Barınma sorunu
Türkiye'de barınma sorunu her geçen gün artarken özellikle son bir yılda krize doğru dönüşmeye başladı.
Ülkemizde konut sorununa neden olan etmenlerden nüfus artışı, göç hareketleri, kentleşme, son yıllar da mülteci, sığınmacı gibi ani göçmen nüfusunda yaşanan hareketler ile ekonomik sorunlar konut sorunu üzerinde doğrudan etkiye sahipken; son olarak Şubat ayında yaşadığımız Kahramanmaraş merkezli doğal afetin etkilediği kitlesel göç ve ani konut talebi sorunun daha da büyümesine neden olmuştur. Diğer taraftan mevcut konut stokunun eskimesi ve plansız yapılaşma konut sorununun büyümesinde ve konut açığının artmasında etkili olmaktadır.
Yakın tarihe kadar konut üretimindeki yetersizlik, üretimin az olması sorunu oluştururken, bugün konut krizinin merkezinde konut inşa etme ve işletme maliyetlerinin ihtiyaç sahiplerinin karşılayabileceğinden fazla olduğu gerçeği yatmaktadır. Türkiye’nin karşılamak için hazır olmadığı değişiklikler konut fiyatlarının yükseldiği bir dönemde, halihazırda sorunlu olan düşük gelirli grupların konut sahipliğini olumsuz yönde etkilemektedir. Sıkışan konut piyasası içerisinde zamanla orta-alt ve orta gelirli gruplar da konuta erişimde zorlular ortaya çıkmıştır. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın açıkladığı verilere göre; Konut Fiyat Endeksi (KFE) 2023 yılı Nisan ayında bir önceki aya göre yüzde 4.7 bir önceki yılın aynı ayına göre ise yüzde 121.3’lük artışla 847.4 seviyesine ulaştı. Toplum için konut satın almak bugünkü koşullarda hayal olurken, orta gelirli grup dahi kira bedellerini karşılayamaz duruma gelmiştir. Türkiye'de ev sahipliği oranı 2000’lerde yüzde 65'in üzerinde seyrederken, 2022 itibarıyla %56.7'ye gerilemiş durumdadır. AB ortalaması ise %70 seviyesinde bulunmaktadır.
Türkiye'de yıllık ortalama yeni konut talebi 800 bin adede yaklaşırken, son yıllarda üretim sayısı 500-600 binlerde seyrediyor. Son beş yıldır küçülme eğiliminde olan inşaat sektöründe arz talep dengesinin bozulması yoğun talebe rağmen konut üretiminin azalmasına neden olmaktadır. Son olarak Türkiye depreme derin bir barınma sorunu içerisinden geçerken yakalanması ve deprem ile birlikte oluşan yeni konut ihtiyacı ve göç sonucu ortaya çıkan acil talep artışıyla birlikte önümüzdeki yıllarda konut üretimini iki, üç katına çıkartmak zorunda kalacaktır. Maliyet yüksekliği ile konutun erişilebilir fiyat seviyesinden uzaklaşması arasına sıkışan gayrimenkul sektöründe ise üretimin azalması barınma sorununun derinleştirmektedir. Konut ihtiyacının bu boyutlarda yükselmesine rağmen inşaat sektörünün girdiği kriz, küresel krizin de etkisiyle katlanmış̧ ve başta konut üretimi olmak üzere yapı inşaatları duraksamıştır. Emtia fiyatlarındaki artışlar ve spekülatif arsa fiyatları inşaat ekonomisini derinden sarsmış ve inşaat maliyetlerini öngörülemez şekilde artırmıştır
Diğer taraftan son yirmi yılda hükümetin yerinde konut politikaları ile dar gelirlinin konuta erişimi sağladığı görüldü. Bu süreçte orta ve orta üst gelir grubu içinde özel sektör marifetiyle konut üretimi yapılarak sunulan uzun vadeli ve düşük faizli finansman çözümler ile konut ihtiyacı karşılandı. TOKİ alt ve orta gelir grubuna yönelik başta konut ihtiyacı yüksek bölgeler olmak üzere Türkiye’nin birçok şehrinde 2003 yılından bugüne 1 milyon 170 bin konut üretimi gerçekleştirdi. Yine aynı dönemde 14 milyona yakın konut üretimi için yapı ruhsatı alındı. Geçtiğimiz yıllarda çözüm odaklı ve akılcı politikalar ile kamu ve özel sektör girişimleri neticesinde konut üretimi sağlanarak, toplumun barınma ihtiyacı karşılanmıştır. Günümüzde ise yine aynı şekilde kamu öncülüğünde merkezi ve yerel yönetim iş birlikleri, özel sektör teşvikleri ve konut finansman alternatifleri ile barınma ihtiyacı bir sorun olmaktan çıkartılabilir.