SON DAKİKA

Lee Miller: Çağının tanığı bir fotoğrafçı

Bu hafta vizyona giren giren "Lee" filmi sıra dışı bir kadının olağanüstü hayat hikayesini anlatıyor.

Lee Miller hem bir moda ikonu hem sürrealizm sanatın ilham veren perilerinden hem de moda ve savaş foto muhabirliğinin öncü güçlerinden. Hayatı boyunca sanat dünyasının zirvelerini görmüş, savaşın vahşetine ve sonrasında Avrupa’nın kültürel değişime tanıklık etmiş bir kişi     Lee Miller.

İlham veren bir kişi

Fotoğrafla Lee’yi ilk babası tanıştırdı ve fotoğrafın tüm inceliklerini öğretti. Gençliğinde Vogue Dergisi tarafından keşfedildi ve böylece modellik kariyeri başladı. Bir süre modelliğe devam etti ve döneminin en ünlü moda fotoğrafçılarıyla çalıştı. Modellik kariyerini kısa sürede bitirme kararı veren         Lee Miller 1929 yılında -sürrealist ressam ve fotoğrafçı - Man Ray’in yanında çalışmak amacıyla Paris'e gitti. Kısa sürede Ray’in hem modeli hem de ilham perisi oldu. 

Savaş muhabiri

II. Dünya Savaşı başladığında Londra’da yaşayan Lee Miller ailesinin Amerika’ya dönme isteklerini görmezden geldi. Amerika’ya gitmek terine Vogue Dergisi için resmi savaş fotoğrafçısı olarak foto muhabirliğinde yeni bir kariyere başladı. Aralık 1942'den itibaren de ABD Ordusu'nda Condé Nast Yayınları için savaş muhabiri olarak akredite edildi. Miller'ın British Vogue için yazdığı ilk makale, Oxford'daki bir ordu üssündeki hemşireler hakkındaydı. Miller, ön saflardakiler ve savaş esirleri de dahil olmak üzere Avrupa'daki hemşirelerin portrelerini çekti bu dönemde.

Life muhabiri Amerikalı fotoğrafçı David E. Scherman ile birçok görevde         birlikte çalıştı. D-Day'den bir aydan kısa bir süre sonra Fransa'ya gitti ve                St. Malo kuşatmasında ilk napalm kullanımını, ayrıca Paris'in kurtuluşunu, Alsace Savaşı'nı ve Buchenwald ve Dachau'daki Nazi toplama kamplarının dehşetini kaydetti.Scherman'ın Adolf Hitler’in Münih’teki dairesinde bulunan küvetindeki Miller'ın fotoğrafı, Miller-Scherman ortaklığının en ikonik görüntülerinden biridir. Miller, küvetin fotoğrafını çektikten sonra küvette banyo yaptı ve Hitler'in yatağında uyudu.

Basılmayan fotoğraflar

İşin en can acıtı noktası ise Lee Miller canı pahasına çektiği bir çok toplama kampı ve savaşın vahşetini gösteren fotoğrafı British Vogue tarafından yayına uygun bulunmadı. Bunun üzerine Miller birçok fotoğrafının negatifini keserek imha etti. Onun imha etmediği/edemediği bu döneme ait bazı çalışmaları Amerika Vogue tarafından basıldı. II. Dünya Savaşı sırasında, Miller'ın çalışması ağırlıklı olarak savaş kayıplarına ilişkin "görgü tanıklarının ifadesini sağlamak" için kullanıldı.

Çığır açan fotoğraflar

Lee Miller bir model, bir ilham perisi, bir moda fotoğrafçısı, bir savaş muhabiriydi. Yıllar içinde kendi içinde zarif bir şekilde bu değişimleri yaşadı. Çığır açan fotoğrafları, gelecek nesil kadın fotoğrafçılar için bir yol açtı. Toplumsal kurallara/tabulara meydan okudu ve kadınların erkek egemen        Lee Miller'ın hikayesi herkesi etkilemeye ilham vermeye devam ediyor. Umarım İstanbul Modern ya da Arter gibi Türkiye’nin önde gelen müzeleri kapsamlı bir Lee Miller sergisiyle çağının tanığı bu cesur yürekli kadını yakından tanımamızı sağlar.