Dolar $
32.23
%0.13 0.04
Euro €
35.05
%0.15 0.05
Sterlin £
41.13
%0.22 0.09
Çeyrek Altın
3948.22
%0.23 8.91
SON DAKİKA
DÜNYA Pazar 14 Ocak 2024 21:56

21'İNCİ YÜZYILIN GERÇEKLİĞİNE DÖNÜŞEBİLİR

Dünya'daki doğal kaynakların sınırlı olmasına karşın artan nüfusun taleplerini karşılamak ve gelişen teknolojilerde üretimi sürekli kılmak için ham madde ihtiyacı günden güne büyürken bu soruna çözüm olarak ortaya atılan uzay madenciliği vizyonu, bilim kurgu sayfalarını aşıp 21'inci yüzyılın gerçekliğine dönüşebilir.

21'inci yüzyılın gerçekliğine dönüşebilir

Dünya'nın yer kabuğundan çıkarılan, teknolojik ve ekonomik gelişmelerde kritik öneme sahip nadir toprak elementleri ve platin grubu metallerin hızla tükenmesi, asteroitlerden ham madde ihtiyacını karşılama fikrini cazip hale getirdi.

Ham madde ihtiyacının uzaydan karşılanması, Dünya'daki madencilik faaliyetlerinin neden olduğu çevresel zararı azaltmanın yanı sıra değerli minerallerin bolluğunun birçok teknolojinin üretim maliyetini düşüreceği tahmin ediliyor.

Cazibesi ve zorlukları

Asteroitler, bileşenlerinin oranına göre yaygınlığı azalan sırada gübre üretiminde kullanılan kil ve silikat yüzdeliği yüksek C tipi, silikat, nikel ve demir içeren S tipi ve değerli madenler taşıması en muhtemel olan "metalik" olarak tanımlanan en nadir tür M tipi olarak üçe ayrılıyor.

Araştırmacılar, uzay araçlarının sınırlı yük kapasitesi göz önüne alındığında ham asteroit parçalarının Dünya'ya taşınmasının oldukça maliyetli olacağını belirterek asteroitlerdeki cevherin biyomadencilik ile asteroit yüzeyinde ya da Ay veya Mars'ın yörüngesine taşıyarak işlenmesini önerdi.

Buna ek olarak, yüksek maliyetli uzay uçuşları nedeniyle lojistik, madencilik tekniklerinin uzay ortamına uyarlanması hakkında yeterli AR-GE çalışması olmaması ve asteroitlerde güvenilir maden tetkik ve arama çalışmalarının düzenlenememesi asteroit madenciliğinin önündeki temel engeller olarak sıralanabilir.

Çığır açmayı hedefliyorlar

ABD'de uzay madenciliğinde çığır açmayı hedefleyen AstroForge, TransAstra ve Lunar Outpost gibi firmalar, asteroit tanımlama, keşfetme, yakalama ve işletme yetkinliklerine sahip araçlarla asteroitleri en kısa ve karlı süreçte Dünya'ya taşımayı hedefliyor.

Astro Forge'un Üst Yöneticisi (CEO) Matt Gialich, gelecek 10 yılda asteroitlerden değerli madenlerin çıkarılacağını iddia ederken TransAstra'nın CEO'su Joel Sercel, 10 yıl vizyonunu "delilik" olarak nitelendiriyor.

Temiz numune elde edildi

Japonya Uzay Araştırma Ajansı (JAXA), 2003'te gönderilen ilk "Hayabusa" uzay aracıyla "Itokawa" asteroidinden Dünya'ya 1 miligramdan az örnek taşıyarak bir asteroitten temiz numune edinen ilk uzay ajansı olmuştu.

JAXA'nın ikinci girişimi "Hayabusa 2" ise 2014'te uzaya fırlatıldıktan sonra "Ryugu" asteroidinden topladığı 5,8 gram numuneyi Dünya'ya bırakarak 2031'e kadar sürecek misyonunu tamamlamak için tekrar uzaya dönmüştü.

NASA'nın 2016'da uzaya fırlattığı "Osiris-Rex" uzay aracı, Bennu asteroidinden topladığı yaklaşık 250 gram numuneyi Dünya'ya bıraktıktan sonra "Apophis" asteroidini incelemek üzere uzaya geri dönmüştü. Osiris-Rex'in iki hedef konumu da Dünya'ya gelecek yüzyılda çarpma ihtimaliyle gündeme gelen C tipi asteroitler arasından seçilmişti.

Bilim insanları, derin uzayın keşfinde kullanılmak üzere inşa edilen uzay üslerinin Güneş Sistemi'nde en fazla asteroidin yığıldığı Mars ve Jüpiter arasındaki Asteroit Kuşağı'nda yürütülecek maden operasyonlarında kritik önem arz ettiğini vurguluyor.


ABONE OL