SON DAKİKA

Trump neden barış istiyor?

Trump'ın Nobel Barış Ödülünü almak istediği muhakkak. Fakat savaşlara karşı olması ve barıştan yana tavır alması sadece bu istekle açıklanamaz. Trump'ın İsrail yanlısı olduğunu herkes biliyor. Ama ilk başkanlığı döneminde Netanyahu bırakın bu çapta bir katliamı, bunun yüzde birine denk gelecek bir operasyon bile yapamadı. Natanyahu o zamanda canavardı. Ama Trump'ın savaş konusundaki katı ve tavizsiz tavrı Netanyahu'nun elini kolunu bağladı.

Trump, savaşların hem ekonomik hem de sosyal açıdan çok maliyetli olduğundan ABD’nin aleyhine olduğunu düşünüyor. Birleşik Devletler; Vietnam, Afganistan, Irak ve Afganistan savaşlarında trilyonlarca dolar harcadı. On binlerce vatandaşı ya öldü ya da sakat kaldı. Savaştan fiziki olarak sağlam dönen yüzbinlerce gazi psikolojik olarak rahatsız olduklarından toplumun huzurunu bozdular. Bu maliyetlere rağmen ABD savaşlardan hiçbir şey elde edemedi.  

ABD’nin bizzat katılmadığı savaşlarda da durum farklı değil. İsrail’in Gazze savaşını Amerikan halkı finanse etti. Yüz milyarlarca dolar harcandı. ABD’nin Ukrayna’ya yaptığı nakdi ve ayni yardım yarım trilyon doları aştı. Bu örnekler çoğaltılabilir. Bu tespitler nedeniyle Trump savaşların çıkmasını engelleme ve rakip ülkeleri ekonomik enstrümanları kullanarak zayıflatma stratejisini uygulayacak.

Beyaz Saray Afganistan ve Irak’ta debelenirken Çin hızla kalkındı. ABD’yi geçerek; Afrika, Avrupa ve Latin Amerika’nın en büyük ticaret ve yatırım ortağı haline geldi. Savaş çıkan coğrafyalar terör örgütleri doğuruyor. Bu terör örgütlerinin ilk hedefleri Amerika oluyor. Amerika’nın katıldığı ve desteklediği savaşların Amerika düşmanlığını arttırdığı bir başka gerçek. Kendi halkı da dahil olmak üzere, insanlık haklı olarak İsrail’in yaptığı katliamdan Amerika’yı sorumlu tutuyor. 

Savaş çıkaran ve savaşa katılan başkanlar seçimleri kaybediyor. Vietnam savaşı Jahnson’un, Birinci Körfez Savaşı Baba Bush’un başını yedi. Benzer sonuçlar açıklayan birçok ankete göre, son seçimlerde demokrat seçmenlerin %30’u Gazze soykırımı nedeniyle sandığa gitmedi. Yani İsrail’e verdikleri tam destek demokratların iktidardan düşürülmesine yol açtı.

Trump ilk döneminde de savaşa başvurmadan hedeflerine ulaşmaya çalıştı. Örneklendirmemiz gerekirse Trump, nükleer silahların sınırlandırılması anlaşmasından çekilerek İran’a yeniden ambargo uygulamaya başladı. Bunun sonucunda İran’ın petrol ihracatı anlaşma döneminin %30’una düştü. Gelirleri azalan İran ekonomik olarak zayıfladığından Şii hilaline ayırdığı bütçeyi azalttı. Savunma harcamalarını düşürdü. Yani savaşılmadan sonuç alındı. 

Trump’ın başlattığı İbrahim anlaşmaları da İsrail’in güvenliğini savaşsız sağlamaya yönelikti ve 7 Ekim saldırısına kadar son derece başarılı olarak yürütüldü. Hindistan ticaret yolu projesi de İsrail’in çevresindeki ülkelerle bütünleşmesini yani yeni savaşların ve çatışmaların çıkmasını engellemeyi hedefliyor. 

Venezüella’da retorik olarak ABD aleyhtarı. Fakat ambargolar nedeniyle ABD karşıtı politikalar takip etmekten vaz geçti. Beyaz Saray, Venezüella’yı ABD’de benzin istasyonları açmasına izin vererek ödüllendirildi. Yani savaşmadan sonuç alındı.

Trump bir yandan Ukrayna’ya yardım etmeyi durdurarak diğer yandan taraflara baskı uygulayarak Rusya-Ukrayna savaşını da en kısa sürede bitirmeyi planlıyor. Ateşkes anlaşması imzalansın savaş bir an önce dursun istiyor. Ondan sonra gerekirse barış anlaşmasının imzalanması otuz yıl sürsün ne fark eder? (Kuzey ve Güney Kore hala barış anlaşması imzalamadı.)

Bazı strateji uzmanları, en büyük silah üreticisi olan Amerika’nın başkanının savaşa karşı olmasını yadırgıyorlar. Oysa silah alan ülkelerin büyük çoğunluğu savaş çıkmasın diye, caydırıcı olmak için silah alıyorlar. Kaldı ki Amerikan silahlarına talep yüksek. Bugün anlaşma imzalasanız F-16’ları 4-5, Patriyot’ları 5-6 ve F-35’leri sekiz yıl sonra teslim alabiliyorsunuz.

 Trump’ın savaş karşıtı politikaları, iyi değerlendirebilirsek, Türkiye’nin önünü açar. Zira savaşlar ve çatışmalar ihracatımızın ve yurtdışı müteahhitlik gelirlerimizin azalmasına ve ülkemize gelen turist sayısının düşmesine yol açıyor. 

Bazı yorumcular Ukrayna’ya silah satmamızdan hareketle savaşların lehimize olabileceğini iddia ediyorlar. Oysa savunma sanayi ihracatımız her yıl katlanarak artmasına rağmen ihracatımızın sadece %3’ü. Kaldı ki savunma sanayi ihracatımızın büyük kısmını oluşturan İHA ve SİHA’da beş yıl sonraya teslim tarihi verebiliyoruz. Sadece Rusya’ya yaptığımız ihracattaki yıllık düşüş, yıllık savunma sanayi ihracatımızdan fazla. 

Türkiye’nin 500 milyar dolar ihracat, 100 milyar dolar yurtdışı müteahhitlik hizmeti yapacak ve yüz milyon turisti ağırlayabilecek alt yapısı var. Savaşsız bir dünyada eğer konsantre olabilirsek bu hedeflere ulaşabiliriz.