Online terapi gerçekten işe yarıyor mu?
Ekran karşısında da duygular iyileşir mi? Günümüzde terapi artık sadece bir odaya kapanıp karşılıklı çay içerek yapılan bir sohbet değil.
Uzakta olanlar, zamanı olmayanlar, yurt dışında yaşayanlar ya da sadece kendi evinin konforunu tercih edenler için online terapi büyük bir imkân sağlıyor. Ama hâlâ birçok insanın kafasında şu soru var: “Ekrandan konuşarak içimdeki yaralar iyileşir mi?”
Bu yazıda, bu soruya psikolojik ve insani açıdan yaklaşacağım. Çünkü bazen sadece bilimsel çalışmalar değil, hayatın içinden örnekler ve duygular da ikna eder bizi.
“Görmeden güven olur mu?”
Bu soruyu ilk kez bir danışanım sormuştu. O, Almanya’da yaşıyordu, ben İstanbul’da. Türkçe konuşabileceği, kültürünü bilen bir terapist bulmak onun için zordu. İkimiz de ekrana biraz mesafeli başladık. Ama seanslar ilerledikçe birbirimizi sadece “görmek” değil, gerçekten duymak mümkün oldu. Çünkü iyileşmenin ilk adımı, mekândan çok bağ kurabilmektir.
Bilim ne diyor?
Yapılan birçok çalışma gösteriyor ki, online terapi ile yüz yüze terapi arasında etki açısından anlamlı bir fark yok.
Hatta bazı araştırmalar, online terapinin özellikle anksiyete, depresyon ve stres yönetimi konusunda oldukça etkili olduğunu ortaya koyuyor.
Neden mi? Çünkü bazı insanlar ekranda kendilerini daha az yargılanmış hissediyor. Bazıları için terapiye ulaşım artık engel olmaktan çıkıyor. Ve evet, pijamalarıyla bile terapide olmak onları daha rahat hissettiriyor.
Online terapinin artıları neler?
• Zaman tasarrufu: İşten çıkıp bir kliniğe yetişme derdi yok.
• Mekân bağımsızlığı: Karşı kıtada bile olsanız terapistinizle buluşabilirsiniz.
• Konfor alanında olmak: Kendi koltuğunuzda, kendi kahvenizle…
• Süreklilik: Taşınmak, seyahat etmek gibi nedenlerle terapi yarıda kalmıyor.
• Daha ulaşılabilir fiyatlar: Online terapi genellikle yüz yüze seanslara kıyasla daha uygun fiyatlıdır. Bu da terapiye erişimi hem sosyoekonomik hem coğrafi olarak kolaylaştırır.
Ama bazı dezavantajlar da var…
• Teknolojik aksaklıklar: İnternet bağlantısı koparsa duygu akışı da kopabilir.
• Gizlilik sorunları: Evde özel bir alan yaratmak bazen zor olabilir.
• Bazı durumlarda yetersiz kalabilir: Özellikle ağır travmalar, psikozlar veya kriz anlarında yüz yüze destek daha uygun olabilir.
Peki, biz terapistler ne düşünüyoruz?
Online terapi bizler için de başka bir beceri seti gerektiriyor. Ekrandan alınan mikro mimikleri okumak, odak kaymalarını yakalamak, duygusal teması kurmak gibi… Ama yıllar içinde şunu öğrendik:
Eğer bir insan başka bir insana içtenlikle ulaşmak istiyorsa, ekran engel değil.
Sonuç olarak;
Online terapi mucize değil ama bir köprü…
Yalnızlaşan, içe dönen, zaman bulamayan insanlara uzanan bir köprü.
Elbette her model herkese uygun değildir. Ama “ekran duyguyu taşımaz” ön kabulünü bir kenara bırakıp deneyimlemeden karar vermemek gerekir.
Çünkü iyileşmenin yeri değil, bağı önemlidir.
Ve o bağ, ister ekran başında ister yüz yüze olsun, kurulduğunda insanın iç sesi değişir.
“İnsan, ancak biri ona ‘ben senin yanındayım’ dediğinde değişmeye cesaret edebilir.”
Irvin D. Yalom