Masum insanların zalimlerin boyunduruğu altında ezilip zulme maruz kalmaları, insanlık tarihinde hep var olmuştur. Adaletin tecelli etmesi, kanunlar çerçevesinde eşitlik ilkesinin insanlar arasında hakça ve adil bir şekilde dağıtılması, demokrasi ve insan haklarının evrensel bir parçasıdır.

Alçakça, şerefsizce tüm itibarlarını kaptırdıkları Siyonist efendilerinin emirlerinden aldıkları kararlarla zalim İsrail terör devletini destekleyen Avrupa ülkelerinin bazıları, şeref ve haysiyetlerini insanlığın önünde, kendi halklarının vicdanlarında ve insanlığın kalbinde kara bir leke olarak tarihi kayıtlara geçirmiştir.

Gerçekleri görmeyip, hakikati saklayanlar,  

Katliamlara sessiz ve sağır kalanlar,  

Zalimi kendine dost kılanlar,  

Mahşerdeki mahkeme-i kübraya hazırlansınlar.

Yaratılmışların en yücesi olarak yaratılan insanoğlu, Rabbim o mertebeden alıp insanı şeytandan da aşağı seviyelere indirebiliyor. Kör, sağır, dilsiz iki buçuk milyar Müslüman dünyası, zehir zemberek Batı’nın bu iki yüzlü zalim tavırlarına, İsrail terör devletinin yaptığı zulümlere sessiz kalıyor. Bir insan olarak hiçbir şey yapamamak içimi yakıyor.

Yıllar önce gazetecilerin, İsrail Devleti’nin o günkü başbakanı Şimon Peres’e “Kur’an-ı Kerim, sizin devletinizin yıkılacağından haber veriyor.” diye hatırlattıklarında, Peres şu cevabı vermişti: “Kur’an’ın bahsettiği Müslümanlar gelsin, düşünürüz.” Bu cümle, tüm İslam dünyasına ders olacak nitelikte ve nicelikte bir cümledir.

Batı siyasetçileri, çıkar dünyasının tekelinde hızla insanlıktan uzaklaşmakta, duyguların ve düşüncelerin pranga vurulduğu "tek dişi kalmış canavar" sıfatına uygun davranış ve tavırları sergilemekten utanmamaktadır. Tarihin sayfalarında hiç kapanmadan, iki yüzlülükleri insanlık önünde elbet yargılanacak; zalimler safında, ölünceye kadar mazlumların ve adaletin önünde zelil olup hesap vereceklerdir.