Zulüm ve adaletin gölgesinde insanlık
Yaşadığımız dünya o kadar yorgun ve bitkin ki, üzerinde yaşanan olaylar onu biraz daha yıpratıyor. Zaman ne kadar değişse de tarihler farklı olsa da, yaşanan olaylar hep aynı: ihtiras, açgözlülük, şehvet, zulüm ve dinmeyen gözyaşı, akan kan.
Dünya, tarih sürecinde meşakkatli ve çileli yollardan geçerek döngüsünü tamamlıyor. Mazlumların olduğu yerde zalimler, dönemin hâkimi olup kendi misyonlarını haklı göstermeye çalışıyor. Firavunlar, Nemrutlar, Ebu Cehiller ‘in mirasına konan 21. yüzyılın uşakları, onların izlerini takip eden güç sarhoşu zalimler, hakikatlerin önünde; geçmişteki efendileri gibi tarihin derinliklerinde, unutulup geçmişin karanlıklarında ibretlik olarak hatırlanacaklardır.
Demokrasi ve insan hakları savunucusu olarak görünen Batı medeniyeti, kendi çıkarlarına uymayan olaylara göz yumarak şefkat politikaları ve kınama yollarını kullanarak iş yapmaya çalışıyor. NATO ve Birleşmiş Milletler, tamamen emperyalist ve Siyonistlerin güdümünde bir oyuncak hâline gelmiş, dünya sahnesinde görevlerini oynuyor.
Ne garip bir dünya değil mi? İçine baktığımızda kaynayan bir kazan. Yalan, dolan, talan almış başını gidiyor. Zulme doymayan zalimler, kan emiciler bitmiyor; her geçen gün biraz daha artıyor.
"Bu dünya, tüm insanlığın geçip gittiği bir kervansaraydır. Kimse Hak’tan başka, baki değildir bu hanede. Neden? Niçin? Bu faniliğe kapılıp haksızlıklar yapılıyor." Zannediyorum ki kötüler olmasaydı, iyi ve dürüstlerin kıymeti anlaşılmazdı. Cennetin gül bahçesiyle cehennemin ateşi gibi.
Bugün Ortadoğu'da, Orta Asya'da, Uzak Doğu'da, Balkanlar'da, Avrupa ve Amerika’da, kısacası dünyanın dört bir yanında insanlık, üzerine serpilmiş ölü toprağını silkeleyip ayağa kalkma ve bilinçlenme yolundadır. 21. yüzyılda, adaletsizliğin gölgesinde hak arayışı mücadelesi veren; insanlığın kaybolmamış vicdanlarının sesini tüm dünyaya haykıran halklar, din, dil gözetmeksizin sessizliğin çığlıklarını zalimlerin yüzüne ve tarihe not düşmektedir.
İnsanlık yüzyıllar boyu, aldatmaca ve göz boyamalarla hakikatlerden uzaklaştırılmış, kendine bile yabancılaştırılmıştır. Emperyalist güç odakları, kendi çıkarları uğruna Amerika’daki yerlilere yüzyıllar boyu çile ve işkenceler yaşatmış; Afrika’dan kaçırılan milyonlarca insanı köleleştirip asimilasyon politikalarıyla insanlık dışı muamelelerde bulunarak kendi medeniyetlerini kan ve gözyaşı üzerine inşa etmişlerdir.
Batı’nın Endülüs Medeniyetiyle tanışması, 781 yıl süren bilimsel ve teknolojik gelişmelerle Avrupa’nın Müslüman Emevî medeniyetiyle kaynaşmasını sağlamıştır. Pek çok bilim insanının bir araya gelerek birbirinden farklı klasik kaynaklardan ciltlerce eseri ve çağdaş çalışmaları tarayıp değerlendirerek oluşturduğu akademik çalışmalar, Batı medeniyetinin bugünkü altyapısını oluşturmuştur.
Dünya tarihi, esen fırtınaların, rüzgarların eşliğinde belirli bir hedefe doğru hızla ilerlemektedir. Her medeniyet, kendi kaderinin çizgisini yaşayarak tarihin sayfalarında geleceğe ışık tutmak için misyonunu tamamlayacak ve bir gün gerçeklerin aydınlığa kavuşacağı tarihi döngüyü yaşayacaktır.