SON DAKİKA

Türkiye'nin teknoloji ile imtihanı

Alparslan Güler 01 Eki 2024

2023 yılında, küresel patent başvuruları %1,8 nispetinde düşerken, Türkiye'den yapılan başvuruların %8,5'luk artışla 1921'e çıkması ve en çok başvuru yapılan 14. ülke olmamız güzel bir gelişme.

Bununla beraber 69.610 başvuru yapılan Çin’in ve 55.678 başvuru yapılan ABD’nin karşılaştırılamayacak kadar gerisindeyiz. Bir başka handikap ta başvurularımızın savunma sanayinde yoğunlaşması. Diğer sektörleri de benzer pozisyona getiremezsek ilk on ülke arasına giremeyiz.

Türkler, tarihin bilinen ilk zamanlarından 17. yüzyılın ortalarına kadar silah teknolojisinde liderdi. 17. yüzyılın ortalarından otuz yıl öncesine kadar sürekli geriledik. İthalatçı ve taklitçi bir pozisyonu içselleştirdik. 2000’li yıllarda savunma sanayinde yaşanan gelişmeler, dört yüz yıllık statükoyu kırdığı ve milletimizin kendine olan güvenini pekiştirdiği için çok önemli. 

Türkiye, aynı anda, bir kısmı kamu öncülüğünde, bir kısmı özel sektör şirketleri tarafından onlarca yeni ürün geliştiriyor. İhracatımız arttıkça ve portföye yeni ürünler katıldıkça savunma sanayindeki pozisyonumuz güçlenecek olsa da asla rehavete kapılmamalıyız. Teknoloji o kadar hızlı ilerliyor ki, bugün lider olan yarın yok olabiliyor. Cep telefonunu bulan ve birbirlerine yakın tarihlerde piyasaya süren Nokia, Ericsson ve Motorola, akıllı telefon üretemeyince iflas ettiler. Video ve audio kasette Avrupa’nın en büyük üreticisi olan Raks; pazar, kasetten yeni çıkan CD ve VCD’ye kayınca battı. Bu duruma çok sayıda örnek gösterilebilir.

Bununla beraber savunma sanayinin bazı kalemlerinde lider olmak bizi hedeflediğimiz noktaya getirmez. Savunma sanayinin bütün segmentlerinde teknoloji üretmeliyiz. Bu başarıyı diğer sektörlerde de tekrarlamalıyız. Silah sanayinde iddialı ve başarılı olması Rusya’yı büyük güç yapmadı. Silah sanayinde ileri olması Osmanlı’yı geri kalmaktan kurtaramadı. Aksine silah dışındaki sektörlerde geri kalması ekonomik olarak zayıflamasına ve artık finanse edemediği savunma sanayinde de teknoloji üretememesine yol açtı.   

İddialı olduğumuz savunma sanayi en büyük ve karlı sektörlerden biri. Tam bir kurtlar sofrası olan bu sektörden aslan payını alan ABD, Rusya, Çin, İngiltere ve Fransa, Türkiye’nin pazar payını büyütmesini kolay kolay kabul etmeyecekler. Nitekim on yıldır tank ve uçak projelerimizi sonuçlandırmamız, şirketlerimize motor satılmayarak engelleniyor. Sudan nedenlerle ambargo uygulanan   Türkiye, savaş başlamadan hemen önce Ukrayna’nın motor üreticilerinden biriyle anlaştı. Maalesef atılan ilk füzelerin bir kısmı bu üreticiye denk geldi. Türkiye bu gerçeklikleri dikkate almalı.

Sektör lideri olabilmek için teknoloji geliştirmek kadar, teknoloji geliştiren ülkelerle bilgi ve birikim paylaşımı ve kendi alanında lider olan firmaların satın alınması da gerekli. Örneğin Samsun Yurt Savunma isimli silah üreticisi, Ağustos 2022’de, İngiliz AEI firmasının %80 hissesini 1 milyar TL’ye satın aldı. İngiliz firması, 30 kalibre silah üreten beş büyük üreticiden biri. Yine Çinli otomotiv devi Chery 5 yıl içinde Türkiye’de yatırım yaparak, Avrupa pazarını Türkiye’den yönetmeyi planladığını açıkladı. Bu yatırımlar sektörlerimizin teknolojik gelişimine katkı sağlar. Türkiye hem zaman kazanır hem de etkinliğini artırır.

Yerli patent başvurularına baktığımızda küresel duruma benzeyen bir tablo ile karşılaşıyoruz. Türkiye’de önemli kısmı savunma sanayinde olmak üzere yılda 8000 civarında başvuru yapılıyor. Yirmi yıl öncesinin kırk katı olan bu rakam, yıllık başvuruların Çin’de 1.200.000’den, ABD’de 300.000’den, Japonya’da 250.000’den, Kore’de 170.000’den ve Almanya’da 50.000’den fazla olduğu düşünüldüğünde hala çok düşük.        

2018 yılında ilki düzenlenen Teknofest, yüksek teknoloji motivasyonunu milletimize mal ediyor. 2023 senesinde düzenlenen Teknofest’i 3 milyon kişi ziyaret etti. Teknofestler hem halkın, özellikle de gençlerin, kendisine olan güvenini artıyor hem de bilim, teknoloji, icat ve keşif gibi konulara ilgi duyulmasını sağlıyor.        

Savunma sanayinin yanında ileri teknoloji, dijital sektör, otomotiv, bilişim, kimya, tarım, ulaşım ve ilaç gibi sektörlerde de teknoloji üretmeliyiz. 2000 yılından önce milyar doları bulmayan yüksek teknoloji ürünleri ihracatımız 2023 senesinde 9 milyar doları aştı. İhracat rakamları özellikle son beş yılda hızlı büyüdü. Bununla beraber aynı kategoride Çin’in 700, ABD ve Almanya’nın 200, Japonya, Fransa ve İngiltere’nin 100 milyar dolardan fazla ihracat yaptığı göz önüne alındığında, henüz yolun başında olduğumuz daha iyi anlaşılır.