Türkiye'de konut üretimi azalıyor
Türkiye'nin lokomotifi olan inşaat sektöründe maliyetlerinin artması, konut fiyatlarının hızla yükselmesi, kredilerin kısıtlanması ve yabancı talebinin azalmasıyla piyasa durma noktasına geldi.
Ülkemizde hızlı nüfus artışı, şehirlere göçün yaygınlığı, mevcut konutların yenilenme ihtiyacı, deprem riski, imar ve iskân planlarındaki değişiklikler, kentsel dönüşüm ihtiyacı ülke ekonomisinde gayrimenkul sektörünün sürekli ön planda kalmasına neden olmaktadır. Türkiye'de ihtiyaç olunan konut talebi ile üretilen konut arzının temel belirleyicilerini birbirine benzemektedir. Türkiye’de yıllık konut ihtiyacının 800 bin ile 1 milyon arasında olduğu tahmin edilmektedir. Son üç yılda tamamlanan yeni konut üretimi 600 bin seviyelerinde kalmıştır. Bir önceki yılın aynı çeyreğine göre, 2024 yılı 2. çeyreğinde belediyeler tarafından yapı ruhsatı verilen bina sayısı yüzde 22,7, daire sayısı yüzde 28,9 ve yüzölçümü yüzde 30,9 azaldı. Daire bazında alınan ruhsat sayısı 2017’de 1 milyon 405 bin adet ile 2002’den bu yana en yüksek seviyeyi görmüştü. Bu yılın ilk yarısında gerçekleşen rakamın pandemi döneminin de altında kalması konut üretimindeki sıkıntının boyutlarını da gösteriyor. İnşaat sektöründe üretimin azalması ve artan konut fiyatları nedeniyle ev sahipliği oranında da düşüş yaşanıyor. Türki¬ye’de ev sahipliği oranı son on yılda yüzde 61’den yüz¬de 56 ya gerilerken, kiralık konut ihtiyacı ise yüzde 20’den yüzde 27 seviyelerine kadar yükselmiştir. 2014’de her 100 kişiden yaklaşık 61 kişi ev sahibi iken bu oran 2023’de yaklaşık 56 oldu. Türkiye'de her yıl en az 800 bin konut üretilmesi gerekiyor. Bu rakamın altındaki her üretim talebin karşılanmaması anlamına gelir ve konut fiyatlarını yukarı yönlü etkileyecektir.
Konut satışları 2. ele kaydı
Toplumda konut talebini barınma ihtiyacı, konut fiyatları, kredi faiz oranları, hane halkı geliri ve demografik faktörler belirlemektedir. Konut arzı ve üretilen konut miktarını da inşaat maliyetleri, konut fiyatları, faiz oranları, kentleşme hızı ve hükûmet politikaları belirlemektedir.
Günümüzde hem konut stokların azalması hem de inşaat maliyetlerinin yükselmesi yeni konut fiyatları üzerinde baskı oluşturmaktadır. Konut fiyatlarında artış enflasyonun altında kalmaya devam ederken, başta Merkez Bankası (TCMB) Konut Fiyat Endeksi (KFE) olmak üzere sektördeki önemli araştırmalar, fiyatlardaki reel düşüşün yüzde 20 lere dayandığını gösteriyor. Son aylarda konuta olan talep azalırken, konut satış fiyatlarının reel olarak gerilediği görülüyor. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) Temmuz ayı verilerine göre bu yılın yedi ayında 672 bin 162 konut satıldı. Türkiye genelinde konut satışları Temmuz ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %16,0 artmış olmasına rağmen talebin ağırlıklı olarak ikinci el piyasalarda olduğu görüldü. Bu satışların sadece yüzde 32 si ilk el konut satışı olarak gerçekleşti. Yeni konut üretimini olumsuz yönde etkileyen ilk el konut talebinin düşmesi mevcut piyasa koşullarında konut geliştiricilerinin üretim isteğini azaltmaktadır. Ev sahipliliği oranının düştüğü ve konut ihtiyacının hızla arttığı bir ortamda önümüzdeki yıllarda ev fiyatlarının daha da artması kaçınılmaz olacaktır. Konut satışlarının ağırlıklı olarak ikinci el piyasalarda gerçekleşmesi konut üreten inşaat şirketlerinin küçülmesine ve üretimin gerilemesine neden olmaktadır. Satışların yavaşlaması ve yüksek maliyetler nedeniyle üretimin azalması kiralık konut arzında da sorun oluşturacaktır. Hızla artan nüfus ile konut ihtiyaç oranı da göz önüne alındığında, önümüzdeki yıllarda 500-550 bin konut açığı oluşacağı tahmin ediliyor. Bu açık ülke genelinde barınma sorununu daha da arttıracaktır.