Konut satışları artmasına rağmen ev sahipliği oranı düşüyor!
Ülkemizde konuta olan talep içerisinde bulunduğumuz yılın ilk 9 ayında 1 milyona dayanmış durumda. Konut satışları hane halkı sayısı ve nüfus artışından daha fazla olmasına rağmen Türkiye'de ev sahipliliği oranı giderek düşüyor. Bu durum konutun bir yatırım aracı olarak tercih edildiğini ve hali hazırda ev sahibi olanların birden fazla konut sahipliğinin arttığını işaret ediyor.
Son on yılda konut satışları yıllık 1,2 ile 1,5 milyon arasında olmasına rağmen ev sahipliliği oranı 15 yıl öncesine göre daha da düşmüş durumda. TÜİK verilerine göre 2006’da yüzde 60,7 olan konut sahipliği oranı 2020’de yüzde 57,8’e gerilerken, kiracılık oranı yüzde 20'den yüzde 27,2'ye yükseldi. 2006-2020 döneminde en yüksek oran yüzde 61,1 ile 2014’te ölçülmüştü. 2014-2020 arasındaki son 6 yılda konut sahipliği oranı 3,3 puan azaldı. Türkiye'de 23,4 milyon hanenin 15 milyon 384 bini kendi sahip olduğu evinde oturuyor. Yaşadığı konut için 7 milyon hane ise kira ödüyor. Gerçek ihtiyaç sahipleri konuta erişmediği için barınma sorunu giderek derinleşiyor. Ülkemizde kiracı oranı hızla artıyor. Konuta erişemeyen toplum kiralık ev talebini yüksek olmasına neden oluyor. Konut fiyatları son 6 aydır enflasyonun altında artarken reel olarak azalıyor. Diğer taraftan kiralık konut fiyatları düşmüyor özellikle yüzde 25 sınırının kalkması ile birlikte kiralar enflasyonun üzerinde artış gösterdi. Temel bir insan hakkı olan barınma hakkı, mülk sahiplerinin mülkiyet hakkına dönüşüyor. Finansal bir araç haline gelen konutun alınıp satılmasıyla gayrimenkul sektörü, barınma ihtiyacını karşılama amacının dışına çıktı.
Bu sorunun çözümü için sektörün teşvik edilerek erişilebilir konut arzının arttırılması ve gelir seviyesi düşük gerçek ihtiyaç sahiplerinin de barınma ihtiyacına çözüm olacak finansal enstrümanlar sunulmalıdır. Sosyal konut üretimine hız verilmeli ve bu süreçte sadece satın alma değil gerçek ihtiyaç sahipleri için sosyal konut kiralama seçeneği de oluşturulmalıdır. Toplumun geniş bir kesimini ilgilendiren ulaşılabilir konut sorununa sadece TOKİ eliyle değil, özel sektöründe bu alanda konut üretimi teşvik edilmeli, uygun arsa, vergi ve kaynak düzenlemeleri yapılmalıdır.
Diğer taraftan geçtiğimiz ay konut satışları 21 ayın zirvesine çıktı. Türkiye İstatistik Kurumu, eylül ayına ilişkin konut satış istatistiklerine göre Türkiye genelinde konut satışları eylül ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 37,3 artarak 140 bin 919 oldu. Geçtiğimiz ay Aralık 2022'den bu yana en yüksek satış rakamı görüldü. Konuta olan talebin yüzde 70 nin ikinci el satışlarda olması gerçekleşen satış fiyatlarının daha kısıtlı olduğuna işaret etti. Piyasada 4 ila 6 milyon arası fiyatta konutlara talep olduğu tahmin ediliyor. İnşaat maliyetlerine bağlı olarak konut fiyatlarının son birkaç yıl içerisinde 10 kat artması, yüksek enflasyon, konut kredilerine erişimin zorlaşması, arzın azalması gibi nedenlere insanlar konuta erişmekte zorlanıyor. Yıllık yaklaşık 800 bin konut ihtiyacına karşın, krediye erişim zorluğu ve inşaat maliyetlerindeki artış yeni konut üretimini geçtiğimiz yıl 500 bin adede kadar düşürdü. Yüksek fiyatlardan dolayı ilk el konuta olan ilginin azalması müteahhitlerin sektöre olan ilgisini azalttı. Yüksek satılık fiyatları ve kiralar ile artan kredi faiz oranları yeni konut piyasasını adeta durdurdu. Sektörün tekrar eski günlerine geri dönebilmesi, ev sahipliği oranının artması, kira fiyatlarının düşmesi, yeni konut üretimi ile deprem riskinin azalması ve 200’den fazla meslek dalının canlanması için bankalara ve finansman kuruluşlarına büyük görev düşüyor.