SON DAKİKA

Gökyüzüne bakamayan kadınlar

İBB Şehir Tiyatroları kültür sanat hayatımızın mihenk taşlarından bir tanesidir.

Klasiklerden güncel oyunlara zengin bir repertuarı, çok iyi sanatçılar ile her zaman ses getiren oyunlara imza atar. Geçtiğimiz yıllarda unutamadığım bir “Cadı Kazanı” oyunu izlemiş, hararetle tanıdığım herkese tavsiye etmiştim. Bu yıl da sevgili arkadaşım, oyuncu Aslıhan Kandemir’in davetiyle “Gök Kubbe” oyununu izledim. Kadın oyuncuların ağırlıklı olduğu kalabalık bir oyuncu kadrosu ile sahnede müthiş bir sanat olayına imza attılar. Yeni yılda izlediğim ilk oyundu ve tiyatrodan kafamda binbir soru ama bir o kadar da mutlu ayrıldım.

Cinayetle aydınlanan sırlar

Tanımadığı bir adamın atının sırtında evinden ayrılmış olan Sally, biriktirdiği parasını alıp kaçmak üzere evine döndüğünde kocasıyla karşılaşır. Bölgenin güçlü ve zengin ailesi Wax’lerın çocuğu öldürülmüştür. Cinayeti işleyen adam asılmış, ancak o sırada onunla birlikte olan Sally hamile olduğunu beyan ettiği için asılması ertelenmiştir. Mahkeme köyden 12 kadını bir araya getirir ve Sally’nin hamile olup olmadığına karar vermesini ister. Sally hamileyse asılmayıp Amerika’ya sürgüne gönderilecektir. Kadınlar Sally hakkında bir yargıya varmaya çalışırken, kendi geçmişleriyle de yüzleşmek zorunda kalacaklar.        Başka bir kadının hayatı üzerinden adil bir karar vermek sanılan kadar kolay olmayacaktır.

Kadınlık halleri

Gök Kubbe oyunu, bir cinayet olayından yola çıkarak sağlam olay örgüsüyle kadınlık olmanın dayanılmaz ağırlığı hakkında çok şey söylemektedir. Yazar   Lucy Kirkwood  tarafından kurulan çok güçlü bir dramatik yapının içinde artan merak unsuruyla bir gizemi ve suç hikayesini çözmeye çalışırken aynı zamanda   da metnin katmanlı yapısı içinde, çok zengin bir labirentin içinde ilerleriz. Oyunun yönetmeni Ali Gökmen Altuğu’un yazar Kirkwood’un kadınlarını “Ezberlerin, kalıpların dışında hayata dair tüm renkleri ve zenginlikleri taşımaktadır. Kirkwood’un, kadınların toplumdaki yerini, kadınlık hallerini, kadının kendine atfedilen toplumsal görevlerini varoluşunu, kendini gerçekleştirme mücadelesini; pasif, etkisiz, kurban rolü üzerinden değil, insana dair tüm çatışmaları barındıran bir yerden inşa ettiği görülür” diye yorumlar.

Gök Kubbe oyunundaki kadınlar çamaşır yıkamak, çocuk bakmak, yemek yapmak gibi işlerin dışında dünyaları olmayan kişilerdir. Kimsenin vakti yoktur durup da gökyüzüne baksın. Oysa çok yakında gelecek olan kuyruklu yıldız beklenmektedir. Bir tek Sally “Gökyüzüne baktım masmaviydi ve büyük, yuvarlak bulutlar vardı” diyecektir. Sally, hayal gücüyle, fantezileriyle, sıra dışı ve uygunsuz olarak nitelendirilen davranışlarıyla farklı bir yere konumlandırılmış olsa bile bu oyunun kahramanı oyundaki tüm kadınlardır. 

Feminist bir oyun

Oyunun yazarı Lucy Kirkwood’un  kadının toplumdaki konumu , kadın bedenine yapılan müdahale gibi son derece sıkı bir feminist bir bakış açısı var. Güçlü bir kaleme sahip olan Kirkwood’un yarattığı “kadınlar” süreç içinde tiyatronun klasikleri arasına girecektir. Ali Gökmen Altuğ’un yazar Lucy Kirkwood’un  kadınlarına geçen yıl yönettiği “Sivrisinekler”den beri oldukça aşina. Gök Kubbe oyununda da kalabalık bir oyuncu kadrosunu bir şefin orkestrasını yönetmesi gibi sahnede çok iyi kullanıyor. Kadınların ilk kendilerini tanıttığı sahne son derece görsel ve etkileyiciydi. Sahnedeki her bir kadının karakteri çok iyi ortaya çıkarılmış. 

Takım oyunculuğu

Oyunun en büyük işbirlikçilerinde bir tanesi de sahne tasarımı, ışık ve kostümdü. Hepsine kocaman bir alkış. Ve oyuna hayat veren oyuncular. Tam bir takım oyunculuğu ile her biri sahnede yıldızlaştı. Kimse kimseden rol çalmadı. Benim için Eraslan Sağlam oyunun sürpriz ismiydi. Cadı Kazanı’nda hayran olmuştum. Keşke burada da rolü daha fazla olsaydı. Oyuna emeği geçen herkese çok teşekkürler. Şahaneydiniz. Bu yılın en güzel oyunlarından bir tanesine imza attınız. Bu güzel oyunu repertuara alan ve sahnelenmesine önayak olan Şehir Tiyatroları Genel Sanat yönetmeni sayın Ayşegül İşsever’e de ayrıca teşekkürler.