Ukrayna savaşında seneyi devriye
Ukrayna savaşının yıldönümlerinde savaşın bilançosunu, sahanın durumunu, kim kazanıyor kim kaybediyor durumunu yazmak adet olmuştu.
Bu yıl, savaşta 3 yıl geride bırakıldı, pek çok eşik aşıldı ve gidişat tarafların bir tür ateşkes ve çatışmasızlığa doğru gittiğini gösteriyor ama yukarıda bahsettiğimiz bilançoyu çıkartırken artık daha rahatız. Saha önemini kısmen yitirdi, sahada kaybetmemek siyasi bir sonuç tam olarak üretemedi, hatta kayıpların ağırlığını bugün için artırıyor. Yine de sonda söyleyeceğimizi başta söyleyelim; Ukrayna’da sıcak çatışmaları durduracak inisiyatif ve gelişmeler önemlidir zira bu savaş niyet edildiğinden daha tehlikeli bir savaş oldu, küresel sisteme yanlış mesajlar verilmesine neden oldu. Bir an önce bitmesi ve uluslararası düzenin işler hale gelmesi, Ukrayna’nın akıbeti sistem adına istenmeyen mesajlar verse de muhtemelen çatışmasızlığın sağlanması üzerinden tüm taraflar ve kolaylaştırıcılar arasında diyaloğun kurulması elbette çok önemli. Türkiye’nin bu noktada gerçek bir katkısı olabilir ve bu yazı yazılırken devam eden İstanbul görüşmesi de bunu gösteriyor.
Ukrayna sahası öğreticiydi…
Bu savaş, öncelikle direniş için örgütlenen ve savaş yapma kafasını modern savaş tekniği ile biçimlendiren bir küçük gücün, kendisinden daha üstün konvansiyonel güce karşı direnebileceğini gösterdi. Ancak bu direnişin yeterli olmadığı da görüldü. Bugün Ukrayna direnişinin neden kazanmak için yeterli olmadığı uzmanlar arasında tartışılıyor. Kimi, Rusya’nın Donbass bölgesi zaten Rus etki alanı olduğu için savunmanın avantajını kullanabildiğini söylüyor. Ayrıca Rusya’nın direniş ve savunmayı saldırı ekseninde sürdürebilme kapasitesi de yabana atılmamalı. Kuzey Kore askerlerini ölmeleri için Kursk’a yığmaktan tutun- ki Kursk’taki Nükleer Reaktörün Ukraynalıların kontrolüne geçmesi de önlendi- uluslararası sistemin, petrol, gaz, nükleer yakıt ticaretinin hala parçası olup, savaş ekonomisini döndürmeyi başarmaya Rusya’nın direnme ve kayıplara aldırmayıp sonuca odaklanma kapasitesi bu savaş çerçevesinde son derece önemliydi. Rusya’nın kayıpları önemsemeyip sonuca odaklanması açısından elini kolaylaştıran kritik hususlara uzmanlar dikkat çekiyor.
Öncelikle Ukrayna direnişinin örgütlenmesi, milliyetçi ruhu ve kazanmaya inanması takdire şayan ama bu savaş Ukrayna açısından bir direniş savaşı olsa da bir tür yarı vekalet harbiydi, etki alanları paylaşım savaşının bir uzantısıydı. Yani Ukrayna kendi kaynaklarının ötesinde bir kaynak ve mühimmat kullanma şansına sahip oldu. Ukrayna harbi savaşan unsur için yarı vekalet harbi içerisinde hareket etmenin ne kadar zor olduğunu da bize gösterdi. Her ne kadar Ukrayna mühimmat ve istihbarat aldıysa da bunların zamanında ve kesintisiz bir tırmandırma içerisinde sağlanmasında zorluk yaşandı. Avrupa mühimmatın kesintisiz temininde zorlanmanın ötesinde Avrupa ve ABD menşeili silahların Ukrayna harbinde Rusya’yı vurmak için kullanılması üzerine Moskova ile burun buruna kalma riskini aldılar. Bu risk, savaş esnasında göze alınan bir riskti ama gerçekleşseydi riskin çok ötesinde bir zarar hem Batı hem de Rusya için söz konusu olurdu. Batı, harp içinde Rusya ile karşı karşıya kalma eşiğini aştı ve düşürdü; Rusya da nükleer silahlarını kullanma eşiğini düşürdü. Taraflar için gidecek daha fazla bir alan, düşürecek daha fazla eşik kalmadığında, Rus direnişi sağlam, Ukrayna direnişi yerli yerinde ama savaşı kazanamaz halde olduğunda savaşın bir çıkmaza girdiği, bu çıkmazda da Rusya’nın kazançlı çıktığı anlaşılıyordu. Trump’ın reel politik saiklerle düşünüp kar-zarar hesabı üzerinden artık ABD’yi bu savaşın risk ve yükünden kurtaracağı da hesaplanıyordu. Hesaplanmayan Trump’ın revizyonizmi yüceltir biçimde savaştan çekilme sinyali vermesi ve bu noktada ABD’ye kar devşirecek bir yol tutmasıydı.
Savaşın galibi kim?
Bugün savaşın en büyük galibi olarak Ruslardan önce ABD’nin sayılması Trumpizmin algı düzeyinde ve sahada işe yaradığını gösteriyor. Öncelikle Ukrayna savaşı özelinde Washington savaş amaçlarına ulaşmış gözüküyor. Rusya, savaş esnasında yoruldu, yıpratıldı ve kırılganlıkları görünür hale geldi. Gerçi bu savaş Batı Dünyasının da kırılganlıklarını görünür hale getirdi ama ABD, hem Rusya-Ukrayna barış inisiyatifinin öncüsü olarak hem de Ukrayna ve tam görünmese de Rusya üzerinde caydırıcı ve zorlayıcı güç kullanan taraf olarak tüm başarısızlıklarından sıyrılmayı ve kırılganlıkların yegâne adresi olarak Avrupa’yı ortada bırakmayı başardı. Rusya, Avrupa jeopolitiğinde hem stratejik gerçek hem de siyaset üzerinden sınırlandı. Onlarca yılın tarafsız ülkeleri NATO’ya katıldılar, Avrupalılar Rusya’yı tehdit olarak ilan etti ve savunmaya, silahlanmaya daha çok harcamak konusunda karar verdiler. Bu arada Rusya ile işbirliği, diyalog ve tansiyon düşürme kapısı Avrupalılar için adeta kapandı. Avrupa, kendi savunma ve caydırıcılığını NATO haricinde sağlamakta zorlandığından ABD karşısında Trump’ın salacağı “sizi terk ediyoruz” korkusu karşısında savunmasız kaldı. Bu korkunun yarattığı atmosferde nasıl Ukrayna savaşını sürdüreceğiz gibi manasız bir gündem maddesi üzerinden konuşup dururlarken Trump, Avrupa’dan ithal mallara %25 gümrük vergisi getirmeyi başardı. Avrupa pazarı için hala lüks markalaşmış üretim önemli bir gelir kapısı. Bu kapıyı Trump’ın nasıl dümdüz etmeye yeltendiğini anlamak için ABD tüketicisinin Avrupa mallarına nasıl düşkün olduğunu bilmek gerek. Bu arada ABD, Rusya ile konuşabilen, Avrupa güvenliğini de etkileyecek konularda (örneğin silahsızlanmanın geleceği, örneğin Arktika stratejileri, örneğin değerli maden pazarı vb) Rusya ile doğrudan pazarlık yapabilecek Küresel Batı’nın merkezi olarak kaldı. Böylece hem Avrupalıların Rusya ile girebilecekleri ilişkinin getireceği rahatsız edici, pazarlık gücünü düşürücü bir faktörden kurtuldu, hem ABD karşısında Rusya-Avrupa-Çin yumuşak dengeleme potansiyelini bozdu, hem de Ukrayna’da yapabildikleri üzerinden Avrupa liberal değerlerini ve aktörlerini aşağılama şansına sahip oldu.
Ukrayna-ABD Değerli Maden Anlaşması ne anlama geliyor?
Tüm bunlar aslında yeterine yüksek kazanç ama Trump yönetimi bununla yetinmeyip ABD’nin bulaştığı her savaşın bir geri ödeme günü olduğunu hatırlatarak ABD müesses nizamı Demokrat Parti’nin bundan sonra girişebileceği tüm liberal yayılmacılık hamlelerini durdurdu. Trumpizm liberal yayılmacılığın yerine gerçek yayılmacılığı koyuyor. Ukrayna ile yapılan (siz bu yazıyı okurken muhtemelen imzası atılacak olan) değerli madenler anlaşması bunun en net örneği. ABD, Rusya ile savaşı durdurmayı Ukrayna adına faturalandırıyor. Böylece ABD vatandaşını dünyanın bir yerlerinde savaş ile meşgul etmeyi de faturalandırmış oluyor. Olayı sadece Ukrayna değerli madenlerinin gerçek değeri üzerinden ölçüp biçenler, Trump’in iyi veya kötü bir anlaşma yaptığını söyleyenler bu yüzden yanılıyor. Maddi getirisini- ki mutlaka bir getirisi olacak- aşan bir siyasal mesaj taşıyor Ukrayna-ABD anlaşması: Trump’ın zor kullanma politikasının işe yaradığını ve ABD vatandaşının cebinden çıkan her bir doların karşılığı olarak uluslararası kamuoyunun ya da şimdilik kaybedenlerin 10 dolar, 20 dolar, 100 dolar ödemek zorunda olduğunu gösteriyor. Zelensky Hükümeti çok zayıf, Ukrayna çok zayıf ve hem Rusya hem ABD’ye direnemezler. Zelensky Hükümeti son ana kadar güvenlik garantisine benzer bir şey elde etmek için çabalayacak görünüyor ama şimdilik elde edilen ABD’nin firmalarının varlığının sağlayacağı caydırıcılık iddiası. Afganistan’dan çekilirken tercümanları geride bırakan ABD’ye firmaların varlığı üzerinden ne kadar güvenilebilir o ayrı bir konu. Ki bu ABD tek kuruşunun pazarlığını dahi Rusya ile yapabiliyor nasıl olsa.
Ukrayna savaşı göründüğünden daha tehlikeli bir savaş oldu, biterse hepimiz bir rahat nefes alabiliriz ama Ukrayna’nın kayıpları, nasıl ve neden kaybettiği göğsümüze, uluslararası sistemin göğsüne bir kaya gibi oturacak.