Kazakistan bağımsızlığını kazandığında nüfusu 18 milyon civarındaydı. Ruslar, Kazaklardan fazlaydı. Başbakan Rus'tu. 2 milyon dolayında Alman vardı. Bunlar dışında Özbekler, Uygurlar, Tatarlar, Ukraynalılar, Koreliler, Başkurtlar, Ahıska Türkleri, Yunanlar, Ermeniler, Lehler belli başlı azınlıklardı. Türk olanlar olmayanlardan, Müslümanlar Hristiyanlardan azdı.
Savaştan önce enerji konusunda Rusya'ya bağımlı olan ve bağımlılığı sürekli artan Avrupa açısından önemli olan Trans Hazar koridoru projesi, Rusya'nın Ukrayna'yı işgal etmesiyle daha da önem kazandı. Zira ambargo koyarak Rusya'dan gaz almayı bırakan AB, çok pahalı olan kaya gazına mahkum oldu. Rusya elinde kalan gazı çok düşük fiyatlarla Çin'e satmaya başlayınca Çin; ABD ile AB karşısında rekabet üstünlüğü kazandı.
AB ile stratejik ortaklık anlaşması imzalayan beş ülkeden biri olan yedi milyon nüfuslu Türkmenistan, Orta Asya'daki en zengin doğalgaz yataklarına sahip. Türkmenistan'daki gaz rezervleri, yeryüzündeki toplam rezervlerin %7'sini oluşturuyor. Tespit edilen toplam doğalgaz rezervleri 4,4 trilyon m3 civarındadır. Sürekli yeni sahalar tespit edildiğinden, 32 yıldır gaz üretilmesine ve ihraç edilmesine rağmen rezervler azalmamış bilakis artmıştır.
Devlet Bey 22 Ekim'de beklenmeyen ve son derece radikal çağrısını yaparak Terörsüz Türkiye sürecini başlattığında Türkiye şok geçirdi. Sürecin gerekçesi olarak 'İsrail tehdidine karşı iç cephenin tahkim edilmesi'' gösterilince şok daha da arttı. Bu gerekçe ekseriyete inandırıcı gelmedi. Çünkü hiçbirimiz devletimizin Suriye'de bir operasyona hazırlandığını bilmiyorduk.
1853 yılında, bir Amerikan filosu, Japonya sahillerine yanaşarak basit bir teklif sundu. ''Ya limanlarınızı gemilerimize yani ticarete açarsınız veya savaşırız.'' Japonlar uzun tartışmalardan sonra ticaret yapmayı seçtiler.
Batı Bloku, tarihinde olmadığı kadar kapsamlı bir menfaat çatışması yaşıyor. Çatışma, İngiltere'nin AB'den kopmasıyla başladı.
Güney Kore, iç savaşın bittiği 1953 yılından 1961'de yapılan askeri darbeye kadar istikrarsızdı, kargaşa içindeydi. Darbeden sonra, cumhurbaşkanlığını üstlenen General Park, kamu şirketlerinin tamamını özelleştirdi.
PKK kurulduğunda Türkiye'yi bölmeyi hedefleyen Marksist-Leninist bir terör örgütüydü. Zamanla dış konjonktürün değerlendirilmesi ve izlenen genişleme stratejisi sayesinde hem İran, Irak ve Suriye'de örgütlendi hem de daha geniş toplum kesimlerine açıldı. Bu açılımda komünizmin iflas etmesi, Kürt toplumunun dindar olması ve coğrafi zorunluluklar etkili oldu. PKK zamanla bünyesine dindar, etnik milliyetçi, Alevi, Yezidi, liberal ve sosyal demokrat Kürtleri de kattı.