SON DAKİKA

2023 yılında konut sektöründen beklentiler

Soner Keleş 01 Oca 2023

Türkiye inşaat sektörü, GSYH'den aldığı pay itibarıyla ülkemizde öncü sektörler arasında yer almaya devam etmektedir. Dönem dönem %8'leri aşan payıyla "büyüme motoru" konumuna gelen sektörde birkaç yıldır yaşanan kırılganlık ile bu payın düşmesine yol açtı.

Geçtiğimiz 10 yıllık periyotta GSYH’den ortalama %7 pay alan sektör, bu yıl %4,4 seviyelerine kadar geriledi. Talebin azalmasıyla 2022 yılını geride bıraktığımız şu günlerde Türkiye’de gerçekleşen konut satış rakamlarında düşme yaşandı. Aralık ayı verileri henüz açıklanmasa da 2022 yılı konut satış rakamları bir önceki yılın %10 altında kalacağı bekleniyor. 2020-2021 yıllarını rekorlar ile kapatan gayrimenkul sektörüne olan talebin düşmesinin başlıca nedenleri arasında küresel düzeyde ve ülkemizde yaşanan ekonomik sorunlar yer aldı. Türkiye ekonomisi 2022 yılında global ve yerel ekonomik koşullardaki olumsuz faktörlerin etkisiyle oldukça zor bir yıl geçirdi. Döviz kuru ve enflasyonda yüksek oranlı artışlar sosyal ve ekonomik dengeleri tahrip ederken ülkemizde ‘konut krizi’ yaşanmaya başladı. 2022 konut fiyatlarındaki hızlı artışın temel nedeni olarak arzın azaldığı bir piyasada talebin birden yükselmesi olarak özetleyebiliriz. İnşaat sektöründe artan maliyetler, konut üretiminin azalması, konut kredisi oranlarının yüksekliği, ev sahiplerinin fiyatları yükseltmesi gibi unsurlar beraberinde yüksek kira artışların ada yansıdı. İnsanların yüksek enflasyonist ortamda parasının değerini korumak için konuta yönelmesi neticesinde fiyatlar hızla yükseldi. Diğer taraftan konut talebi olmasına rağmen inşaat maliyetlerdeki hızlı yükseliş, kamu bankalarının sunduğu kısıtlı imkanları haricinde çoğunlukla özel bankaların uzun süreden beri ‘konut üreten inşaat firmalarına’ kredi musluklarını kapatması sonucunda konut üretiminde sert düşüşlere neden oldu.

2023 yılında hükümetin öncelikli hedefleri arasında yer alan yüksek enflasyonun önce durağan ardından düşme eğilimine girmesi ile birlikte toplumda alım gücünün tekrar artacağı beklenmektedir. Özellikle konut piyasasında yaşanan hızlı fiyat artışları 2. el konut piyasalarında düşme eğilimine girecektir. İnşaat firmalarının ürettiği ilk el konut projelerinde maliyet odaklı olan artış 2. el konut piyasalarında fırsatçılık olarak görüldü. Yıllık ortalama 800 bin konut üretimine ihtiyacı olan ülkemizde geçtiğimiz son dört yıldır yaşanan daralmanın ertelenen talebin ve yeni konut üretiminin artması ile birlikte yükselişe geçeceği beklenmektedir. Kısa bir süre önce hayata geçirilen Toki sosyal konut projesi ile dar gelir grubu için konut seferberliği oluşturuldu. Bu yılın başından itibaren ise öncelikli olarak kamu bankaları öncülüğünde sağlanacak olan avantajlı konut kredisi oranları ve uzun vadeler ile orta ve üst gelir grubunda yer alan kişilere krediye ulaşım imkanı sağlanacak. 2018 yılından beri ertelenen “barınma ihtiyacı olan “konut talebinin içerisinde bulunduğumuz yılda tekrar artışa geçecektir. Yeni yılda yapılan asgari ücret zam etkisinin diğer çalışan kesiminde “gelir artışında” baz etkisi yaratacağı beklenirken özellikle beyaz yaka çalışanların önümüzdeki günlerde planlanan düşük kredi oranlarıyla konuta erişimi kolaylaşacaktır. Küresel piyasalarda emtia ve ham madde fiyatlarında yaşanan geri çekilmeye paralel olarak son aylarda ülkemizde artış hızı gerileyen inşaat maliyet endeksinin sürdürülebilir olması ile birlikte konut üretimin artacağı ve toplumun geniş kesiminin tekrar konuta ulaşma imkanı sağlanabilecektir. Son yıllarda arz talep dengesinin bozulduğu gayrimenkul sektöründe düşme eğiliminde olan enflasyon, maliyetlerin azalmasına paralel artacak olan konut üretimi, alım gücünün yükselmesi ve mortgage konut finansman sisteminin yeniden aktif hale getirilmesi ile birlikte sektör eski günlerine dönme eğilimine girecektir. Yabancı yatırımcı konut pazarında ise rekor satış adedi ile kapatılan 2022 yılının bu yılda artarak devem edeceği beklenmektedir. İnşaat ile birlikte birçok sektörün canlanmasına fayda sağlayan ve gayrimenkul yatırımları ile birlikte ülkemize döviz girişini arttıran yabancı yatırımcıların önümüzdeki dönemde Türkiye’nin dünyadaki gayrimenkul pazarından daha belirgin bir pay almasını sağlayacaktır.