Türkiye-İngiltere ittifakı
ABD'nin son dönemde Türkiye ile ilişkilerini iyileştirmesinin en önemli nedeni, Pasifiğe yönelme stratejisi. Beyaz Saray doğal olarak Orta Doğu'da ve Afrika'da doğacak boşluğu Avrasya Blokunun doldurmasını yani rakiplerinin daha da güçlenmesini istemiyor.
İngiltere bu coğrafyalarda daha aktif olmaya çok istekli ama çok iyi üst düzey ilişkilerine rağmen sahada karşılığı yok. Ayrıca bölge ülkesi değil. Bu konjonktür Türkiye-İngiltere ittifakının önünü açıyor. ABD’nin bu ittifakı desteklemesi üç ülkenin her konuda fikir birliği sağlandığını göstermiyor.
Bu ittifakın asıl kurucusu ne ABD ne Türkiye. İttifakı İngiltere uzun süredir sabırla kuruyor. Londra, yeniden eski dünyanın patronu olmakta kararlı. Fakat bu patronajı tek başına yürütemeyeceğinin farkında. Peki İngiltere neden ortak olarak bir başka ülkeyi değil de Türkiye’yi seçti? Orta Asya, Kafkaslar, Balkanlar, Orta Doğu, Kuzey Afrika ve Kıta Afrika’sında, bu coğrafyaların hepsinde etkili olan bir başka bölge devleti var mı? Avrasya blokunun üç ülkesinde de otuz milyondan daha kalabalık Türk azınlıkların olması, Türkiye’nin bir başka avantajı.
İngiltere, Türkiye’yi bugün değil on yıl önce ortak olarak belirledi. Londra, ABD’nin Pasifiğe yöneleceği belli olunca, Pasifikte ABD’nin başlıca ortağı olmanın yanında eski dünyada daha aktif olmaya karar verdi. Fakat ABD’nin bile çuvalladığı bu coğrafyada tek başına başarılı olamayacağının farkında olarak hareket etti. İngiltere, Türkiye’ye ilk açık desteğini hendek-çukur savaşlarında verdi. Türkiye’nin başlattığı operasyona batıdan gelecek tepkileri sınırladı. PKK’ya destek verilmesini engelledi.
15 Temmuz ihanetinde yanı başımızda tek batı ülkesi vardı: İngiltere. ABD, FETÖ vasıtasıyla Türkiye’yi uydu ülke yapmaya çalışırken İngiltere güçlü bir Türkiye’den yanaydı. Libya’da, Somali’de, Karabağ’da, Doğu Akdeniz’deki doğalgaz yataklarıyla ilgili mücadelede ya da sınır ötesi operasyonlarımızda Londra’nın aleyhimize tavır aldığını hatta açıklama yaptığını duydunuz mu? Ekonomik krizde en uygun koşullardaki kredileri ya İngiltere’den ya da İngiltere’nin Ortadoğu şubesi denilen Katar’dan aldık. ABD, İsrail’i merkeze koyan Hindistan yolunu, İngilizler Türkiye’den geçen Kalkınma koridorunu destekliyorlar.
Beyaz Saray, İngiltere’nin modelini kolay kabul etmedi. Türkiye-Katar blokuyla Suudi-BAE-Mısır blokunun rekabetinde birinci bloğun arkasında İngiltere, ikinci bloğun arkasında ABD vardı. Türkiye’nin yenilgiye uğratılamayacağı netleştikten sonra Ankara’nın Riyad, Kahire, Abu Dabi ve Washington’la ilişkilerini toparlamasında da ara bulucu Londra’ydı.
İngiltere, AB’den ayrılarak prangalarından kurtuldu. AB modeli, AB’nin süper güç olmasını imkansız kıldığı gibi AB üyesi ülkelerin büyük güç olmasını da engelliyor. Zira karar mekanizmaları hem çok yavaş çalışıyor hem de oy birliği gerektiğinden doğru karar çıkması çok zor. Altı yüz bin nüfuslu bir ülke şantaj yaparak hayati kararların çıkmasını engelleyebiliyor. Almanya ve Fransa hem birbirleriyle hem de İngiltere ile çelişen politikalar uygulanmasını talep edebiliyorlar.
Rusya-Ukrayna savaşının bitmemesinde neden İngiltere’nin çok ısrarcı olduğunu şimdi daha iyi anlıyoruz, değil mi? İngiltere art arda yaptığı hamlelerle Rusya ve İran’ı zayıflattı. Şii hilali çöktü. Rus ekonomisi yarı yarıya küçüldü. Dünya, batağa saplanan ve çırpındıkça batan Kızıl Ordunun kağıttan kaplan olduğunu gördü. İngiltere bu savaşın bitmesini olabildiğince engelleyecek. İran’ı ekonomik olarak çökerterek rejimin yıkılması için elinden geleni yapacak. Rusya ve İran’ın bölünmesi İngiltere’nin hayali.
Son aylarda İngiliz diplomatlar Ankara, Atina ve Kıbrıs arasında mekik dokuyorlar. Amaçları Doğu Akdeniz’deki doğalgaz kaynakları konusunda uzlaşma sağlamak. Bu konu ülkemizin yoğun gündemleri arasında çok dikkat çekmedi. Ümit Özdağ birkaç konuşmasında, ‘’Türkiye’nin zenginlikleri peş keş çekiliyor, Yunanlara taviz veriliyor’’ iddialarında bulundu. Yunanistan’da ise aynı gerekçelerle yüz binlerin katıldığı protesto mitingleri düzenlendi. İktidardaki Yeni Demokrasinin eski genel başkanı, eski Başbakan Samaras yaptığı eleştiriler yüzünden partisinden ihraç edildi. Oysa anlaşılırlarsa Türkiye’de Yunanistan’da zenginleşecek. Anlaşılamazsa doğalgaz denizin dibinde kalmaya devam edecek. Doğalgaz Türkiye üzerinden AB’ye gideceğinden, bu proje gerçekleşirse Ankara’nın Avrupa’daki ağırlığı artacak.
Suriye’deki gelişmelerde de İngiltere Türkiye’ye, ABD İsrail’e yakın pozisyon aldı. Suriye’yi, Türkiye ve İngiltere; HTC ve SMO üzerinden, ABD ve İsrail ise PYD-YPG’ yi güçlendirerek yapılandırmayı hedefliyorlar. HTŞ’ yi terörist örgüt listesinden çıkarma girişimini ilk başlatan ülke de İngiltere oldu.
İngiltere görünür olmaktan, yüzeye çıkmaktan hoşlanmayan, dikkat çekmeden sonuç almayı tercih eden bir ülke. Buna rağmen önümüzdeki günlerde Türkiye ve İngiltere’nin birlikte hareket ettiklerine, birbirlerini desteklediklerine ve beraber güçlendiklerine şahit olacağız.