Balkanlar boşalıyor
Tablodan da görebileceğiniz gibi Balkan ülkelerinin ikisi dışında tamamının nüfus artış hızı eksi. Yani nüfusları artmıyor, azalıyor.
Nüfusları artan iki ülkede ise oranlar binde bir ve on binde altı. Yani artış yok gibi bir şey. Nüfus artış hızına göre durumu daha net görmemizi sağlayan kadın başına doğum rakamı ise bahse konu devletlerin hepsinde ikinin altında. Yani nüfus yenilenemiyor. Azalıyor ve yaşlanıyor.
Rakamlara geriye dönük olarak bakıldığında, her iki oranında sürekli azaldığı görülüyor. Aynı trend gelecekte de devam edeceğinden, nüfus, geçmişten ve bugünden daha hızlı azalacak. Kaldı ki Balkan ülkelerinin problemi kadın başına doğum oranının düşük olmasından ve düşmeye devam etmesinden daha derin. Bu ülkeler göç veriyor. Gençler Avrupa’ya ve Amerika’ya göçüyorlar. Bu nedenle nüfus hem daha hızlı azalıyor hem yaşlanıyor hem de doğum oranı daha da düşüyor. Neticede gençler bebek sahibi olurlar.
Balkan ülkelerinde nüfus azalmasından dolayı köyler boşalıyor, fabrikalar kapanıyor yani azalma üretim ve ticaret hacminin düşmesine yol açıyor. Bu düşme, nüfusun daha da azalmasını tetikliyor. Yumurta-tavuk ilişkisi gibi bir ilişki var bunlar arasında. Bulgaristan’da üç binden fazla köy terk edilmiş. Bir o kadar köyde sadece, üretime katılımları çok sınırlı olan yaşlılar yaşıyor. 3-5-10 kişinin yaşadığı bir sürü köy var.
Sorun bazı uluslarda gözükenden daha derin. Mesela Bulgarlar resmi rakamlardan daha hızlı azalıyorlar. Bulgaristan’da yaşayan Türklerin ve Çingenelerin nüfusları arttığından, Bulgaristan’ın nüfusu, Bulgarlardan daha az azalıyor. Aynı sorun Yunanlar, Makedonlar, Sırplar ve Karadağlılar içinde geçerli. Bu gelişme gelecekte etnik çatışmaları tetikleyebilir, bölünmelere yol açabilir.
Soruna dini gruplar açısından baktığımızda Müslümanların bazı ülkelerde arttığını bazılarında Hristiyanlardan daha az azaldığını görürüz. Mesela bağımsız olduğunda Bosna’da Boşnaklar, Sırp ve Hırvatların toplamından azdı. Şimdi fazla. Mevcut oranlar devam ederse farkı giderek açacaklar. Makedonya’da Müslümanlar (Türkler, Arnavutlar ve Çingeneler) nüfusun %40’ı, Hristiyanlar (Makedonlar) %60’ıydı. Şimdi Müslümanlar Makedonlardan fazla.
Yanlış anlaşılmasın, ‘’Müslüman uluslarda sorun yok’’ demiyoruz. Müslümanlar, kadın başına doğum rakamı daha yüksek olduğundan ve daha az göç verdiklerinden görece iyi durumdalar. Sorunun boyutu daha küçük. Mesela Batı Trakya Türkleri 1923’teki nüfuslarını koruyorlar. Fakat Batı Trakya’nın sekiz katı kadar Batı Trakya Türkü Türkiye, Avrupa ve İngiltere’de yaşıyor. Eğer göç olmasaydı Bulgaristan ve Makedonya’da Türkler çoğunlukta olurdu.
Göç edenlerin çoğu erkek olduğundan nüfusun erkek-kadın dengesi de bozuk. Evlenemeyen dolayısıyla anne olamayan kadın sayısının artması da nüfusun azalmasında etkili oldu. Bu sorun Müslümanlarda daha vahim boyutlarda. Zira Batıya giden beş göçmenden dördü erkek. İlaveten Müslüman erkeklerin gayrimüslim hanımlarla evlenmesi de Müslüman bekar kadınların sayısını artırıyor.
Sovyetler Birliği yıkıldığında Balkanların nüfusu 70, Türkiye’nin nüfusu 57 milyon kadardı. 2025 yılı itibariyle Türkiye 87, Balkanlar 52 milyon. İlginçtir nüfusun hızla azalmasından doğan boşluğu kaçak göçmenlerde doldurmuyor. İş kurmakta zorlanan ve istikbal göremeyen göçmenlerin çoğu Balkanları ilk durak olarak görüyorlar, ilk fırsatta Batıya gidiyorlar. Sadece Avrupa’ya gidemeyenler Balkanlarda kalıyor. Buna rağmen Balkanlarda Afrikalı, Afganistanlı ve Arapların sayısı ciddi rakamlara ulaştı.
İşin ilginç tarafı AB’de Balkanların boşalmasından rahatsız değil. Bunu önleyecek ya da en azından azaltacak önlemler almıyorlar. Batı Avrupa devletlerinin göçmene ihtiyaçları var. Entegrasyon problemleri yaşayan Müslüman ve/veya Afrikalı göçmenlerdense kendileri gibi olan Balkanlıları tercih ediyorlar. Balkanların boşalmasını umursamıyorlar.
Çağdaş imparatorluklar işgalle ve fetihle kurulmuyor. Çağdaş imparatorluklar büyük devletlerin küçük devletleri etki sahalarına almalarıyla oluşuyor. Türkiye modern bir imparatorluk veya güncel dille büyük devlet olabilmek için başarılı bir strateji takip ediyor. Bugün itibariyle uluslararası kamuoyu Suriye, Somali, Libya ve Sudan’ı Türkiye’nin etkisinde kabul ediyor. Ankara Irak’ı da benzer noktaya getirmek gayretinde.
Türk Devletleri Teşkilatı da farklı bir modelle Türkiye’nin etki sahasını genişletiyor. Türk devletleri eşitler. Bununla beraber örgütün güçlenmesi üyelerininde güçlenmesi anlamına geliyor. Herhangi bir projeyi ve/veya siyaseti Türk ülkelerinde Türkiye ile birlikte yürütmek sonuç almayı kolaylaştırıyor.
Türkiye Kafkaslarda da ezeli rakiplerini geride bırakarak başat güç haline geldi. Balkanlarda da Yunanistan dışındaki ülkelerle ilişkileri çok iyi. Düşünün Sırbistan, Kosova ile anlaşmazlıklarını çözmek için Türkiye’nin hakem olmasını önerdi. İyi ilişkileri de değerlendirerek Balkanlarda daha dominant olmalıyız. Bunu sağlamak için Rumeli siyasetimizi güncellemeliyiz. Balkanlara nüfus ihraç etmeliyiz. Bu konuyu bir başka makalede etraflıca ele alacağız.
NÜFUS ARTIŞ HIZI % K.B. DOĞUM ORANI
Bulgaristan -3 1,78
Romanya 0,06 1,81
Moldova -2,8 1,80
Makedonya -0,2 1,60
Kosova -0,17 1,80
Arnavutluk -1,1 1,38
Bosna-Hersek -0,6 1,35
Sırbistan -0,62 1,63
Karadağ -0,17 1,80
Yunanistan -0,3 1,43
Hırvatistan 0,1 1,53