SON DAKİKA

Türkiye ekonomisi 2025'in ilk yarısı

Fatih Sorhun 08 Tem 2025

2025 yılının ilk yarısı, Türkiye ekonomisi açısından karmaşık ancak umut vadeden bir dönemi temsil ediyor.

2023 ve 2024’te yaşanan yüksek enflasyon, kur baskısı ve faiz artışları sonrası ekonomide bir normalleşme sürecine girilmişti. Bu yılın ilk altı ayında, özellikle para politikasındaki sıkılaşma ve mali disiplini yeniden sağlama çabaları öne çıkıyor.

2025 yılının başlarında para politikası açısından temel beklenti, yıllık toplantı sayısının 8’e çekilmesine paralel olarak, 2024 Ocak ayından itibaren % 45 ve üzerinde bulunan politika faizinin ilk çeyrekten başlayarak neredeyse her toplantıda indirilmesi ve %30-32,5 bandına yerleşmesi yönündeydi.

Faiz seviyesinin uzun süre %45 ve üzerinde seyretmesi sanayi üretimini oldukça yavaşlatmış, sermaye yatırımlarını oldukça düşük seviyeye indirmiş ve makine-teçhizat ve üretim malı ithalatını ithal tüketimin payının altına %16 seviyesine kadar çekmiştir. Ekonomik büyüme kompozisyonu da bu süreçle birlikte sanayinin payı %20 seviyesine kadar düşmüş, Hizmet boyutunun oldukça altına yerleşmiştir.

Merkez Bankası’nın yılın başından itibaren sürdürdüğü yüksek faiz politikası, iç talebi frenleme ve enflasyonu dizginleme yönünde kısmi başarı sağladı. Enflasyon yılın ilk çeyreğinde %55’ler kadar gerilese de, ikinci çeyrekte baz etkinsin de azalmasıyla %60 bandında dengeledi. Kur tarafında ise TL’nin görece istikrarlı seyretmesi, yatırımcı güvenini bir nebze artırdı.

Önümüzdeki dönemde ekonomi yönetiminin, enflasyonu kalıcı biçimde tek haneye indirebilmek için sıkı para politikasını sürdürmesi ve yapısal reformları hızlandırması bekleniyor. Özellikle vergi reformu, kayıt dışı ekonomiyle mücadele ve üretim odaklı sanayi politikaları 2025’in ikinci yarısında gündemde olacak.

Sonuç olarak 2025 ‘in ilk yarısı, Türkiye ekonomisinin yeniden denge bulma çabalarının öne çıktığı bir dönem oldu. Bu sürecin başarıya ulaşması, sadece ekonomik değil, aynı zamanda siyasi istikrarın da devamlılığına bağlı. Toplumun geniş kesimlerinin alım gücünü koruyacak sosyal politikaların desteklenmesi ise ekonomik toparlanmanın kalıcılığı açısından belirleyici olacak.