir dilek dilemeniz ve Budha heykelin çevresindeki teneke kutucuklara bir bir paraları atmanız gerekir. Eğer avucunuzdaki bozuk para adedi kutu sayısına denk gelirse dileğiniz mutlaka kabul olacaktır diye bir rivayet var. Denemek lazım.

En etkileyici yapı

Şehrin açık ara fark ile en muhteşem ve etkileyici yapılarından biri ise kanımca Chao Phraya Nehrin kenarında ve Bangkok’un tam kalbinde bulunan kraliyet sarayı yani “Büyük Saray”dır. 

Burası on sekizinci yüzyılda inşa edilmiş ve bir çok binadan, şapelden, köşklerden ve bahçelik alandan oluşan bir bina kompleksidir. Asırlardır Siam kralların resmi konutudur. Taç giyme tören alanıdır, kraliyet ailesinin yaşadığı ve kralın harem dairesinin bulunduğu ve aynı zamanda ülkeyi de yönettiği merkezdir. Tayland günümüzde ülke hala bir kraliyet olarak yönetilir.

Saray kompleksini ziyaret etmek için ziyaretçiler için bir kıyafet yönetmeliği vardır. Örneğin şort veya kısa bir elbise ile bu sahaya giremezsiniz.

Büyük Saray’a girdiğinizde ise özellikle kapı girişlerindeki ve bahçede bulunan dev fantastik heykeller, devasa pagodalar ve altın stupalar, altın rengindeki tapınak binaları, tapınak binasının dışını süsleyen ve kısmen koruyucu etkisi olduğuna inanılan sıra sıra mistik iblis, maymun ve yılan heykelleri ve her yerde bulunan bonsai ağaçları ve lotus çiçekleri ve yer yer dua eden halk sizi çok etkileyecektir. 

Tay binalarının mimarisi

Tarihi Tay binaların mimarisini, renklerini, çatı biçimlerini, rengarenk süslemelerini ve motiflerini anlatmakla bitmez.  Lotus çiçeği Budist inancın sembolüdür ve bataklıkta yetişen bir çiçeğin doğuşunu ve sonsuz ömrü simgeler.

Büyük Saray’da bulunan Wat Phrae Kaew adındaki saray tapınağın içinde ise Tayland’daki en önemli ve tek parça yeşim taşından yapılan dünyaca meşhur Budha heykelini görebilirsiniz.

Bu Yeşil Buddha Heykelinin sezona göre 3 ayrı kıyafeti vardır. Biri yaz kıyafeti, biri kış kıyafeti ve diğeri de yağmur mevsimi giydirilen kıyafetidir.

Saray hayatını biraz olsun gözünüzün önünde canlandırmak isterseniz size beş Oscar ödüllü ve Broadway’de de sahnelenmiş, Yul Brynner ve Deborah Kerr’in baş rol oynadığı çok keyifli “The King and I” müzikalini önermek isterim.

Bangkok’ a gittiğinizde, özellikle alışverişi de seviyorsanız, olmazsa olmazlardan biri de günübirlik  “Damnoen Floating Market” gezisidir. Bir başka deyişle yüzen çarşıdır.

Bölgenin grişinde sizi küçük teknelere bindirip su yoluyla yüzen çarşının içine götürürler. Yüzen Çarşı çok eğlencelidir. Burada ne dilerseniz vardır. Küçük teknelerde tropikal meyve ve sebze satıcıları, fil, timsah ve vatoz derisinden üretilmiş turistik eşya tezgahları yiyecek içecek satıcıları, yılan gösterisi yapan artistler karnaval alanı gibi her şey var.

Teknelerle alışveriş

Nehrin içinde alıcı ve satıcı tekneler yan yana getirilir ve alış veriş başlar. Nereye baksanız rengarenk bir cümbüş vardır ve harika ve çok farklı bir pazar deneyimi yaşarsanız.

Akşamları ise üç tekerlekli motosiklet gibi minik yerel “tuk tuk”lara binip yoğun Bangkok trafiğini kolaylıkla aşıp gece pazarlarına gidebilirsiniz.

Tay tarzı harika lüks ve halk tipi restoranlarda enfes Tay mutfağını veya diğer Uzak Doğu mutfaklarını da deneyebilirsiniz.

Bir akşam vakti ise mutlaka Bangkok’ta nefes kesen bir mekan olan “Sky Bar at the Lebua State Tower”a gitmenizi ve harika bir yemek veya kokteyl eşliğinde ışıl ışıl Bangkok şehrini ve Chao Phraya Nehrini altmış dört katlı meşhur kulenin tepesinden izlemenizi tavsiye ederim. Sizin için unutulmaz bir anı olacaktır.

Gördüğünüz gibi Bangkok gibi tarihi ve harika bir Uzak Doğu şehrini öyle anlatmakla bitmiyor. Çünkü Uzak Doğu kültürleri bizim kültürümüze göre çok farklı olduğu için her anı ve her köşesi yeni bir macera ve yeni bir sürpriz içinde oluyor. Gidip görmek, keşfetmek ve sonsuz kültürel zenginliklerin içinde kaybolmak lazım.

Uzak Doğu ülkelerin gizemi ve güzelliği benim için çok ayrı olmuştur. Umarım gitmediğim yeni destinasyonlara yelken açma fırsatı tekrar bulurum. Merak eden herkese de şiddetle tavsiye ederim. Bangkok ise her daim defalarca gidilecek bir destinasyon olarak anılarımı süslemeye devam edecek.