SON DAKİKA

PYD-SDG için yolun sonu gözüküyor

PYD 8 Aralıktan beri kan kaybediyor. Özellikle Trump başkan olduktan sonra olmaz denilen şeyler arka arkaya oluyor. 8 Aralıktan önce Şam'da PYD' nin müttefiki oturuyordu. ''PYD Amerika'ya, Esad İran ve Rusya'ya yakındı.

Nasıl müttefik olabilirler?’’ diyeceksiniz değil mi? Çıkarlar örtüştüğünde olurlar. Bunun en güzel örneği, İran ve İsrail’in savaşmalarından hemen önce ve sonra Nusayri ve Dürzi isyanlarını desteklemeleri. 

Amerika Kaddafi’ye karşı sonsuz destek verdiği muhalifler Bingazi’de büyükelçisini planlayarak öldürünce Esat’ı devirmekten vaz geçti. Zaten Mısır’da Mursi’nin, Tunus’ta NAHDA’ nın iktidara gelmesinden rahatsızdılar. Arap baharında iktidara Amerikan aleyhtarları geliyordu. Elçinin infazı bardağı taşıran damlaydı. 

ABD-PYD iş birliği bu noktada başladı. ABD muhalefete desteğini çektiğinde PYD’ de muhalif bloktan ayrıldı. Bu ayrılmadan önce muhalefet tek parçaydı, çok güçlüydü. Devrimin ayak sesleri Şam’dan duyuluyordu. PYD ayrılınca muhalefet bölündü ve gerilemeye başladı. PYD muhalif cepheden ayrılmasının karşılığında Şam’dan kuzeydeki varlığına ses çıkarılmayacağı garantisini aldı.

ABD ile anlaşma daha kapsamlıydı. ABD PYD’ yi koruyacak, finanse edecek ve eğitecekti. PYD’ de Amerika’nın taşeronluğunu yapacaktı. Bu anlaşma uzun süre işledi. DEAŞ’ ın işgalindeki toprakları peş peşe ele geçiren PYD her geçen gün güçlendi ta ki Türk ordusunun askeri operasyonları başlayana kadar. Düşünün bugün Fırat’ın doğusuna sürülen PYD’ nin Akdeniz’e ulaşmasına 30 km kalmıştı.

Şam’la yapılan zımni anlaşma olmasaydı bırakın genişlemeyi PYD varlığını sürdüremezdi. Zira kuzeyinde Türkiye, doğusunda Barzani ve batısında cihatçı muhalifler vardı. Dünyaya Şam üzerinden açılıyordu. İlaveten rejime yarı fiyatına petrol ve gaz satıyordu. İki tarafta kar ediyordu. Şam bu ticareti yapmasa daha da önemlisi PYD’ nin, kontrolündeki toprakları kullanmasına izin vermese halk aç kalır dolayısıyla PYD çökerdi. ABD hava köprüsü kursa bile hem finansman hem de lojistik olarak çok zorlanırlardı. 

Bugün Şam’da müttefikleri değil yarı yolda bıraktıkları, binlerce mensubunun katledilmesine neden oldukları dünün muhalifleri oturuyor. Orduda kritik noktalarda, Türk ordusunun operasyonları sırasında savaştıkları kanlıları, SMO (ÖSO) mensupları var. Unutmayalım devrim sırasında da PYD ile SMO savaştı. Yani acılar taze. 

ABD ilk başta daha dengeliydi. Anlaşmaları için her iki tarafa da baskı ve arabuluculuk yapıyordu.  ABD anlaşma olmadan Şam’a muslukları açmayarak ve PYD’ ye olan desteğini etap etap azaltarak denge politikası güdüyordu. Türkiye ardı arkası kesilmeyen İHA saldırılarıyla ve İmralı yaptığı çağrılarla PYD’yi Şam’a yönlendiriyordu. Bu gayretlerin sonucunda, PYD’nin Şam’a entegre olacağını, özerk bölge ve federasyon olmayacağını netleştiren 10 Mart anlaşması imzalandı. PYD mensupları güvenlik güçlerine katılacaktı.

Bu anlaşmadan sonra PYD oyalama siyaseti güttü. Sürekli kan kaybetti ama çelik çekirdeğini yani askeri güçlerini, silahlarını ve kontrol ettiği toprakları genel olarak muhafaza etti. Önce Halep’in iki mahallesini güvenlik güçlerine teslim ettiler. Sonra havalimanlarının, enerji sahalarının, gümrüklerin, okulların, hastanelerin ve kamu binalarının bir kısmı devredildi. PYD bölgesinde her yere Suriye bayrağı çekildi. Suriye güvenlik güçleri sembolik olarak PYD bölgesine girdi. PYD’ nin kontrolünde kalan sahalardan çıkarılan petrol hükümetin kontrolündeki rafinerilere pompalandı. Elde edilen gelirin %30’u PYD’ ye verilmek üzere anlaşıldı.

Oyalama taktikleri ABD’nin üslubunu serleştirmesine ve siyasetini değiştirmesine yol açtı. ABD 8 üssünden 7’sini boşaltarak orduya devretti. 2000 civarında olan asker sayısını 900’e düşürdü. Türkiye sefiri, Suriye özel temsilcisi olarak atanarak çok net bir mesaj verildi. Ardından ambargo kaldırıldı. Batılı şirketler Şam’la anlaşmalar imzaladılar. Buna rağmen beklenen gelişme olmayınca özel temsilci, Şara ve Abdi bir araya geldi.

Toplantı da Abdi’nin hiçbir talebi kabul edilmedi. İlaveten Barrack hem kendisine hem de kamuoyuna özerklik, federasyon ve ayrı ordu olmayacağını net bir şekilde ifade eden beyanatlar verdi. ABD Dışişleri, Pentagon ve Beyaz Saray bu beyanatları destekleyen açıklamalarda bulundular. Bununla da yetinmeyerek, temmuz ayında, maaşlarının son kez ödendiğini PYD mensuplarına deklare ettiler. Son darbe PYD’ nin en büyük destekçisi olan CENTKOM komutanın azledilmesi oldu. Yeni komutan ilk beyanatında Barrack’ı teyit etti.

Dürzi isyanın kısa sürede ve özerklik olmadan bastırılması hayal kırıklıklarının sonuncusu oldu. PYD Suriye ile savaşmayı göze alamaz. SDG mensuplarının çoğu Şara gibi bedevi. Dürzileri ezen ve İsrail’i, Suriye ordusunun Süveyda’ ya girmesini kabul etmeye mecbur bırakan 41 aşirete mensuplar. Asla kardeşlerine, akrabalarına kurşun atmazlar. Yani PYD-SDG sanıldığı kadar güçlü değil. Dolayısıyla anlaşmaktan başka alternatifleri yok.