Topyekûn üretim seferberliği başlatılmalı
Merhabalar Analiz Gazetesi okurları. Bundan sonra her hafta aranızda olacağım hayırlısıyla.
Sosyal yardımlaşma faaliyetleri ile ilgilendiğimi ve bazı gazetelerde geçmişte köşe yazarlığı yaptığımı bilenleriniz olabilir. Sosyal medyada da yaklaşık 1.5 milyon takipçiyle hep beraber sosyal faaliyetler yürütüyoruz. Sizlerin nezdinde takipçilerime bir kez daha minnettarlığımı dile getirmek isterim.
* * *
Bildiğiniz üzere, ülkemiz özellikle vakti halinde tam anlamıyla bir tarım ülkeydi.
Halen öyle mi dersek? Üzgünüm, “değiliz” derim.
Devir öyle oldu ki, kırsal kesimdeki vatandaşlarımız da sebze, meyve alışverişlerini şehir merkezinden alır oldu. Dolayısıyla maliyetler, çevresel etmenler, kolaya kaçmalar derken, üreten bir Türkiye’nin aksine tüketen bir ülke haline geldik. Deyimi yerindeyse, eskiye nazaran elde kaldı bir avuç çiftçi. Bu çiftçilerimizin birçoğu da zaten elindeki mahsülleri yurt dışına ihracat yapar oldu. Dolayısıyla iç piyasada rekabet şartları ortadan kalkıyor. Bu da maalesef ki halkımızın sebze meyve türevlerine erişimini daha bir maliyetli hale getiriyor. Haliyle kalabalık nüfus ve ürün yetersizliği dolayısıyla enflasyon körüklenmesi yaşıyor oluyoruz.
Buna çözüm üretmezsek gün gelir tarım ürünlerini tamamıyla dışarıdan ihraç etmek zorunda kalacağız.
* * *
Zamanında olduğu gibi tam anlamıyla tarım ülkesi olmak istiyorsak halen geç değil.
Ben olsam şunları yapardım:
Çiftçiye ucuz ya da ücretsiz mazot yerine her kaymakamlığa 2-3 traktör tahsis ederdim, her gün kendi sorumluluğundaki bir köyde tarlaları biçerlerdi. Bu sayede çiftçinin maliyetini önemli oranda düşürürdüm. Hangi ilde ne meşhur ise o ürünlerle ilgili iştirak fabrika kurarak çiftçilerin ürettiği ürünleri satın alırdım ve bu sayede iç piyasa canlanırken rekabet ortamı da oluşurdu. Ayrıca bu fabrika şirketinin %51’i belediye sermayesinde %49’u da halka açık olacak şekilde olurdu. Bu sayede halk, borsa ya da saadet zincirleri yerine parasını devlet güvencesinde bu fabrika şirketlerine yatırarak bu yatırımdan da kazanırlardı.
* * *
Bu ürünlerin satılması inanın hiç zor değil. Tarım kooperatif marketlerini artırarak tüm halkın erişimini sağlayabilirdik ya da mevcut zincir marketler vasıtasıyla satışı yapılabilirdik. Arada varsa komisyoncular ya da paravan şirketler onların yerine doğrudan satışla halk kazanır.
Şimdi belki de bazıları bana diyecek ki komisyoncular, nakliyeciler, ambalajcılar olmazsa çark nasıl dönecek, işsiz kalacaklar. Emin olun, burada önemli olan niyet. Bu niyet olduktan sonra devlet onlarla da iş birliği yapar ve herkes kazanır.