Yüksek faiz politikası konut talebini azaltıyor
Gayrimenkul sektörü̈, konut ihtiyacının her dönem artmasından dolayı en dinamik sektörlerden biridir.
Bunun en temel nedenleri; genç nüfusun toplam nüfusun neredeyse yarısına eşit olması, nüfus artış̧ hızının son on yılın ortalamasına göre %1.5 civarında olması ve doğal olarak kentleşme ve kentlileşmenin artmaya devam etmesidir. Sektör 250 kadar alt sektöre hitap eden ve Türkiye ekonomisinin lokomotifi hükmünde olan sektörlerden birisidir. Türkiye’nin inşaat sektörünü̈ kalkınmanın merkezine oturtmasının temel amacı sektörüne içinde barındırdığı ve istihdam sağladığı diğer birçok meslek dalını etkileyerek, domino etkisiyle diğer sektörleri de pozitif katkı sağlamasıdır. Konut sektöründeki durgunluk veya canlılık ekonominin genelini hızlı bicimde etkilemektedir. Sektörde konut kredisi faiz oranları konut fiyatlarını ve konut talebini etkileyen en önemli nedenlerden birisidir. Konut talebi istikrarlı büyümenin olduğu, yabancı sermaye girişlerinin olduğu, bankaların düşük faizli ve uzun vadeli konut kredisi verdiği bir konjonktürde artarak devam edecektir. Buna bağlı olarak, konut kredi kullanım miktarları, makro ekonomik bazı sorunlar yüzünden inişli çıkışlı gelişimeler gösterse de, faizlerdeki sert düşüşler sonucu yüksek artış̧ trendleri kaydetmektedir. Özellikle geçtiğimiz sene yaz aylarında kamu bankaları tarafından sunulan düşük konut kredisi faiz oranları ve biriken talebin harekete geçmesi ile beraber hem inşaat hem de konut sektöründe yoğun canlanma yaşandı. Hükümetin pandemi döneminde hayata geçirdiği kredi destek paketleri, gerileyen faiz oranları ve konut satışlarındaki güçlü artışla üçüncü çeyrekte yüzde 6.4 büyüme kaydetmiş; yarım kalan projeler artan talep sayesinde tamamlanarak firmalara nakit girişi sağlanmıştı. Ancak destek paketlerinin sona ermesi, Merkez Bankası’nın 2021’in önemli bir bölümünde yüksek politika faizi uygulayacağı öngörüsü ve kredi faizlerinde beklenen yüksek seyir sektörün daralmasına neden olmaktadır.
Ülkemizdeki en önemli konut finansman modeli olan mortgage sistemi ile inşaatı devam eden, yapımı tamamlanmış̧, oturuma hazır konutların satışı, bir başka deyişle, öncelikli olarak orta ve dar gelirli kesimin kira ödermiş̧ gibi ev sahibi olmasının sağlanmasında büyük önem arz etmektedir. Uzun zamandır %1,5 ve üzeri seviyelerde seyreden konut kredisi oranları ev alacakları yakından ilgilendirmekte ve konut satışlarını olumsuz yönde etkilemektedir. Sıfır ve ikince el konut alımı yapacak olan tüketici talebini sürekli ertelemekte ve ipotekli satışlarda ciddi oranlarda azalma yaşanmaktadır. Konut talebini tekrar harekete geçirecek en önemli unsur özel bankalarında bu konuya vereceği destek ile birlikte kredi oranlarının %1 ve altına gerilemesi olacaktır. Diğer taraftan artan inşaat maliyetleri ile birlikte faiz oranlarının yüksek seyretmesi sektörü olumsuz yönde etkilemektedir. Buna rağmen kredi kullanmadan elindeki birikimi ile konut sahibi olmak isteyenler için halen gelecekten daha uygun fiyatlarda ev sahibi olunabileceği bir dönem içerisinde yer alıyoruz.