SON DAKİKA

Pakistan-Suudi Savunma Paktı

Geçen hafta büyük bir merasimle imzalanan anlaşma Ortadoğu'da bütün dengeleri değiştirecek önemde. Suudiler uzun süredir bu anlaşmayı askıda tutuyorlardı.

İsrail’in Katar’a saldırması Suudilerin anlaşmayı imzalamasına yol açtı. Pakistan nükleer silahlara ve uzun menzilli füzelere sahip olduğundan anlaşmanın imzalanmasıyla birlikte Suudilerde nükleer şemsiyeye sahip oldular. 

Anlaşma savunma amaçlı olduğundan diğer silahlar gibi nükleer silahlarda saldırı amaçlı kullanılamayacak. Yani bu devletler bir başka devlete saldıramazlar. Ama herhangi biri saldırıya uğradıklarında iki devlet birlikte mukabelede bulunacaklar. Böylece Suudiler İsrail ve İran’a karşı, Pakistan Hindistan’a karşı güçlendi.

Pakistan ekonomik ve etnik sorunları olan, çok güçlü silahlı ayrılıkçı örgütlerin faaliyet gösterdiği, bunlarla beraber askeri olarak çok güçlü bir devlet. Pakistan kurulduğundan beri Hindistan korkusu yaşadığından kaynaklarını orduya aktardı. Hindistan bağlantısızların lideri olduğundan ABD ve İngiltere Pakistan’ı, ordusunu eğiterek ve son model silahlar vererek desteklediler.

Pakistan’ın Menderes’i diyebileceğimiz Zülfikar Ali Butto idam edildiğinden beri Pakistan demokrasiyle idare edilmiyor. Seçimle iş başına gelen hükümetler ihtilallerle devriliyorlar. 2022 yılında İmran Hanın görevden uzaklaştırılmasından sonra devlet daha da otoriterleşti. 

Bu anlaşma Pakistan’ın ekonomik sorunlarını hafifletmesini sağlayacak. Zira Suudiler yatırımlarını Hindistan ve Çin yerine Pakistan’a yönlendirecekler. Netice de Pakistan’da da işçilik çok ucuz. Pakistan’ında büyük ve modern limanları var. Halen Arabistan’da üç milyondan fazlası Pakistanlı olan on milyondan fazla yabancı işçi yaşıyor. Suudiler diğer ülkelerin kotalarını azaltırken Pakistan’dan daha fazla işçi istihdam edecekler.

Bu anlaşma Hindistan, Arap Dünyası, İsrail ve Avrupa’yı entegre edecek olan Hindistan yolu projesinin ölmesi anlamına geliyor. Bu proje İsrail’in saldırganlığı nedeniyle zaten çıkmaza girmişti. Hiçbir ilerleme olmamıştı. Artık gerçekleşmesi imkansız. ‘’Hindistan’ın yerini Pakistan alır’’ diye düşünmeyin. Pakistan’ın Hindistan ve Çin’le mukayese edilebilecek bir üretim kapasitesi yok. Böyle bir kapasiteye ulaşabilir mi bilinmez ama bu olsa bile en iyi ihtimalle çeyrek asır alır. 

Yani Türkiye’nin geliştirdiği Kalkınma Yolu projesinin önü ardına kadar açıldı. Bu proje çok güçlendi. Zira aşağı yukarı aynı işlevi görecek olan birbirine rakip durumdaki iki projeden bir gündemden düştü. Kalkınma yolu artık sadece Çin’in değil Hindistan’ın da kara ve demiryollarıyla Avrupa’ya ulaşabileceği tek alternatif. Türkiye enerji koridoru ve lojistik merkezi olma stratejisini gerçekleştirmeye bir adım daha yaklaştı. 

Takdir edersiniz ki sadece kara ve demiryolları inşa ederek lojistik merkezi olamayız. Türkiye’de bir tır alınabilen tutarla Moldova, Ukrayna, Gürcistan gibi devletlerde 3-4 tır alınabiliyor. Dolayısıyla yatırımlar yurtdışına kayıyor. Bu durumu nakliyecilerimizi mağdur etmeden değiştirmeliyiz ki daha rekabetçi olabilelim. 

Vagon filomuz çok çok yetersiz. Hem vagon filomuzu katlayarak büyütmeliyiz hem de demiryollarında özel sektörün insan ve mal taşımacılığı yapmasını teşvik edecek hukuki düzenlemeler yapmalıyız. Böylece karayollarımızı ve demiryollarımızı dolayısıyla kalkınma yolunu daha yoğun kullanabiliriz. 

Hindistan yolu projesi, Arap dünyasıyla İsrail’i bütünleştirmeyi hedefleyen İbrahim anlaşmalarının ekonomik ayağıydı yani en önemli kısmıydı. Bu proje olmadan İbrahim anlaşmaların istenen sonuca ulaşması mümkün değil.

İmzalanan pakt bir son değil. Bir başlangıç. BAE, Katar, Kuveyt, Bahreyn ve Umman’da pakta katılmak isteyeceklerdir. Zira bu pakta katılan devlete İsrail herhangi bir sebeple saldıramaz. Daha doğrusu saldırısına nükleer silahla mukabele edilebileceğinden, saldırmayı göze alamaz. Pakistan’ın stoklarında İsrail’in bütün şehirlerini vurabilen, Hindistan’la yapılan savaşta tesir güçleri ispatlanmış binlerce füze var.  

Türkiye’nin de bu paktı gündemine alması gerektiğini düşünüyorum. Türkiye’nin NATO üyesi olmasının başka ülkelerle güvenlik anlaşması imzalamasına engel olduğu düşüncesi doğru değil. NATO, Atlantik’le yani Kuzey Amerika ve Avrupa ile sınırlı bir pakt. Nitekim ABD ve İngiltere’nin Uzakdoğu’da Avusturalya, Yeni Zelanda, Kore ve Japonya gibi ülkelerle imzaladığı güvenlik anlaşmaları ve üye oldukları paktlar var. ABD’nin işlevsel olmasa da Latin Amerika ülkeleriyle oluşturduğu bir güvenlik örgütü var. Kaldı ki Türkiye de Azerbaycan, Özbekistan, KKTC, Somali ve Libya gibi devletle benzer güvenlik anlaşmaları imzalamış durumda. 

Nükleer silahlarımız yok. Varsa da kamuoyu yani bizler bilmiyoruz. İncirlik’te olduğu iddia edilen nükleer silahlar ancak Türkiye ve ABD mutabık olurlarsa aktife edilebilirler. Dolayısıyla Türkiye’nin de nükleer şemsiyeye ihtiyacı var. Daha doğrusu nükleer şemsiyemiz olursa daha güçlü oluruz. İlaveten birbirimize karşılıksız dostluk yaptığımız Pakistan’la olan ilişkilerimiz daha da gelişir.