Trump ekonomide neleri değiştirecek?
Trump'ı iki kelimeyle tanımlamamız gerekse en doğru ifade, ''küreselleşme karşıtı'' olur. Trump'a göre, Amerika'nın başlattığı küreselleşme, bugün itibariyle ABD'yi tehdit ediyor. Aslında tehdit küreselleşme değil. Küreselleşmeyi fırsata çeviren Çin. Trump'a göre, Çin'i durdurmanın yani Amerika'nın tek süper güç olduğu statükonun devamı, küreselleşmenin durdurulmasıyla mümkün.
Aslında Amerikalı elitler en büyük rakibin Çin olduğunda mutabıklar. Biden da Trump’ın başlattığı, Çin’i uygulanan ambargolarla ve tarifelerle zayıflatma stratejisini sürdürdü. Demokratların ve Cumhuriyetçilerin önemli bir kısmıyla yani ABD’nin müesses nizamıyla Trump’ın farkı, Çin’i dizginlemek için uygulanacak strateji. Trump, Çin menşeili ürünlerin tamamına %60 nispetinde gümrük vergisi uygulamayı planlıyor. İlaveten otomotiv gibi bazı stratejik ürünlerde miktar sınırlamaları getirilecek.
Çin’in ABD’ye yaptığı ihracatın hacmi yıldan yıla değişmekle birlikte 500-650 milyar dolar aralığında. Toplam ihracatının %12 ile 15’i arasında. Yani sadece ABD’nin Trump’ın önerdiği stratejiyi uygulaması, Çin’de deprem etkisi yapmaz. Bu nedenle Trump, önce diğer Batı ülkelerini ardından müttefik olan diğer devletleri de bu siyaseti uygulamaya zorlayacak. Çin toplam ihracatının %40-45’ini Batıya yapıyor.
Çin devasa hacimde üretim yaptığından maliyetleri çok düşük. Yani rekabetçi. Trump’ın stratejisi işler ve Çin’in ihracatında dolayısıyla üretim hacminde dramatik düşüşler olursa maliyetleri artacak olan Çin rekabet gücünü kaybeder. Diğer ülkelere ve iç piyasasına da daha yüksek fiyatlarla satış yapmak zorunda kalacağından üretim hacmi daha da düşer ve tehdit olmaktan çıkar.
Trump’ın Çin’e karşı uygulayacağı strateji bununla sınırlı değil. Beyaz Saray, Çin’de üretim yapan Amerikan şirketlerini, üretimlerini Çin dışına mümkünse ABD’ye, bu mümkün değilse üçüncü bir ülkeye kaydırmaya teşvik edecek. Meksika ve Hindistan Beyaz Saray’ın ilk tercihleri. Meksika, ABD’ye gümrük vergisi ödemeden ihracat yapabildiğinden, Hindistan emek çok ucuz olduğundan avantajlı. Ayrıca Meksika hızlı büyürse ABD’ye olan göç yavaşlar ki bu da Trump için çok önemli.
Müesses nizama inanlara göre ABD demokratik rejimleri destelemeli, diktatörlüklere mesafe koymalı. Trump bu felsefenin Amerika’ya zarar verdiği kanaatinde. ‘’Ülkelerle ilişki tesis ederken rejimleri değil ABD’nin menfaatleri esas alınmalı’’ diye düşünüyor.
Müesses nizama göre Çin, Rusya ve İran bir blok. Rusya ve İran’ın zayıflatılması aynı zamanda Çin’in zayıflatılması demek. ABD’nin Ukrayna’ya tam destek vermesinin asıl nedeni Rusya’yı zayıflatmak hatta mümkün olursa orta vadede bölmek. Trump öncelikle savaşlara karşı. Savaşların ABD’nin hem kaynaklarını tükettiğini hem de konsantrasyonunu bozduğunu düşünüyor.
Trump’a göre şu an izlenen politika, Rusya’yı Çin’le bütünleşmek zorunda bırakıyor. Oysa Beyaz Saray Kremlin’le anlaşabilir. Rusya daha tarafsız, Çin’e mesafeli ve Batıya yakın bir çizgiye çekilebilir. Bu da otomatik olarak Çin’i zayıflatır. Trump hem kısaca özetlemeye çalıştığımız stratejisinin bir gereği olarak hem de Ukrayna’ya verilen yardımları Amerikalılara harcamak için Rusya-Ukrayna savaşını durdurmak için elinden geleni yapacak. Ukrayna’nın toprak kaybetmesi Trump’ın umurunda bile olmaz.
Trump’ın savaşlara karşı olma, yurtdışındaki masrafları azaltma ve Çin’e konsantre olma stratejileri Orta Doğu’ya da yansıyacak. Trump başkanken İsrail’e tam destek verdi ama savaş çıkarılmaması kaydıyla. Nitekim Trump döneminde bırakın 40 000’i 400 kişi bile öldürülmedi Filistin’de. Trump bu dönemde de aynı politikayı uygulamaya devam etmek niyetinde. Ama İsrail’i dizginlemesi daha zor.
Trump’ın uygulayacağı politikalar genel itibariyle Türkiye’nin lehine. Teşvik sistemimizi daha cazip hale getirebilirsek Çin’den ayrılacak üreticilerin bir kısmını ülkemize çekebiliriz. Meksika Amerika için neyse Türkiye Avrupa için o. Avrupa’ya hem çok yakınız hem de gümrük birliğimiz var. ABD ve müttefiklerinin Çin’den ithal etmeyeceği malların bir kısmını Türk şirketleri üretebilir yani ihracatımız artar.
Amerika’nın desteği olmadan Ukrayna savaşı sürdüremez. Muhtemelen savaş 2025 yılında biter. Rusya’ya olan ambargo kalkar veya zayıflar. Bu otomatikman iki ülkeye ve Rusya’dan direk etkilenen ülkelere yaptığımız ihracatın sıçraması anlamına gelir. (Şu ana kadarki ihracat kaybımız 30 milyar doların üstünde) Her iki ülkede de yurt dışı müteahhitlerimiz çok sayıda proje üstlenir ve turist sayıları katlanarak artar.
İsrail’in saldırganlığının durdurulması da Türk ekonomisine olumlu tesir eder. İhracatımız, müteahhitlik ve turizm gelirlerimiz artar. Asıl önemli gelişme, Amerika’nın Suriye’deki askerlerini çektiğinde YPG-PYD’ nin yani PKK’nın zayıflaması olacak.
Trump ile Erdoğan’ın birebir ilişki kurması, Elon Musk’ın kabinede görev alması Türkiye’nin işini kolaylaştıracak.