Kelebeklerin Uyuduğu Yerdeyim
İki haftadır Gökçeada'da sinema filmi çekiyoruz. Çok sıcak, çok samimi bir ada hikayesi. Yönetmenliğini Ceyhan Kandemir'in yaptığı "Kelebeklerin Uyuduğu Yerdeyim " filminde Yeliz Gerçek, Emre Kızılırmak, Kubilay Karslıoğlu, Cansu Özdenak, Karla Kandemir, İrem Kahyaoğlu, Nuri Karadeniz,Celalettin Demirel, Aslıhan Kandemir, Mete Demirok gibi Türk tiyatro ve dizi ve sinemasının güçlü isimleri yer alıyor. Bu duygu dolu filmin senaryosunu Nafiseh Laleh kaleme aldı ve muhteşem panoromik görüntüleri sevgili Ahmet Serdar Taşyürek peliküle aktardı.
İki haftadır Gökçeada’da sinema filmi çekiyoruz. Çok sıcak, çok samimi bir ada hikayesi. Yönetmenliğini Ceyhan Kandemir’in yaptığı “Kelebeklerin Uyuduğu Yerdeyim “ filminde Yeliz Gerçek, Emre Kızılırmak, Kubilay Karslıoğlu, Cansu Özdenak, Karla Kandemir, İrem Kahyaoğlu, Nuri Karadeniz,Celalettin Demirel, Aslıhan Kandemir, Mete Demirok gibi Türk tiyatro ve dizi ve sinemasının güçlü isimleri yer alıyor. Bu duygu dolu filmin senaryosunu Nafiseh Laleh kaleme aldı ve muhteşem panoromik görüntüleri sevgili Ahmet Serdar Taşyürek peliküle aktardı.
Nusret Bey Vakfı
Yapımcılığını Cansu Özdenak ile beraber yaptığım filmin ana destekçisi “Gökçeada Belediyesi” ve “ Nusretbey Eğitim Kültür Doğa Tarih ve Dayanışma Vakfı”. Vakfın başında bulunan “Nusret Avcı” sanata ve doğaya büyük önem veren bir iş insanı. Açıkcası Gökçeada için çok büyük kazanç. Eski bir yağ fabrikasını restore ettirip şehre ilk özel özel müzeyi kazandırmış. Gökçeada’da organik tarımı ilk başlatanlardan bir tanesi. Bu nedenle Nusret Bey şaraplarını içmeye doyamıyorsunuz.
Köklü geçmişiyle Gökçeada
Eski ismi İmroz olan Gökçeada'nın en eski yerleşiklerinin Pelasglar olduğu kaynaklarda belirtiliyor. Miltiades adayı MÖ 500'de Atina'ya bağlamış. Roma egemenliğine kadar Atina yönetiminde kalmış. 1455'te Fatih Sultan Mehmet tarafından Osmanlı İmparatorluğu topraklarına katılan Gökçeada, 1922 - 1923 yılları arasında Yunan işgalinde kalmış. 1923 yılında Lozan Antlaşması'na göre 22 Eylül 1923'te Türkiye Cumhuriyeti'ne bağlanmış.
Bademli Köyü
Gökçeada’da birçok köy koruma altına alınmış. Bademli Köyü bunlardan bir tanesi. Köyde Tarihi çamaşırhane, önündeki asırlık çınar ve ilkokul binaları görülmeye değer. Yeni Bademli Köyünde arkeolojik kazıları süren Yeni Bademli Höyük ve Kokina yöresindeki iki gömütlü Roma Kaya Mezarı görülmeye değer kalıntılar
Zeytinli Köyü Zeytinli Köyü de koruma altında olan bir başka kültür hazinesi. Köyde ada şarapları ile ısırgan otu, rezene, gibi yerel otlarla cullama denilen bir yemek yapılmakta Tadmadan ayrılmayın. Sakızlı muhallebisi ve dibek kahvesi ise artık bilmeyen yok. Ada'nın en yüksekteki yerleşimi olan Rum köyü Tepeköy de koruma altındadır. Dereköy ise Ada'nın koruma altındaki en eski köylerinden. 1950'li, 60'lı yıllarda 600 hanelik çok büyük olan bu köy günümüzde ne yazık ki büyük ölçüde terkedilmiş durumda Ünlü Marmaros Şelalesi'de burada bulunmaktadır. Eşelek Köyü'nde adanın en gözde plajı olan Aydınlı Plajı bulunur, burası rüzgar sörfü içinde çok uygundur. Ayrıca şifalı çamur banyosunun yapıldığı Tuz Gölü'de burada. Kuzulimanı'ndan sonra Kaşkaval Burnu ya da diğer adıyla Peynir Kayalıkları Uğurlu Köyü, Gizli Liman, İnceburun ve Şirinköy'de görülmeye değer. Gökçeada’da en çok hoşuma giden şey kültürel mozağin korunmuş olması. Ezan sesinden sonra çan sesini duymak kadim topraklarda olduğumuzu hissettiriyor. Dostluğu ve barışı da. “Kelebeklerin Uyudu Yerdeyim” filmini izlerken sizlerin de bu duyguları hissedeceğini ümit ediyorum. Bu yaz kendinize bir şıklı yapın ve Gökçeada’da birkaç gün vakit geçirin. Ruhunuz dinlensin.