Bir gün, her şey çok güzel olur mu bu güzel ülkede?
Bazen öyle ciddi bir karamsarlığa kapılıyorum ki sanki 1000 yıllık bir gerileme ve çöküş döngüsünden debelendikçe daha da derine batıyor gibiyiz…
Her şey görünüşte var, benim güzel ülkemde. Mesela verimli toprakları var ama çiftçi ekmek istemiyor çünkü emeğinin karşılığı yok. Hayvancılık zor ve zahmetli, sürdürebilmek hem sermaye hem de ciddi emek istiyor ancak kimsenin umurunda bile değil.
Öğrencilerin önü şimdilerde yapay zeka tarafından hazırlanan zorlu, tuzak sınavlarla dolu tüm engelleri aşıp kazansalar okuyup bitirseler bile iş bulabilme ve sonrasında insan gibi yaşayabilme sorunsalı devam ediyor.
Bu ülkede emekli olmak da zor, geçinebilmek büyük zanaat. Hasta olmak zor, koca koca hastaneler var ama sıra nedense sana gelmiyor, muayene olabilmek için bile.
Gazeteci isen vay haline, eğer birilerinin adamı değilsen işin çok zor, muhalefet ediyorsan hele işin daha da zor.
Mühendis olmak zor tecrübeli değilsen, asgari ücretin 5 bin lira üzerinde bir ücretle mühendislik dışında hangi iş varsa sırtına yüklemek istiyor iş veren, sözüm ona tecrübeli değilsin ya bu şekilde sana iyilik ettiğini söyleyen uyanık tuhaf insanlar dolu şantiyelerde.
Doktor olmak da zordur benim ülkemde her an kafası bozulan bir hasta yakını tarafından dövülebilirsin mesela.
Sıradan vatandaş olmak ise en zorudur bu ülkede çünkü ne kadar bütçe açığı varsa günün sonun da konulan ek vergilerle bu açığı senin kapatman beklenir. Madem yaşıyorsun nefes alıyorsun hakkını vereceksin işte…
Bayram gelir kurban alamazsın. Memlekete akrabalarını ziyarete gitmek istersin üç beş günlük ziyaret için maaşının yarısını vermen gerekir.
Yola çıkarsın her köşe başında devletin adeta senin için kurduğu radar tuzaklarına takılıp aynı güzergahta maaşının yarısı kadar ceza engeline takılırsın sonra kahve içerken en mutlu anında ceza mesajları gelir, içtiğin kahve gittiğin ziyaret zehir olur. Vatandaşına iyilik yaptığını söyleyerek, bütçe açığını kapatmak için kendisine gelir kalemi yaratan başka bir ülke var mıdır bilmiyorum.
Yaşadıklarımıza tercüman olur nitelikte olan Thomas Hobbes, devleti giderek büyüyen ve zamanla artık kural tanımayan kendi varlığını devam ettirebilmek için her türlü kötülüğü ve kuralsızlığı yapmaktan çekinmeyen büyük bir deniz canavarı olan LEVİATHAN’a benzetiyor ve şöyle devam ediyor;
‘Önceleri biz insanların hak ve özgürlüklerini korumak için oluşturulan devlet, zamanla büyüdü. Bireyi korumak için oluşturulmuş olan devlet, birey üzerinde tiranlık kurmaya başladı. Güya "iyiliksever devleti" temsil eden krallar, imparatorlar, sultanların baskı ve zulmü altında insanlar ezildi. Yaşama hakkı, mülkiyet hakkı, kişisel özgürlükleri hiçe sayıldı. Asırlar "despot devlet"in izlerini taşıdı. Ekonominin gelişmesine paralel olarak devlet faaliyetleri de genişledi. Faaliyetleri genişledikçe harcamaları arttı. Harcamaları arttıkça daha fazla vergi almak zorunda kaldı. Bu da yetmedi, sınırsızca ve sorumsuzca borçlandı. Para basma yetkisini kötüye kullandı. Sonuçta ekonomide sorunlar ortaya çıkmaya başladı. İsraf ve savurganlıklar çoğaldı. Devlet, asıl varlık nedenini unuttu. Ve devlet, sosyal faydasından çok sosyal maliyeti olan bir kuruma dönüştü.’
Bakınız kıymetli okurlarım 1651 yılında ünlü İngiliz Filozofu Thomas Hobbes tarafından yazılan LEVİATHAN kitabı maalesef 374 yıl geçmesine rağmen güncelliğini korumaktadır.
Ülkemizde son dönemde devlet tarafından yapılan haksız uygulamaların tamamını, maalesef üzülerek söylüyorum LEVİATHAN’a benzetiyorum.
Oysa devlet, vatandaşın huzuru ve mutluluğu için insanlar tarafından icat edilmiş bir mekanizmadır. Onun canavara dönüşmesini sağlayan bizim fazladan verdiğimiz yetkilerde gizlidir. Devlet denetlenebilir olmaktan çıktığında, ortaya çıkan sonuç asla vatandaşının mutlu olmasına izin vermeyecektir. Bu üzerinde düşünülmesi gereken ve çözülmesi gereken bir problemdir. Bu problemin çözülebilmesi için önce problemin varlığını kabul etmeliyiz sonrasında toplumda, akıl + tecrübe + bilgi ile yaşanacak olan, o güzel uyanışı takip etmeliyiz.
İşte ancak o zaman, bu güzel ülke için her şey çok güzel olabilir…