Yenilenebilir Gelecek, Fosil Gerçek
Dünya enerji sisteminde yenilenebilir kaynaklara geçiş hızla devam ediyor. Türkiye de bu geçişe geçtiğimiz haftalarda açıklamış olduğu 10 yılda 90 GW yeni güneş ve rüzgar elektrik santrali yatırımı hedefiyle ayak uydurmaya çalışıyor. Ancak bu geçişin heyecanı içinde, fosil yakıtların günümüzde ve yakın gelecekteki kritik rolünü göz ardı etmemeliyiz.
Enerjiye olan talebin sürekli arttığı bir dünyada, fosil yakıtlar hâlâ hayatımızın merkezinde. Kaynaklarına göre küresel enerji tükemtimine baktığımız zaman 2023 yılında petrol ve doğal gaza diğer tüm kaynakların toplamından daha fazla ihtiyaç duyulduğunu görebiliyoruz. Peki, petrol ve doğal gaz neden bu kadar vazgeçilmez?
Petrol, yalnızca enerji üretiminde veya ulaşım sektöründe kullanılan bir kaynak değil; modern hayatın hemen her alanına dokunan bir ham madde. Günlük hayatta karşılaştığımız birçok ürünün arkasında petrol türevleri bulunuyor. Örneğin:
• Plastikler: Gıda ambalajlarından su şişelerine, telefon kılıflarından bilgisayar bileşenlerine kadar birçok ürün petrol türevi plastiklerden üretiliyor.
• Kozmetik ve temizlik ürünleri: Şampuan, krem, makyaj malzemeleri ve hatta deterjanların birçoğu, petrol türevi bileşenler içeriyor.
• Tekstil: Polyester gibi sentetik kumaşlar petrolden elde ediliyor. Spor kıyafetlerinden halılara kadar birçok üründe kullanılıyor.
• Tıbbi malzemeler: Tek kullanımlık şırıngalar, steril eldivenler ve medikal cihazların büyük bir kısmı petrol bazlı ürünlerden üretiliyor.
• İlaç sektörü: Bazı ilaçların temel bileşenleri petrol türevleriyle sentezleniyor.
• Tarımsal girdiler: Gübre ve pestisit gibi tarımda kullanılan ürünlerin üretiminde petrol önemli bir bileşen.
Petrol, günlük yaşamımızda karşılaştığımız sayısız ürüne ham madde sağlıyor. Modern dünyanın sürdürülebilirliği, büyük ölçüde bu kaynağın sağladığı imkanlara dayanıyor. Bu nedenle, fosil yakıtları sadece ulaşım ve enerji üretimi için bir yakıt olarak görmek eksik bir yaklaşım olur. Hayatımıza dokunan binlerce ürün için hala petrole ihtiyaç duyuyoruz.
Bunun yanı sıra, Türkiye gibi nüfusu hızla artan ülkelerde enerji ihtiyacını karşılamak için hem yenilenebilir kaynaklara hem de fosil yakıtlara ihtiyaç var. Doğal gaz ve petrol, özellikle büyük şehirlerde sanayi ve konutlar için vazgeçilmez durumda. Kış aylarında artan ısınma ihtiyacı ya da sanayi üretimindeki dalgalanmalar, bu kaynakların sürekli bir şekilde temin edilmesini gerektiriyor.
Petrol ve Doğal Gaz: Türkiye’nin Enerji Güvenliğinin Temelleri
Türkiye, enerji ihtiyacının önemli bir kısmını ithalatla karşılayan bir ülke. Elektrik üretiminden sanayiye, ısınmadan ulaşıma kadar pek çok alanda petrol ve doğal gaz hayati bir rol oynuyor. Karadeniz’deki Sakarya Gaz Sahası gibi keşifler, enerji ithalatına bağımlılığı azaltmada önemli bir adım. Bu sahadan 2028 itibarıyla yıllık 15 milyar metreküp doğal gaz üretilmesi bekleniyor. Bu miktar, Türkiye’nin 2023’te ithal ettiği toplam gazın %30’una denk geliyor ve enerji güvenliği açısından büyük bir fark yaratabilir.
Bununla birlikte, petrol ve doğal gaz altyapısına yapılan yatırımlar da Türkiye’nin dışa bağımlılığını azaltıyor. Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) envanterinde bulunan dört sondaj gemisi, enerji kaynaklarını keşfetme ve çıkarma konusunda elimizi güçlendiriyor. Özellikle Doğu Akdeniz ve Karadeniz’deki keşif çalışmaları, Türkiye’nin enerji güvenliği stratejisinin temel taşlarından biri haline geldi.
Jeopolitik Boyut: Orta Asya Türk Devletleri ile İş Birliği
Enerji güvenliği sadece iç kaynaklarla sağlanamaz; aynı zamanda güçlü bölgesel ve uluslararası iş birliklerine ihtiyaç duyulur. Bu noktada, Türkiye'nin son yıllarda petrol ve doğal gaz zengini Orta Asya Türk devletleriyle geliştirdiği ilişkiler dikkat çekiyor. Kazakistan, Türkmenistan ve Azerbaycan gibi ülkeler, dünya enerji rezervlerinin önemli bir kısmını barındırıyor ve Türkiye için hem enerji kaynaklarına erişim hem de enerji geçiş yolları açısından büyük bir fırsat sunuyor.
Özellikle Azerbaycan ile TANAP (Trans Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı) gibi projeler, enerji iş birliğinde bir dönüm noktası oldu. Türkmenistan'ın zengin doğal gaz rezervlerini uluslararası piyasalara taşımak için geliştirilebilecek yeni boru hattı projeleri de iki ülke arasındaki ilişkileri derinleştirebilir. Bu tür iş birlikleri, Türkiye'nin enerji arz güvenliğini artırırken aynı zamanda Türk devletleriyle kültürel ve ekonomik bağları güçlendirme fırsatı sunuyor.
Fosil Yakıtlardan Vazgeçmek Mümkün mü?
Fosil yakıtları hayatımızdan tamamen çıkarmayı kısa vadede beklemek gerçekçi değil. Ancak bu, küresel ısınma ve sıfır karbon hedeflerini göz ardı edebileceğimiz anlamına gelmiyor. Fosil yakıtlar ve yenilenebilir enerji kaynakları arasında dengeli bir geçiş yapabilmek için teknolojik inovasyona, enerji depolama çözümlerine ve uluslararası düzenlemelere yatırım yapmak şart.
Enerji güvenliği ve çeşitliliği, ekonomik büyüme ve iklim hedeflerini aynı anda destekleyen bir stratejiyle mümkün olabilir. Gelecek, fosil gerçeklerden tamamen kurtulmak yerine, onları sürdürülebilir bir geleceğin parçası haline getirebilmekte yatıyor.
Sonraki yazılarımda küresel ısınma, sıfır emisyon hedefleri ve karbon ticareti hakkında detaylı bir analizi sizlerle paylaşacağım.