Türkiye-Italya-Libya Zirvesi
Yunan medyasında ''Türkiye Libya üzerindeki nüfusunu kullanarak kaçak göçmenleri İtalya yerine Yunanistan'a yönlendiriyor'' iddialarını görünce kahkahalarla gülmüş ''yok artık demiştim''.
Meğer bu iddiaların haklılık payı varmış. Demek ki hiçbir zaman hiçbir şeye ‘’bu da olmaz’’ dememek lazım.
Aslında iddiaları ciddiye alır, araştırırım. Fakat Yunanistan medyasındaki özellikle tartışma programlarındaki iddiaları ciddiye almak mümkün değil. Emekli paşalar, strateji uzmanları ve akademisyenler ciddi ciddi ‘’Türk ordusu ana karaya ve adalara aynı anda saldırırsa nasıl savunma yapacağız?’’ sorusuna cevap arıyorlar. En popüler konu: Türkiye ilk nereye saldıracak? ‘’Şu kadar gemi, bu kadar uçak alalım, asker sayısını arttıralım, Afrika’dan paralı asker istihdam edelim’’ gibi teklifler gırla. Orgeneral rütbeli bir asker, Türkiye’nin İtalya, Arnavutluk, Makedonya ve Bulgaristan’la Yunanistan’ı kuşatmak için iyi ilişkiler kurduğunu savunuyor.
Yunanlara göre iki Yunan adası arasında Türklerin tacizi olmadan seyahat edemiyorlar. Türk dronları denize giren kadınların çıplak fotoğraflarını çekiyor. Gemileri sürekli kontrol ediliyor. Ege’den Meriç’ten gelen kaçak göçmenleri zaten MİT organize ediyor. Ormanlarını Alaattin Çakıcı yakıyor. İpe sapa gelmez bir sürü iddia.
Hal bu olunca ‘’Türkiye, Libya’daki kaçak göçmenleri Yunanistan’a yönlendiriyor’’ iddiasını ciddiye almamıştım. Dikkat ederseniz ‘’bu iddia haklıymış’’ demedim. ‘’Haklılık payı varmış’’ dedim. Zira cuma günü İstanbul’daki zirvenin ana gündemi kaçak göçmenler sorunuydu. İtalya’nın Sicilya adası Libya’ya çok yakın. Dolayısıyla her yıl yüzbinlerce kaçak göçmen Libya üzerinden İtalya’ya gidiyordu. Libya bu göçü önleyemiyor daha doğrusu önlemek için pek bir şey yapmıyordu.
Meloni 2023 yılında Tayyip Beyden yardımcı olmasını rica ediyor. Türkiye devreye girince Trablus önlemleri artırıyor. Kaçak göçmenler önlemler arttı diye memleketlerine geri dönmüyorlar. Trablus’un kontrolündeki bölgeden İtalya’ya geçemeyince, Hafter’in kontrolündeki bölge üzerinden Yunanistan’a yöneliyorlar. Atina olanları Ankara’nın Yunanistan’a düzenlendiği bir komplo olarak değerlendiriyor.
Son aylarda göçmenler yeni yöntemler geliştirince İtalya’ya geçişler yine artıyor. Zirvenin ana konusu bu artışı frenlemek. Zirve öncesinde Meloni ile yapılan görüşmede diğer konularda ele alınıyor. İtalya; Macaristan ve İspanya ile birlikte AB’deki müttefikimiz. Yunanistan ve Rum Kesimi yüzünden istediğimiz kararların alınmasının engellendiği doğru. Ama bu üç devletle ama özellikle Macaristan’la olan güçlü iş birliğimiz sayesinde artık aleyhimize olan kararların çıkmadığı da doğru. Veto uygulamasının karar mekanizmasını kilitlediğini ve bu nedenle ABD ve Çin’den geri kaldığını fark eden AB, oy birliğinden nitelikli oy çokluğuna dönüyor. Bu süreç tamamlandığında Yunanistan ve Rum Kesimi en büyük kozlarını kaybedecekler.
İtalya ile savunma sanayi, enerji ve otomotiv sektörlerinde stratejik ortağız. TANAP ve TAP nakil hatlarıyla Avrupa’ya ulaştırdığımız Azerbaycan gazının %60’ını İtalya alıyor. İtalyan enerji devi Eni, Azerbaycan ve Türkistan’daki en büyük yabancı yatırımcı. Türkistan petrol ve gazının Hazarın altından geçirilecek nakil hattıyla, Azerbaycan ve Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşınması projesine en çok destek veren AB üyeleri de Macaristan ve İtalya. Roma, Türkiye ile ortaklığa o kadar önem veriyor ki jet motoru üretici Paggio’yu Suudiler daha yüksek teklif vermesine rağmen Türkiye’ye sattı.
Zirve Türkiye’den çok Yunanistan’da ilgi gördü. Daha doğru ifadeyle panik yarattı. Atina’ya göre ’’Türkiye-İtalya-Libya ittifakı Yunanistan’a karşı kuruldu. Türkiye’nin en etkili bölgesel aktör olduğu tescillendi.’’ Muhalefet iktidarı hiçbir şey yapmamakla, Türkiye’nin karşısında diz çökmekle, Yunanistan’ın yaşamsal çıkarlarını peşkeş çekmekle suçlarken, iktidar AB’ye, Libya’yı Türkiye’nin insafına terk etmeme çağrısı yaptı.
Atina, Türkiye’ye karşı İsrail-Yunanistan-Hindistan ittifakı kurmanın peşinde. Hindistan’ı Yunan adalarında askeri üsler kurmaya, İsrail’i KKTC’ye saldırmaya ikna etmeye çalışıyorlar. İktidara yakın yorumcular her akşam tartışma programlarında ‘’İsrail Türkiye’ye saldıramaz. Türkiye çok güçlü ve NATO üyesi. Ama KKTC’ye saldırabilir. Zira KKTC bizden çok İsrail’e tehdit. Türkiye istediği zaman İsrail’i denizden ablukaya alabilir. İsrail’in doğalgaz çıkarmasını engelleyebilir.’’ fikrini seslendiriyorlar. KKTC’den dolayı bir savaş çıktığında NATO’nun müdahil olmayacağını düşünüyorlar.
Yunanlıların seslendirdiği görüşler birbirinden saçma. Cevap dahi verilemeyecek kadar saçma. Kıbrıs nere İsrail nere? Kaldı ki Kıbrıs’ın güneyi zaten Rumlarda. Ada olunca abluka oluyorsa bin tane adanız var. Türkiye’yi ablukaya alın. Ne İsrail ne Hindistan Yunan’ın derdine merhem olmaz.
Türkiye kazan-kazan felsefesini esas alan ortaklıklar kurduğu, ideolojik davranmadığı sürece başarılı olacak. Güçlenecek. Bu çizgide devam edersek Amerika’nın da İngiltere’nin de İtalya’nın da Ortadoğu’daki ortağı biz olacağız. Hem İngiltere hem Rusya ile hem AB hem Rusya ile, aynı anda Suudi Arabistan ve İran’la ve Libya’da tarafların hepsiyle iyi ilişkileri olan başka hangi ülke var?