Türkiye kimden yana olmalı? Avrupa mı, ABD mi, İngiltere mi?
Trump hız kesmeden hamle üzerine hamle yapıyor. Aslında eli çok güçlü. Dolayısıyla sonuç alması çok muhtemeldi. Gerçi eğer pazarlık yapacağından dolayı pay bırakmak için maksimal isteklerde bulunuyorsa muhtemelen yine de sonuç alacaktır.
Fakat o kadar uç, abes isteklerde bulunuyor ki tepki üzerine tepki çekiyor. Orta Doğu’dan Pasifik’e yönelmeyi hedefleyen bir süper güç, Gazze’de emlak projesi geliştirir mi? Bu proje, gerçekleştirmekte ısrarlı olursa, ABD’nin ikinci Vietnam’ı olur.
Trump’ın Gazze teklifinin İsrail kadar Çin’i memnun ettiğine eminim. ABD; Irak ve Afganistan’da debelenirken Çin çok hızlı büyüyerek Kuzey Amerika, Afrika, Avrupa ve Latin Amerika gibi coğrafyaların majör ticari ortağı ve yatırımcısı pozisyonuna geldi. Gazze’de, Amerika’nın konsantrasyonunu dağıtarak Çin’e zaman kazandırır.
Trump’ın Rusya-Ukrayna savaşını kısa sürede bitirmesi mümkündü. İki tarafta buna hazırdı. Fakat Trump ABD’nin hibe olarak verdiği paraları geri isteyerek oluşan iklimi yok etti. Bununla yetinmedi Ukrayna’nın madenlerinin işletim haklarının Amerika’ya verilmesini istedi. Yani süreci, Rusya-Ukrayna arasında ateşkes ve barış yapılması girişiminden, ABD’nin olmayan alacaklarını tahsil etme görüşmelerine dönüştürdü. Trump’ın bu yaklaşımı savaşın uzamasına ve ABD’nin asıl hedefinden uzaklaşmasına neden olacak.
Zelenski’nin Beyaz Sarayda gördüğü muamele hem Avrupa’nın bölünmesine hem de Avrupa devletlerinin baskın çoğunluğunun Zelenski’ye açıktan destek vermesine yol açtı. İngiltere Beyaz Saraydan kovulan Zelenski’yi Londra’ya davet ederek eşi benzeri görülmemiş bir karşılama merasimi düzenledi. Zelenski, 1807 savaşında, Washington’un işgal edilerek Beyaz Sarayın yakılmasına karar verdikleri Kalede ağırlandı.
Biden yönetimi Orta Doğuyu İngiltere-Türkiye ittifakına teslim etmeyi planlıyordu. Trump, Türkiye ile Suudi Arabistan arasında bir ittifak kurmaktan ve bu ittifakı muhatap almaktan yana. Yani sadece ABD ile Avrupa arasında bir kopuş yok aynı zamanda ABD ile İngiltere’de birbirlerinden uzaklaşıyorlar. ABD’nin İngiltere Kralına bağlı olan Kanada’ya gümrük vergisi koymak istemesi, Kanada’ya ABD’ye katılmasını önermesi ve Rusya’ya yakınlaşması bu uzaklaşmanın temel nedenleri.
Trump’ın ısrarla sürdürdüğü fütursuzluk ABD’nin zayıflamasına, Çin’in güçlenmesine yol açıyor. Amerika’nın en yakın müttefikleri bile, çok kutuplu bir dünyanın, ABD’nin tek süper güç olarak her istediğini yapabildiği tek kutuplu dünyadan daha iyi olabileceğini sorgulamaya başladı. ABD daha mutedil bir çizgiye dönmezse İngiltere ile Avrupa Ukrayna’dan başlayarak iş birliği yaparlar.
Ankara giderek Batı ittifakına yakınlaşmakla birlikte Batı ile Avrasya İttifakı (Çin, Rusya, İran) arasında denge politikası takip ediyordu. Son gelişmelerden sonra Batı ittifakı, ABD-İngiltere-Avrupa olarak üçe bölündü. Çin ile Rusya ayrıştı. Kremlin artık Çin ile ABD arasında denge politikası takip edecek. Avrupa tek parça değil. Macaristan ve Yunanistan gibi ülkeler Brüksel’den çok Washington’a yakın.
Yani Ankara artık daha dikkatli hareket etmek ve iki blok arasında denge gözettiği dış politikadan beş büyük gücü (ABD, AB, İngiltere, Çin, Rusya) hesaba kattığı daha kompleks dış politikaya yönelmek zorunda. Uluslararası kamuoyu, Tayyip Beyin külliyenin kapısında karşıladığı Zelenski’yi şemsiyesinin altına almasını güçlü bir mesaj olarak algıladı. ‘’Türkiye safını seçti. AB-İngiltere çizgisini benimsedi’’ yorumları yapıldı. Nitekim önceden planlanmış bir programı olmamasına rağmen Lavrov hemen Ankara’ya geldi.
Türkiye’nin taraflardan biriyle hele de AB’nin olduğu tarafla bütünleşmesi yanlış olur. Türkiye ekonomiyi ön plana alan, menfaatlerini maksimize eden ve taraflar arasında denge gözeten dış politika konseptini benimsemeli. Hep ‘’yönümüz Batıya dönük’’ deriz ya dış politika da her yöne dönük olmalıyız.
ABD’nin gümrük vergisini arttırmayacağı ülkelerden biri olmalıyız. F-35 projesine geri dönmeliyiz. Mısır, Ürdün ve Orta Asya ülkelerine tanınan Amerika’ya vergisiz ve kotasız tekstil ürünleri satma hakkını almaya çalışmalıyız. Bu hakkı alırsak emek yoğun olan tekstil sektörümüz hareketlenir ve yüzbinlerce gencimiz iş bulur. Son yıllarda hızlanan sanayicilerimizin tesislerini Mısır’a taşımaları süreci durur.
AB ile ilişkilerimizde gümrük birliğinin kapsamının genişletmek ve gündemdeki enerji projelerini ve kalkınma yolunu gerçekleştirmek öncelikli hedeflerimiz olmalı. İngiltere’yle Orta Doğu’daki ittifakımızı güçlendirmeliyiz. Savaşın devamı İngiltere’nin lehine olabilir ama Türkiye’nin ve Türk dünyasının aleyhine. Bu nedenle bir an önce ateşkes imzalanması için ağırlığımızı koymalıyız. Bunların yanında Batı ülkelerinin Suriye’ye koyduğu ambargoların kaldırılması ve blokajların sonlandırılması önceliğimiz olmalı.
Rusya ile doğalgaz ve nükleer enerji alanlarındaki iş birliğimizi arttırmalıyız. Giderek daha fazla uymak zorunda kaldığımız ambargoyu artık dikkate almamalıyız. Zira ambargoya uymamız için bize baskı yapan ABD, Rusya ile yakınlaşıyor. Ne kadar hızlı hareket edersek Rusya’ya ihracatımız o kadar artar.
Türkiye’nin önü çok açık. Hiçbir zaman bu kadar lehimize olmayan dış konjonktürü değerlendirerek kalkınma hızımızı arttırmalı ve PKK-PYD prangalarından kurtulmalıyız.