SON DAKİKA

Nüfusumuz S.O.S veriyor

Nüfusu değerlendirirken yıllık artış oranından ziyade kadın başına doğum oranını dikkate almalıyız. Zira nüfus artış oranı sadece bir yıl için bilgi verirken, kadın başına doğum oranı gelecekle ilgili projeksiyon yapmamızı sağlar. Bir ülkenin nüfusunu koruyabilmesi için kadın başına doğum oranı, 2'den biraz yüksek olmalıdır.

Eğer herkes evlenerek iki çocuk sahibi olsa nüfus aynen devam eder.  Fakat ortalama yaşam süresi, sağlık alanında meydana gelen gelişmelere paralel olarak sürekli yükseldiğinden, nüfusun genç kalabilmesi yani yenilenmesi için oranın 2’den biraz yüksek olması gerekir. Dolayısıyla kadın başına 2,1 ile 2,5 arası doğurganlık oranı, nüfusun yenilenebilmesi ve üretkenliğin devamı için idealdir. Kalkınmamış ülkelerde, nüfusun 2,5 oranının üzerinde artması, işsizlik ve fakirlik demektir.

Mevcut trendlere baktığımızda, bir ülke de nüfus artışı durduğunda, nüfus kısa süre sabit kaldıktan sonra düşüşe geçmektedir. Nüfus, azalmaya başladığında yaşlanır. Üretkenlik düşer. Nüfusu azalmaya başladıktan sonra, azalma hızını yavaşlatmayı başaran devletler olsa da azalma trendini artışa çevirebilen devlet olmadı. 

Türkiye’yi bu çerçevede ele aldığımızda vahim bir tabloyla karşılaşıyoruz. 1980’lerin başında kadın başına doğan bebek sayısı 3’lerden 2’lere düştü. 1980’ler, 90’lar, 2000’ler ve 2010’larda artış hızı düşmekle beraber nüfus kendini yenileyebiliyordu. Örneğin kadın başına doğum rakamı 2000 yılında 2.50, 2001 yılında 2.38, 2010 yılında 2.14, 2015 yılında 2.19 ve 2018’de 2,05’ti. İlk kez 2019’da 2’nin altına düşen rakam (1.97) hızla azalarak 2023’te 1,51’e, 2024 yılında 1,48’e düştü. 

Yani bugün hayatta olan 100 kişinin yerine bir nesil sonra 65, iki nesil sonra 60 kişi olacak. Tabii doğum rakamı daha da azalmazsa. Zira azalmaya başladıktan sonra rakamı bir yerde sabit tutabilen yani azalmayı durduran bir ülke olmadı. Gelecekte, nüfusumuzun azaldığı için yaşlanması da büyük bir problem olacak. 

Tayyip Bey belediye başkanı olduğundan beri katıldığı nikah merasimlerinde bu konuyu gündeme getirir. Taze evlilerden 3,4 bazen 5 çocuk yapmalarını ister. Bu kararlılık ve ısrar Tayyip beyin sorunun farkında olduğunu gösteriyor. Fakat bu uyarılara rağmen rakamların hızla azalması, ailelerin, sahip olacakları çocuk sayısını devlet adamları istiyor diye arttırmadıklarını gösteriyor. 

Kadın başına doğum oranı ilk kez 2019’da 1,97 rakamıyla 2’nin altına düştü. Ve 2022 yılına kadar küçük düşüşlerle bu seviyelerde seyretti. Uzmanlar bu durumu covite bağlasalar da 2023 ve 2024 yıllarında ki sert düşüşler, covit bitince ve unutulunca rakamın yeniden yükseleceği tezini çürüttü. Uzmanlar son iki yılda meydana gelen düşüşleri ekonomik krize bağlıyorlar. Düşüşlerin krizden kaynaklanıyor bile olsa, bu kriz bitince oranların eski seviyesine geleceği ya da en azından düşüşün duracağı anlamına gelmiyor. Nitekim Azerbaycan’da da kadın başına doğum rakamı ekonominin çok iyi olmasına rağmen hızla azalıyor.

Hükümette bu fikirde olmalı ki evlenmeyi ve çocuk sahibi olmayı teşvik edecek bir paket açıkladı. Bu farkındalık önemli fakat açıklanan paket son derece yetersiz. Çok daha kapsamlı, evlenmeyi ve çocuk sahibi olmayı hatta çok çocuk sahibi olmayı gerçekten özendirecek bir teşvik programı hazırlamalıyız. Çocuk sayısı arttıkça çocuk başına verilen destek katlanarak artmalı. Maaşlarda, terfilerde, atamalarda, kamuda işe yerleştirmelerde ve emekli maaşlarında çocuk sayısı objektif kriter olarak dikkate alınmalı. 

Bazı okurlarımın ‘’Bunları istismar edenler olur’’ dediğini duyar gibiyim. Olsun. İyi bir denetleme sistemi kurulur ve istismarcılar cezalandırılır. Eğer Avrupa, Rusya, Japonya ve Kore gibi tükenmek istemiyorsak, yüz yıl sonra memleketimizde azınlık durumuna düşme ihtimalini ortadan kaldırmaya karar verdiysek, böyle bir programa ihtiyacımız var. Unutmayalım ki göçmenler nüfusu azalan ve iş gücü ihtiyacı olan ülkelere yönelirler. Coğrafyamızda; Arap ülkelerinde, Afrika’da, Afganistan’da ve Hint ülkelerinde nüfus artış hızı çok yüksek. Nüfusu en az artan devletin kadın başına doğum rakamı 5’in üstünde.

Ülkemizin; PKK terörü, ekonomik kriz, sığınmacılar, yoksulluk ve yolsuzluk gibi birbirinden büyük problemleri var. Bu problemleri aşmadan yani marjinal hale getirmeden büyük devlet olamayız. 21. Yüzyıl Türkiye ya da Türk yüzyılı olamaz. Eğer bugün hızlı ve etkili önlemler almazsak gelecekte en büyük problemimiz azalan ve yaşlanan nüfusumuz olacak. 

Diğer problemler çözülse bile nüfusu hızlı azalan bir ulus orta vadede ağırlığını, uzun vadede varlığını koruyamaz. Türkiye ve Azerbaycan gibi İran’da da Türklerin kadın başına doğum rakamı azalırken, Cenabı Allah’a şükür edelim ki, Türkistan ve Rusya Türklerinde kadın başına doğum rakamı hem yüksek hem de düşmüyor. 

garanti sol
garanti sağ