Sonu nereye varacak?
Dünyamızda OECD istihdam oranında Ekonomik Kalkınma ve İş Birliği Örgütü adında bir örgüt var, örgüte 38 üye ülke var ve Türkiye'miz 2024'de 38. oldu.
OECD, üye ülkelerin ekonomik, sosyal ve eğitim gibi birçok alanında performansını değerlendiren önemli bir platform. Ne yazık ki Türkiye, uzun yıllardır bu sıralamalarda genellikle sonlarda yer alıyor. Özellikle eğitim gelir adaleti ve kadınların iş gücüne katılımı gibi kritik alanlarda yaşanan gerilmeler, bu tabloyu daha da vahim hale getiriyor.
OECD ülkelerinde ortalama istihdam oranı yüzde 70.3 iken, Türkiye’de bu oran yüzde 55.2 ile en düşük oranda gerçekleşti. Özellikle Hollanda (yüzde 82.5), İsviçre (yüzde 80.8) ve İzlanda (yüzde 86.4) gibi ülkelerin oldukça altında olan bu oran, Türkiye’nin istihdam performansındaki zayıflığı göz önüne seriyor. Türkiye’nin istihdamında son yıllarda bir artış gözlenmiş olsa da (yüzde 53.5’ten yüzde 55.2’ye), bu artış OECD genelindeki büyüme trendinin çok gerisinde kaldı.
Neden bu noktadayız diye durup bir sormak lazım kendimize. Türkiye’nin OECD sıralamasındaki konumunu anlamak için öncelikle mevcut sorunlarına odaklanmalıyız ve bu her şeyi unutan ve normalleştiren tavırları bırakmalıyız. Eğitim alanındaki düşük performansı, ekonomik alandaki gelir adaletsizliği, yüksek enflasyon ve işsizlik gibi kronik problemler ülkeyi OECD sıralamasında geriye itiyor.
Kadınların iş gücüne katılımı da oldukça düşük. OECD ortalamalarının çok altında olan bu oran, hem ekonomik hem de toplumsal eşitlik açısından ciddi bir sorun teşkil ediyor.
Her Türk Milleti gibi neler yapılabilir diye düşünüyor insan en azından düşünmesi gerektiğini düşünüyorum.
Bir an önce eğitim sistemi çağın ihtiyaçlarına göre yeniden şekillendirilmeli, gelir dağılımını iyileştirecek ve kayıt dışı ekonomiyi azaltacak adımlar atılmalı, kadınların iş gücüne katılımını arttıracak teşvikler sağlanmalı ve en önemlisi kamu yönetiminde şeffaflık ve hesap verebilirlik artmalı. Bu sadece ekonomik değil, toplumsal güveninde artmasına katkıda bulunur.