Deprem bölgesinden izlenimlerim
Bu haftaki yazımda deprem bölgesinden gözlemlerimi yazacağım
"1000 çocuğa bot-mont kampanyası düzenleyelim mi?" diyerek duyurduğum kampanyada dostlarım sağ olsun yanımda oldular ve depremzede illerimizdeki 40 civarı okulda çocukların yüzü güldü.
Yoğun destek gelmesi üzerine deprem bölgesine bizzat giderek bazı dağıtımlara eşlik ettim. Çocukların yüzündeki mutluluk görülmeye değerdi.
Çocukların çok büyük oranı yetimdi. O çocukların mutluluğuna sebep olan tüm dostlarıma tek tek çok teşekkür ederim minnettarım hepsine...
İllerimize gelince ise, çok acı şeyler biriktirdim. Bu gelişimde tüm depremzede illerimizi gördüm. Daha önce geldiğimde başımı nereye çevirirsem çevireyim her yer yıkık binalar doluydu; enkazlar kalkmaya başlayınca görünen o ki -Deyimi yerindeyse- bazı şehirlerin yarısı yok olmuş. Akşam vaktinde şehri yüksekten gören bir yerden baktığınızda evlerden çok sokak lambalarının yandığını görürsünüz...
Tüm illeri depremden önce de görmüştüm her şey şimdiye göre o kadar çok değişmiş ki...
Özellikle Adıyaman ve Hatay'da gördüklerim canımı çok acıttı...
Konuştuğum tüm insanlar ailesinden en az 1 kişi hayatını kaybetmiş...
İnsanlarla depremi konuşmaya dil varmıyor, herkeste çok derin bir iz kalmış...
Konteyner kentlerde de mont bot vermeye karar vermiştik; bazı çocuklar "Abi bizim montumuz var; montu ihtiyacı olanlara verin, sadece botumuz yok" demişti... Bu beni çok etkiledi... Minicik bedenlerine kocaman kalp sığdırmışlar...
Tabii dilencilere de yer vermezsem olmaz... İstanbul'da yaşıyorum; depremzede olmadığı, başka yerlerden geldiği çok belli olan dilenciler birçok yerde, İstanbul'da gördüğümden daha çok dilenci gördüm dersem yanlış olmaz... Yer fark etmiyor duyguları istismar etmeyi ihmal etmiyorlar...
Hatta birilerinin terk edilmiş binaların çevrelerinden demirler ç-aldıklarını bile gördüm...
Dikkatimi çeken bir diğer husus, hemen hemen her ilimizde bizzat karşılaştım, illerimizde binlerce konut yükseliyordu. TOKİ evleri tünel kalıp, perde beton, radye temel gibi sistemler kullanıldığı için daha güvenli oluyor. Dolayısıyla öncelikli olarak TOKİ eliyle yapılması çok önemli.
Yaşanılan depremin acı tablosu ortadayken, olası bir İstanbul depremini düşünmek bile istemiyorum. Ülke nüfusunun ve ülke ekonomisinin önemli bir kısmını İstanbul'un yüklendiği bir gerçek. Uzmanların bu günlerde bas bas bağırdığı bu süreçte onları dikkate alıp gerekli adımları atmalıyız. Maalesef deprem insanlığı aniden yakalıyor...
Uzmanların dikkat çektiği bir diğer ilimiz Bingöl. Şehrin kuzeyinde yüksek şiddette deprem oluşturabilecek faylar olduğu söylenmektedir. Bingöl ve çevre illerde aktif reaksiyon gösteren fayların potansiyel riskinin yüksek olduğu konuşulduğu bu süreçte o bölgede de gerekli adımlar atılmalıdır.
Deprem ve önlemler konusunda daha önce defalarca uzun uzun yazılar yazdım. Yine yazacağım. Çünkü önlem bir an önce alınmalıdır. Maalesef deprem beklemiyor...
Acil tahliye noktaları ve toplanma noktaları hızlıca belirlenmeli. Bilgilendirici kamu spotları tüm ekranlarda düzenli olarak verilmeli. Tatbikatlar arttırılmalı. Deprem sonrası ekipmanlar fazlasıyla stoklanmalı. Kentsel dönüşümler daha kapsamlı ilerlemeli. Ne yapılmalıysa bir an önce yapılmalıdır. Depremi 2003 yılında iliklerime kadar yaşadım, ne kadar zor olduğunu çok acı bir şekilde biliyorum...