Suriye'deki gelişmelerin ekonomik boyutu
Suriye, sadece önemli bir müşterimiz değildi aynı zamanda çeyrek milyar insana ulaştığımız karayollarının geçtiği güzergahtı. Her yıl otuz bin sefer gerçekleşiyordu. Çatışmalar bittikten ve gümrük kapıları aktive edildikten sonra yollar yeniden canlanır.
İran ve Rusya’nın ağırlığını kaybettiği Suriye’nin istikrara kavuşması, ABD ve İsrail tarafından da istenir. Böylece hem Suriyeliler radikal akımlara yönelmezler hem de İran’ın dolduracağı bir boşluk oluşmaz. Ayrıca ABD’nin iki iddialı projesi, Suriye’nin istikrarlı olmasını gerektiriyor: Hindistan yolu ve İbrahim anlaşmaları. İç savaşın sürdüğü, parçalara bölünmüş, tarafların birbirlerine saldırmak için tetikte beklediği bir Suriye, her iki projeye de engel olurdu.
Ülkemizdeki sığınmacıların büyük çoğunluğu istikrarlı bir Suriye’ye geri dönerler. Ülkemizde muhtemelen üç milyonu geçici sığınmacı statüsünde, beş milyon Suriyeli yaşıyor. Gelişmeler, PYD’ nin kontrolündeki coğrafya dışındaki bölgelerin, geri dönüşe müsait olacağını gösteriyor. Muhalefet Münbiç ve Tel-Rıfat’ı PYD’den aldı. Kobani, Rakka ve Deyrizor’un da alınacağını düşünüyorum. Tahminim Suriyelilerin %80’i peyderpey memleketlerine dönerler. İş ve statü sahipleri, gelir durumu iyi olanlar ve iyi üniversitelerde yüksek eğitim görenler kalır. Böylece hem ekonomimizin üzerindeki sığınmacı yükü hem de işsizlik azalır.
Türkiye, Özgür Suriye Ordusuna ve İdlip dahil, kontrol ettiği coğrafyaya her yıl milyar dolarlar harcıyor. ÖSO artık Suriye’nin ordusu olacağından ve idaremizdeki beldeler Suriye’ye devredileceğinden bu yükten kurtulacağız. Bu düşünceme, AB’den ve Arap ülkelerinden bu bölgeler için yüklü fonlar tahsis edildiğini söyleyerek karşı çıkanlar olabilir. Aldığımız harcadığımızın %70’i bile değil.
Çok kısa zaman zarfında inşaat işleri de başlayacaktır Suriye’de. Ülke zaten köhneydi. Türkiye ile ilişkilerin iyileştiği 5-6 yıl, canlanma yaşandı ve akabinde iç savaş başladı. Körfez ülkeleri, Suudi Arabistan ve AB, Suriye’nin imarı için zaten büyük fonlar ayırmıştı. Bu fonlar Suriye, İran’ın ve Rusya’nın tahakkümünden çıkamadığı için aktive edilmedi. Artık böyle bir sorun kalmadığına göre, hızlanacak olan inşaat sektöründen aslan payını Türk müteahhitleri alır. İstihdam, Suriye’ye döneceklerin sayısı ve inşaat malzemeleri sektörümüzün kapasite kullanım oranı artar.
İç savaştan önce canlı olan sınır ticareti ve alışveriş turizmi sınır kapılarının açılmasıyla birlikte hareketlenecektir. Yeni kapıların açılması, havalimanlarında sivil havacılığın başlatılması ve Suriye ile Lübnan kentlerine hızlı feribot seferleri koyulması, hareketlenmenin maksimum seviyeye çıkmasını sağlar. Unutmayalım ki gelecekte, milyonlarca Suriyeli, yıllarca ülkemizde ikamet etmiş olacak, Türkiye’yi sevecek, Türkçe bilecek, Türkiye’de eğitim görmüş olacak, Türkiye’de arkadaşları ve dostları hatta bir kısmının akrabaları olacak. Yani Suriye’den gelecek turist sayısı kat be kat artacak.
Suriye’deki petrol ve gazın Avrupa’ya nakil hatlarıyla ulaştırılabileceği en uygun güzergah Türkiye. Enerji sahaları PKK’nın kontrolünde olduğundan bu alanda iş birliği yapılamadı. Muhalefetin bu zenginliği PKK’ya bırakması beklenemez. Rakka ve Deyrizor’da kurtarılırsa, iki taraf içinde çok karlı olan bu yatırım muhakkak yapılır. Enerji koridoru pozisyonumuz güçlenir ve enerji tedarik ettiğimiz alternatiflerin sayısı artar.
Bu vesileyle Suriye’nin Doğu Akdeniz’deki kara sularında zengin enerji sahaları olduğunu ve bu kaynaklar içinde en iyi müşterinin Avrupa, en iyi güzergahın ülkemiz olduğunu hatırlatmak isterim. Tabii Doğu Akdeniz’in aktif hale getirilmesi için istikrarın sağlanması yani İsrail’in HAMAS ve Hizbullah’la barışması şart. Kısa vadede Suriye’nin doğusundaki, orta vadede Doğu Akdeniz’deki enerji sahalarının aktive edilmesi, ekonomik açıdan kalkınma ve refahın artması demektir. Bu artışa paralel olarak Suriye’ye yapacağımız ihracat, turizm ve inşaat gelirleri artar.
İç savaştan önce, özellikle tekstil şirketlerimiz, ucuz ve verimli iş gücü olması nedeniyle, işlerinin emek yoğun kısımlarını Suriye’ye kaydırarak daha rekabetçi olmuşlardı. Bu süreç yeniden başlayacak ve kısa sürede daha çok mesafe alınacaktır. Zira Suriyeli iş gücü, iç savaş öncesinden daha eğitimli ve Türk şirketlerinin mantalitesine ve çalışma yöntemlerine daha yatkın.
PKK yok edilir ya da marjinal hale getirilirse savunma harcamalarımız azalacak, silahlarını Rusya ve İran’dan tedarik eden Suriye’nin Türkiye’ye yönelmesi, savunma sanayi ürünleri ihracatımızı arttıracaktır.
Bu operasyondan önce bir batak olan Suriye, çatışmalar durduktan sonra fırsatlar ülkesi olacak. Bu fırsatlara en kolay ve en az maliyetle ulaşacak ülke biziz. Bu imkanı çok iyi değerlendirmeliyiz.