Yerel Yönetimler Reformu 1. Bölüm
Kalkınmanın dinamosu 1980'li yıllara kadar Kamu İktisadi Teşekkülleriydi. 1980'lerden itibaren yurtdışına açılma ve özel sektörün güçlenmesiyle birlikte rekabet gücünü kaybeden KİT'ler ekonomimiz üzerine yük haline geldiler.
KİT’lerin çok yanlış bir stratejiyle hatta çoğunun peşkeş çekilerek te olsa satılması, ekonomimizin bu yükten kurtulmasını sağladı. Eğer doğru bir strateji oluşturabilseydik Türkiye’nin dış borcu milyarlarca dolar az olurdu. Daha az işsizlik sorunu yaşardık.
Arsa değerinden daha düşük fiyatla sattığımız tesisler oldu. Genelde özelleştirmelerde tesisin belli bir süre çalıştırılması şart koşulur. Bu süre zarfında çalıştırılacak işçi sayısı sözleşmede yer alır. Fiyat bu kriterlerden sonra gelir. Zira tesisin kapanması üretimin düşmesi, işsizliğin artması, fiyatların yükselmesi sonucunu doğurur. Hiçbir şekilde çalışamayacak, hantal fabrikalar kapatılır. Arsa ayrıca değerlendirilir. Böylece kamu malı peşkeş çekilmemiş olur.
1990’ların ortasında Türk Telekom muazzam bir tutara özelleştirildi. Özelleştirme rakamı dış borcumuzun toplamından fazlaydı. Yani özelleştirmeden gelecek parayla Türkiye dış borcunun tamamını kapatabiliyordu. Ama Mümtaz Soysal özelleştirmeyi AYM’ ye götürdü. AYM ihaleyi iptal edince ciddi bir kaynağı kaybettik.
Türk Telekom teknolojisini yenileyemedi. Finansal durumu nedeniyle gerekli yatırımları yapamadı. Piyasa özel sektöre açılınca ki, dünyayla rekabet edebilmemiz için açılması lazımdı, Türk Telekom’un değeri kısa sürede özelleştirme tutarının yüzde birine düştü.
2025 Türkiye’sinin KİT’leri belediyeler ve belediyelere ait şirketler. (BİT) Yolsuzluk ve israf sadece belediyeler de olmuyor elbette. Ama yolsuzluk ve israfı önlemek için, belediyelerin verimli çalışabilmesi için bir yerel yönetim reformuna ihtiyacımız olduğu kesin. Aksi halde belediyeler önce hizmet üretememeye başlayacaklar. Sonra iflas edecekler. Bu gelişmelere paralel olarak ekonomimiz üzerindeki yükleri artacak.
Yapılması gereken işlerin başında, belediye başkanlarını, imza atıp atmamalarına bakmadan, yapılan bütün ihalelerden sorumlu kılmak geliyor. Mevcut uygulamada başkanlar seçilir seçilmez imza yetkilerini devrediyorlar. Böylece ihalelerdeki yolsuzluklardan sorumlu olmuyorlar. Önerdiğimiz değişiklik yapıldığında başkanlar maddi ve cezai olarak sorumlu olacaklarından yolsuzluk yapmazlar, yolsuzluğa izin vermezler.
Bir diğer değişiklik ihalelerin açık usulle yapılmasını ve ihale ilanının belediyenin internet sitesinden yayınlanmasını zorunlu kılmak. İhalenin kendisini de naklen yayınlamak. Mevcut uygulamada belediyeler istedikleri yöntemle ihale yapabiliyorlar. Bu nedenle genelde davet usulü ihale yaparak kamunun kaynaklarını eş dosta peşkeş çekiyorlar.
Özellikli işlerde davet usulü daha sağlıklı olabilir. Bu gibi durumlarda belediye karar alamamalı. TBMM bünyesinde İçişleri, Adalet gibi Yerel Yönetimler Komisyonu (YYK) kurulmalı. Belediye bu komisyona başvurmalı. Yerel Yönetimler Komisyonu davet usulünün gerekli olduğuna karar verirse, bahse konu ihaleye daha önce benzer işi tamamlamış yerli şirketlerin tamamını davet etmek zorunlu olmalı.
Belediyelerde belki de ihalelerden fazla yolsuzluk imar işlemlerinde yapılıyor. İmar artışlarıyla her yıl on milyarlarca dolar el değiştiriyor. Her belediye kendi bölgesinde standart imar planı hazırlamalı. Bu plan YYK tarafından onaylanmalı. Belediyeler başvuru sahiplerine ancak bu plana uygun imar durumu verebilmeli. Belediyelerin kesinlikle imar artırmak veya azaltmak gibi hakları olmamalı. Plan dışındaki özel imar taleplerine YYK üçte iki çoğunlukla karar verebilmeli.
Belediyeleri batağa sürükleyen bir diğer uygulama istihdam. İstanbul’da kendisinden dört kat kalabalık nüfusu olan bir başka belediyenin üç katı kadar çalışanı olan ilçe belediyesi var. YYK nüfuslarını, yüzölçümlerini, konut sayılarını baz alarak belediyelerin istihdam edebileceği maksimum çalışan sayılarını belirlemeli. Turistlik beldelere, aldıkları turist sayısı esas alınarak ekstra kontenjan tanınmalı. Belediyelerin herhangi bir sebeple ilave elamana ihtiyaçları olduğunda YYK’ dan kadro almaları gerekmeli. Kadro kararları da nitelikle çoğunlukla alınabilmeli. Memur alımlarında KPSS’ de yeterli puanı alma şartı olmalı.
Aslında ilk yıllarda çok faydalı sonuçlar doğuran ama zamanla yozlaştırılan bir uygulamada belediye şirketleri. (BİT). Belediyelerin şirket kurabilecekleri alanlar hizmetle sınırlanmalı. Mesela vatandaşa uygun fiyatlarla kaliteli hizmet sunacak olan belediye tesislerini ve belediyelere ait otoparkları işletmek üzere şirketler kurulabilir. Ama belediye şirketleri asla belediyelerdeki ihalelere girememeli. Arsa, emlak alıp satamamalı. YYK belediyelere ait şirketleri denetlemeli.
İlçe, il ve büyükşehir belediyelerinin şirket kurabilecekleri hizmet alanları farklılaştırılmalı. Belediyelerin nüfuslarına göre kurabilecekleri maksimum şirket sayısı belirlenmeli. Belediye şirketlerinde çalışanlar, belediyelere YYK tarafından tahsis edilen çalışan kontenjanına dahil olmalı.
Belediyelerin borçlanabilecekleri maksimum tutar nüfuslarına göre belirlenmeli. Bunun üstünde borçlanma ihtiyacı varsa YYK’ nundan onay alınmalı. Belediyelerin gayrimenkul almaları ve satmaları da YYK’ nın onayına bağlı olmalı.
Bu düzenlemeler yapıldığında belediyeler hizmet odaklı olurlar. Yolsuzluklar minimum seviyeye düşer. Zenginleşmek isteyenler belediyeciliğe soyunmazlar. Gerçekten hizmet etmek isteyenler göreve talip olurlar.
Haftaya devam edeceğiz.