Trump'ın zaferi ve Trump'ın vaat ettiği zaferler
ABD Seçimleri başta Trump ve Cumhuriyetçi Parti için zaferle bitti. Amerika'da analizler "kırmızı dalga" olmadığını filan söylese de seçim haritasının kırmızıya boyandığı, Cumhuriyetçi Parti'nin Senato'nun kontrolünü ele geçirdiği, Temsilciler Meclisi'nin de büyük ihtimalle alınacağı, yani yasama ve yürütmede iktidara Cumhuriyetçilerin geldiği çok açık bir kazanma halinden bahsediyoruz.
Kırmızı dalga bu değilse, daha nedir bilmiyorum. Kamuoyu yoklamaları ve Harris’in kampanyasına akan paralar yanıltıcıydı. Bugün Demokrat Partililerin, ben tahmin etmiştim, böyle olacağı belliydi tarzındaki serzenişlerini kampanya günlerine baktığımda anlamakta zorluk çekiyorum. Bu oyunu oynama lüksüne sahip demokratlar, demek ki şanslarını bir denediler. Kaybedeceğinin mazereti hazır olan Biden’ın yerine kaybedeceği büyük üzüntü ve kayıp yaratmayacak Harris konulup, arka planda ağır toplar Obamaların sahneye sürüldüğü bir tür mücadelede varız mesajlı şov izledik.
Harris neden kaybetti?
Meselenin Harris’in yerini dolduramaması olduğunu düşünmüyorum. Harris, dış politika ve ABD elit siyasetinin incelikleri konusunda tam bir cahil gibi davransa da orta sınıfa oynama hususunda elinden geleni yaptı. ABD müesses nizamının kuklası gibi görünüyor olmak tam anlamıyla onun suçu da değildi. Harris’i bir gecede sahne arkasından sahne önüne fırlatan, adeta tüküren nizam ondan bir orta-sınıfı yüreklendirme performansı bekledi. Ayrıca Harris, Trump, İlk Önce Amerika, MAGA/Amerika’yı Yeniden Büyük Yapalım hattının kontrolcülüğü konusunda da tüm Amerika’yı uyardı ve ilerici gözükebilecek bir orta sınıf hayalinin paketi olarak sahnenin ortasında durması gereken yerde durdu. Mesele Harris değil, mesele Amerikalıların bu paketi istememesi meselesi. Trump’ın yanında Cumhuriyetçilere verilen büyük destek, Kongre’nin denetiminin ele geçirilmesi az buz bir mesaj değil. Amerikalılar çok güçlü olmak istiyor, çok zengin olmak istiyor, orta sınıf hayali dediğimiz şey çok mütevazi bir ev-araba-barbekü üçlüsü hayali gibi görünmüyor. Amerikalılar, biraz da Demokrat Parti’nin dış politikası çok başarısız göründüğü için, artık rekabetle dolu bir Dünya’da olduklarını fark etmiş durumdalar. Böyle bir Dünya’da askeri olarak en güçlü, ekonomik olarak en zengin olmanın yolunun Trumpizmden geçtiğine ikna olmuşlar.
Vaat edilen zor zafer
Trumpizm, ABD halkına zor zaferler ve kolay zaferler vaat ediyor. Zor zaferlerin kazanılması için gerekli el yükseltme araçlarının bir kısmı (askeri güç ve para) Amerikan sisteminin içinde hala mevcut. Trump bu araçları pragmatizmi çerçevesinde en gerekli yerlerde en maliyetsiz biçimde kullanmayı düşünüyor. Pragmatizm, ABD’yi gereksiz mücadelelerden çekmek de demek. Bu da Trump, birilerini en görünebilir güç kullanma hattı üzerinden yarattığı korku ile ya da sadece pazarlık yapıp basit al-ver taktiği içinde ikna edecek demek. Bu yüzden Trump’ın iktidarı ufukta belirdiğinden beri Ukrayna Savaşı’nın sona erdirilmesinden ABD’nin Suriye’den çekilmesine olabilecek bir dizi senaryo tartışılıyor. Bu senaryolar, Türkiye’nin elin de rahatlatabilir. Bu yüzden ABD’nin pragmatizme dönmesinden Ankara çok memnun. Öte yandan zor zaferler için bu sefer Trump, yanına ABD adına fark yaratacak bir unsuru alarak yola çıkıyor. Teknoloji. Trump dönemi yazılan Ulusal Güvenlik Strateji Belgesi’ni okursanız aslında ABD Başkanının oldum olası teknolojik kırılmaya, ABD’nin kritik teknolojilerde rakiplerinin çok ilerisinde olmasına önem verdiğini görürüz. Trump, o dönem teknolojik atılımın kolaylaştırıcısı olarak Amerikan enerji gücünü görüyordu. ABD LNG’sinin piyasada alanını genişlettiği bir dönemden bahsediyoruz. 2017’den farklı olarak bugün teknoloji meselesi Elon Musk’ın kimliği ile ön plana çıkıyor. Ankara, Elon Musk ile de temasta, bu yüzden Musk’ın isminin gündeme olması Ankara-washington hattında diyaloğu kolaylaştırır.
Trump, seçim günü teşekkür konuşmasında Musk’a özel bir yer verdi. Gerçekten de Musk’ın Trump destekçilerine çekiliş ile 1 milyon dolar dağıttığı kampanyanın çok başarılı olduğu Amerika’da konuşuluyordu. Amerikan rüyasının Trump’ı desteklemekle bağlantılı hale getirilmesinin sembolik eylemlerinden birinin finansörü olmuştu Musk böylece. Bunun dışında ve Amerikan aile değerleri özelindeki muhafazakar kolay zaferlerin bir parçası olmak dışında Elon Musk, teknolojik üstünlüğü sembolize ediyor. ABD, bu teknoloji ile küresel sistemde güç projeksiyonuna gerek kalmadan kontrolü ve etkisi sağlayabilecek bir aktör kimliğine kavuşuyor. Trump’ın ABD’ye sattığı paketin için be vardı. “Ruslar bunu yapabilir mi?”, “Çinliler yapabilir mi bunu” diye sordu Trump, Musk’ın başarısını anlatırken ve cevabı da verdi; hayır. Dolayısıyla Trump, neredeyse Musk ve teknoloji devleriyle kurduğu işbirliği üzerinden ABD’nin çok güçlü olduğu Eisenhower döneminin atmosferini yakalıyor Trump. Bugün ABD, o günün ABD’si kadar güçlü değil ama bugünün rakipleri de o günün SSCB’si kadar güçlü değil zaten. Ve en önemlisi Amerikan halkı, bugünkü güçlenme vaadini satın almış, bu vaat üzerinden 6 Ocak Kongre baskının yükünü Trump’ın omuzlarından kaldırmış durumda.
Vaat edilen kolay zafer
Trump, kolay zaferler de vaat etti. ABD için muhafazakarlığın, aile değerlerinin ve federal sistemin eyaletler açısından özgürlüğünün altının çizileceği günleri göreceğiz. ABD sınırı gerçekten bir karmaşa içindeydi ve sınır güvenliğinin artırılması mevzusuna ABD siyaseti bir türlü çözüm bulamamıştı. Ama koskoca ABD’nin sınır güvenliği tam sağlanamıyor diye korkudan titreyip, insanları -ki bunlar yasadışı yollarla ülkeye girip çalışan göçmenler- suçlu hayvanlar, katiller, caniler, kedi-köpek yiyen yaratıklar olarak kategorileştirmesini anlamakta zorlanıyoruz. Çünkü Trump yönetimi meseleyi münferit hadiselerle mücadelenin ötesine taşıdı, farklı bir kültürel savaş ilan etti ve ABD kalesinin dışında kalıp içeri dalmaya çalışanları o kültürel savaş içerinde insan olmaktan çıkardı. Bu güçlünün en güçsüze karşı açtığı bir savaş olduğundan zafer de muhtemelen kolaylıkla kazanılacak. Dahası, pek çok banliyö de işler sorunsuz bir biçimde, farklı iki insan görmeden işliyordu. Ama havada ekonomisi ve demografisi değişen kentlerden gelen korku hikayeleri asılıydı. Bugün o korku yerine Trump’ın iddia ettiği gibi “Trump’tan duyulan korkuya” bırakacak ve zafer de kazanılmış olacak.