SON DAKİKA

Panama Kanalı ABD için neden önemli?

Alparslan Güler 31 Ara 2024

ABD kurulduğunda bugünkü yüzölçümünün %10'u kadardı. ABD'nin batısındaki topraklar Fransız, daha batıdakiler İspanyol sömürgesiydi.

Alaska Rus çarlığına aitti. ABD, dünya ile New York, Boston gibi limanlar üzerinden ticaret yapıyordu. Beyaz Saray, her fırsatı kullanarak batıya doğru genişledi. Bazen savaşarak bazen satın alarak edindiği yeni toprakları demiryollarıyla doğu yakasındaki limanlara bağladı. Bu genişleme yüz yıl sürdü ve ABD, Pasifik okyanusuna ulaşınca son buldu. Böylece bugünkü ABD haritası ortaya çıktı.

19. Yüzyılın sonlarında ABD’nin en büyük sorunu, batıdaki eyaletlerin doğudakilerden ekonomik olarak kopuk olmasıydı. Eyaletler demiryoluyla birbirine bağlıydı ama demiryolu ile nakliye, denize göre çok maliyetliydi. Yüksek nakliye maliyetleri yüzünden doğudaki eyaletler çok az ihracat yapabildiklerinden kalkınamıyorlardı.

Durumu bir misalle anlatalım. Mesela Los Angeles ve San Fransisko gibi şehirlerde üretilen cevizleri Avrupa’ya göndermek için gemilerin en güneye inerek, Arjantin’in güneyinden Atlantik okyanusuna geçmeleri gerekiyordu. Cevizleri ahalinin %90’ının yaşadığı New York ve Boston gibi metropollerin bulunduğu doğu yakasında göndermek için ya gemilerin Arjantin’in en güneyine inip Atlantik okyanusuna ulaştıktan sonra yeniden en kuzeye çıkması ya da demiryoluna yüksek bedel ödemek gerekiyordu. Her iki alternatifte de yol süresi çok uzadığından tarımsal ürünlerin bozulma riski çok yüksekti.

Batı eyaletleri, nüfus az ve ABD’nin doğusuyla yurtdışı piyasalara ulaşmak zor ve maliyetli olduğundan, kalkınmıyordu. New York’tan kalkan bir gemi, Londra’ya bir haftada ulaşırken, San Fransisko’ya bir ayda ulaştığından batı, doğuyla ekonomik olarak bütünleşemiyordu.

İşte, Panama Kanalı bu sorunları çözme arayışından doğdu. Beyaz Saray, ABD’ye en yakın, en dar ve görece istikrarlı bir bölgede Süveyş’e benzer bir kanal yapmaya karar verdi. Maliyet açısından en uygun alternatif, ABD’ye daha yakın olan ve kanal yapılacak karasal alanın daha dar olduğu Nikaragua’ydı. Fakat Nikaragua istikrarsızdı. Gelecekte de istikrarlı olacağı öngörülmüyordu.

Bu nedenle Beyaz Saray kanal yapmak için Panama’yı seçti. O tarihte Panama, Kolombiya’ya bağlı bir bölgeydi. Kolombiya kalabalık ve nispeten güçlü bir ülkeydi. Bu kanaldan elde edilecek gelirlerle daha da güçlenebilirdi. Amerika için hayati öneme sahip olan bu kanalın Kolombiya’nın topraklarında olması büyük riskti. ABD sorunu ayrılıkçı bir hareket oluşturarak çözdü. Amerikan silahlarıyla donatılmış ve ABD’li subaylar tarafından eğitilmiş ayrılıkçılar isyan ettiler. Kanlı bir iç savaştan sonra Panama bağımsız oldu. Panama kurulur kurulmaz inşaatına başlanan kanal 1914 yılında devreye alındı.

2000 yılına kadar ABD tarafından işletilen kanal sayesinde Los Angeles ve San Fransisko gibi kasabalar metropole dönüştü. Batıdaki eyaletler doğudakilerin seviyesine geldi. Zira kanaldan geçen bir milyondan fazla geminin %80’den fazlası Amerika’nın batı yakasındaki şehirlerden yüklendi.

Çin’in atak yaptığı 1990’lı yıllardan itibaren kanalın önemi daha da arttı. Zira Çin, kanalı her geçen gün daha fazla kullanıyor. Aslında Pekin 2000 yılından itibaren Nikaragua’ya kanal yapmaya çalışıyordu. Fakat ABD, isyan çıkarmak dahil her yolu deneyerek bu kanalın yapılmasını engelledi. Çin yirmi yıl süren mücadeleden sonra yeni kanal yapma projesini dondurarak Panama Kanalının işletmesini satın alma girişimini başlattı. Kanalın Amerika’nın kontrolüne girmesi Çin için, Çin’in kontrolüne girmesi ABD için prestij ve para kaybının yanında, rekabet güçlerinin zayıflaması demek.

Panama hükümeti 2000 yılından beri kanaldan geçiş ücretlerini sürekli arttırıyor. İlaveten güvenli geçiş gerekçesiyle kanalı kullanacak gemi sayısını azaltıyor. Bu uygulamalar başka ülkelerden çok ABD’ye zarar veriyor. ABD, Çin’le gelecekte daha da sertleşecek olan, büyük bir ticaret savaşının içinde. Bu nedenle, bir emlak kralı olan ve neredeyse her şeyi alınıp satılabilecek bir emlak olarak gören Trump, yaptığı sert açıklamayla Panama’ya gözdağı verdi. ‘’Kanalın işletmesini Çin’e devretmeni asla kabul etmem. Fiyat artışlarını ve gemi sayısını sınırlamaktan vazgeç’’ dedi.

Panama Kanalı bize örnek olmalı. Karadeniz ülkeleri, birer doğal kanal olan İstanbul ve Çanakkale Boğazlarını kullanarak, bize kuruş ödemeden, yüz milyarlarca dolar kazanıyorlar. Montrö anlaşmasında, Lozan’a göre, boğazların koşullarını iyileştirmemiz, yapılan anlaşmaların değiştirilebilir olduğunun en güzel örneğidir. Hakan Bey konjonktürün çok müsait olduğu bu dönemde (Petrol ve gazının önemli bir kısmını boğazları kullanarak ihraç eden Rusya’nın maliyetlerinin artması Batının işine gelir.), bu konuyu gündemine alır ve sonuç alırsa ismini tarihe altın harflerle yazdırır.

 

ajet 160x600