Dünya hali – III
Avrupa Birliği üye ülkelerinin atık ihracatının yaklaşık yarısı, atık yönetim kuralları olmayan, atıkları düzgün şekilde işlemeyen veya zayıf olan OECD dışındaki ülkelere yapılıyordu. Avrupa Birliği üye ülkelerin atıklarının artık bu ülkelere ihraç etmelerine son verecek kurallar getirdi.
Avrupa Komisyonu ve Avrupa Parlamentosu, “sürdürülebilir ürünlere yönelik eko-tasarım” düzenlenmesi konusunda anlaşmaya vardı. Yeni düzenlemenin yürürlüğe girmesinin ardından, 2 yıl içinde Avrupa genelinde satılmayan giysi ve ayakkabıların imha edilmesi tamamen yasaklanacak. İkinci el giysi ve ayakkabıların durumunun ne olacağı, hangi ülkelere ne şekilde ihraç edileceği veya bağışlanacağı konusunda uygulama nasıl olacak?
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), suyun değerinin hafife
alınmaması gerektiğini belirterek "Suyla ilgili felaketler yalnızca
2021'de 200 milyar dolardan fazla ekonomik maliyete yol açtı." ifadesini
kullandı. FAO dayanıklı, sürdürülebilir su güvenliği ve gıda güvenliği için
geleceğe yönelik çabaların yoğunlaştırılması çağrısında da bulundu. FAO’nun bu
yıl için belirlediği slogan “su besindir, su hayattır”. Besin niteliği ve
hayatın temel kaynağı olan suyun atık konusunda da önemi ve yeri su ayak izi
ile birlikte değerlendirilmelidir. Atık giysi ve ayakkabıların ya da diğer
bütün atıkların tamamının yüksek su ayak izi oluşturan ürünler olduğu, bunların
atıklarının işlenmesi sürecinin de yine su ayak izi bakımından
değerlendirilmesi halinde; rakamların doğrudan ve dolaylı sonuçlar üzerinden
değerlendirilmesi gerekiyor.
Atık yönetimi tıpkı gıda güvencesi gibi, iklim krizi gibi, küresel ısınma,
yenilenebilir enerji, biyolojik çeşitlilik ve çevre koruması gibi bütün
insanlığın ortak sorunudur. Bütün insanlığın geleceğinin sorunudur.
Uluslararası Doğayı Koruma Birliği (IUCN) tarafından hazırlanan ve nesli
tükenme tehdidi altında olan türlerin yer aldığı Kırmızı Liste güncellendi.
Listede 2014'te 22 bin 103 tehlike altındaki tür sayısı 44 bin 16'ya yükseldi.
Avrupa Birliği içinde, insan eliyle zarar verilen doğal alanların onarılması
için teklif edilen yasa tasarısı üzerinde anlaşma sağlandı. AB sınırlarındaki
tüm deniz ve kara parçalarının en az yüzde 20'sinin 2030'a, tüm ekosistemlerin
ise 2050'ye kadar onarılması için tedbirler alınması zorunlu hale geldi.
Biyolojik çeşitliliğin tehditten öteye geçtiği, nesli tükenmekte olan canlı
türlerinin korunması ve insan eliyle zarar verilen doğal alanların onarılması
yine bütün insanlığın ortak sorunudur. Bütün insanlığın geleceğinin sorunudur.
Uluslararası Enerji Ajansı raporuna göre 2030 yılı sonuna kadar dünyadaki
elektrikli otomobil sayısı 10 kat artacak. 2030 yılına gelindiğinde dünyada
satılan araçların yüzde 60’ından fazlası elektrikli olacak. 2025 yılına dek
elektrikli araç satışlarının üç katına çıkarak 20 milyonu aşması bekleniyor. Dünya
genelinde elektrikli araçları tamir etme yetkinliği olan bağımsız tamir
atölyesi ve teknisyenlerin eksikliği, araçların onarım ve garanti maliyetlerini
artırma tehdidi oluşturuyor.
Fosil yakıtlara alternatif olarak sunulan elektrikli otomobillerin lityum
tabanlı pillerinin oluşturacağı atığın bertarafı için karşımıza çıkacak sorun fosil
yakıtlar sorunundan daha da büyük olacak gibi görünüyor. Kaldı ki, elektrikli
araç tamirlerini yapacak yetkinlikteki kalifiye personel eksikliği de
elektrikli araçların tamir edilmek yerine yenilerinin alınması gibi bir sorunu
oluşturur ki, bu sorun da fosil yakıtların oluşturduğu sorunlardan daha büyük
olma ihtimalini gündeme getiriyor.
Her ne kadar ABD Enerji Bakanı Jennifer Granholm, ülkesinin 10 yıl
içerisinde nükleer füzyonla enerji üreten bir tesisi kurmayı hedeflediğini
söylemişse de; nükleer fizyonla enerji üretim tesisinin lokal kalmasının yanı
sıra oluşturacağı yepyeni sorunların dile getirilmemiş olması da düşündürücü.
Yağmurdan kaçarken doluya mı tutuluyoruz? Bu sorunun yanıtlarını yaşayarak
görmek o kadar da memnuniyet verici olmayacak gibi.