Ancak, bu sistemin başarısını anlamak için meseleyi sadece eleştirilerden ibaret görmemek; neden uygulandığını, nasıl işlediğini ve hangi sonuçları doğurduğunu dikkatle değerlendirmek gerekir. KKM sistemi, döviz kurlarındaki oynaklığı kontrol altına almak ve Türk Lirası’nın istikrarını sağlamak amacıyla devreye alındı. 2021 yılının sonunda kurda yaşanan dalgalanmalar, piyasada büyük bir güvensizlik yaratmıştı. İşte tam bu noktada KKM, bir sigorta mekanizması olarak devreye girdi ve bireylerin birikimlerini dövize yönlendirmek yerine Türk Lirası’nda tutmasını teşvik etti.

Peki, bu sistem neden önemliydi? Çünkü kurdaki dalgalanma sadece dövize sahip olanları değil, ülkenin her kesimini etkiliyordu. İthalat maliyetlerinden günlük ihtiyaçların fiyatlarına kadar, kurdaki her hareket bir domino etkisi yaratıyordu. KKM sayesinde bu zincirin kırılması sağlandı ve piyasaya bir nebze olsun nefes aldırıldı. KKM’nin önemli bir özelliği, Türk Lirası’na güveni artırırken döviz kuru riskini minimuma indirmesidir. İnsanlar mevduatlarını TL’de tutarken, aynı zamanda dövizdeki artışa karşı koruma altına alındı. Bu sistem, vatandaşın döviz spekülasyonlarına bağımlılığını azaltmakla kalmadı, aynı zamanda TL’ye dayalı yatırım araçlarının cazibesini artırdı. KKM’ye dair toplumda farklı görüşler var. Bir kesim, bu sistemi TL’ye sahip çıkmanın bir yolu olarak görürken, diğer kesim, bunun geçici bir çözüm olduğuna inanıyor.

Elbette KKM’nin sürekli bir politika aracı olması beklenemez. Bu sistem, ekonomide normalleşme sürecine geçişi desteklemek için bir köprü görevi görüyor. Hükümetin orta ve uzun vadede hedefi, TL’yi daha güçlü ve cazip bir para birimi haline getirmek. Bunun için de yapısal reformlar, üretim odaklı büyüme politikaları ve ihracatı artırıcı adımlar hayata geçirilmelidir.

Yapılan hamlelere insanların, yatırımcıların ve tasarruf sahiplerinin nasıl tepki vereceğini görmek gerekir. Yapılan hamlelere insanların, yatırımcıların ve tasarruf sahiplerinin nasıl tepki vereceğini görmek gerekir.