Trump ABD'nin dahil olduğu ittifaklari yıkıyor mu?
Trump, ABD'nin kurduğu ve/veya dahil olduğu ittifakların Amerika'nın aleyhine çalıştığını düşünüyor ki bu fikrinde haksız sayılmaz.
Örneğin NAFTA. NAFTA üyesi üç ülkeden en kalabalık olan ve milli geliri diğerlerinden on beş kattan fazla olan ABD. Ama yatırımların çoğunu Meksika ve Kanada alıyor. Çünkü bu ülkeler yatırımcılara daha fazla teşvik veriyor. İlaveten Meksika’da işçilik çok ucuz. Dolayısıyla yatırımcılar Kanada ve Meksika’da ürettikleri malları Amerika’ya satıyorlar yani ABD bu ülkelerle ticaretinde devasa açık veriyor. Eğer gümrük birliği olmasaydı yatırımların çoğunu, bütün sektörlerde en büyük pazar olan ABD alırdı.
Veya Avrupa’yı ele alalım. Avrupa devletleri birbirine düşmüş. Milyonlarca insan ölmüş. ABD yardıma gelmiş ve Naziler yenilgiye uğratılmış. ABD, virane haldeki Avrupa’ya Marshall yardımı adı altında milyar dolarlar aktarmış. SSCB tehdidine karşı asker konuşlandırmış.
Trump’ın ilk dönemi başladığında, Amerika savunmaya bütçesinin %8’ini, AB ülkeleri %1,2’sini harcıyorlardı. ABD’yi askeri olarak tehdit eden bir devlet yokken Avrupa’nın komşusu Rusya. Üstelik AB, Rusya’ya doğru genişleme stratejisi takip ediyordu. Yani AB, Rusya’yı tahrik edecek şekilde genişlerken ki bu siyasetin sonucunda Rusya-Ukrayna savaşı çıktı, savunmaya para harcamıyor ve ABD’ye güveniyordu. Trump ilk döneminde yoğun baskı yaparak AB üyelerinin savunma harcamalarını bütçelerinin %2’sine çıkarttırabildi. ABD’nin Avrupa’yla yaptığı ticarette her yıl iki yüz milyar dolardan fazla açık veriyor.
ABD’nin İngiltere ile birlikte liderlik ettiği Anglosakson ittifakındaki tabloda NAFTA ve Avrupa’dan çok farklı değil. Avrupa ve NAFTA kadar olmasa da yine ticaret açığı var. Ve bu ülkelerin savunmaya ayırdıkları payda çok düşük. ABD’nin İngiltere’yle ittifakında bir diğer hedefi, İngiltere’nin Çin ve Rusya politikalarında, ABD çizgisine gelmesini sağlamak.
Altı milyondan fazla Amerikalı evsiz, sokaklarda yatıyor. 20 milyon Amerikalı sosyal yardım alıyor. Cezaevlerinde dört milyon Amerikalı var. ABD savunmaya bu kadar yüksek tutarlar ayırmasaydı, başka bir ifadeyle kaynaklarını kalkınmaya, istihdamı arttırmaya aktarsaydı bu tablo bambaşka olurdu. ABD, Batı blokunun savunmasını büyük oranda üstlendiği için, halkı Avrupalılardan ve Kanadalılardan daha düşük standartlarda yaşıyor. Trump’ın amacı bu tabloyu baştan aşağı değiştirmek.
Trump ABD’nin savunmaya ayırdığı payı azaltırken müttefik devletlerin arttırmasını yani yükün adil paylaşılmasını istiyor. Amerika, müttefik ülkelerle yaptığı ticarette açık vermesi, müttefiklerine kaynak aktarması yani onları finanse etmesi demek. Trump’ın ikinci amacı ticaret açığını önce düşürmek sonra sıfırlamak hatta mümkünse ticaret fazlası vermek.
Trump’ın üçüncü amacı, en az ilk iki amacı kadar önemli. Trump, Çin’e karşı oluşturacağı politikalara müttefiklerinin de tam destek vermesini istiyor. Sadece ABD’nin Çin menşeli ürünlerden alınan gümrük vergilerini yükseltmesinin, kota getirmesinin ve ambargo uygulamasının etkisi sınırlı olur. Çin’i yavaşlatır ama durdurmaz. Çinli firmalar Amerika’da kaybettikleri pazarı Avrupa ve diğer bölgelerde pazar paylarını yükselterek telafi edebilirler.
Nitekim Trump ilk döneminde vergileri arttığında Çin’in büyüme oranı %9’lardan %6,5’lara düştü, yavaşladı ama durmadı. ABD’nin Çin politikalarına müttefik ülkelerde destek verirse yani onlarda vergileri yükselterek kota getirirlerse ve Amerika’nın başlatacağı ambargolara katılırlarsa Çin’in ekonomik büyümesi çok yavaşlar hatta uygulanacak politikalara göre küçülme bile söz konusu olabilir.
Eğer amacı ittifaklardan ayrılmak yani ittifakları yıkmak olsaydı bunu direk yapardı. Yani ABD’nin NAFTA ve NATO’dan ayrıldığını açıklardı. Bu ayrılma, ABD’nin olmadığı NATO ve NAFTA’ nın anlamları kalmayacağından yani işlevsiz hale geleceklerinden, söz konusu ittifakların yıkılması anlamına gelirdi. Oysa böyle yapmıyor. ‘’NATO’dan ayrılırım, vergileri arttırırım, ithalata kota getiririm’’ gibi tehditlerle rahatsızlığını en yüksek perdeden dile getiriyor. Yani amacı müttefiklerini istediği noktaya getirmek. İttifak üyelerinin yetki ve sorumluluklarını -ABD’nin patronajını güçlendirerek- yeniden tanımlamak.
Trump’ın hedefi gerçekleşirse ABD’nin süper güç pozisyonu ve Batı dünyasındaki patronajı güçlenerek devam edecek. Fakat bunun faturasının bugüne ve geçmişe göre daha azını Amerikalılar daha fazlasını müttefik halklar ödeyecek.