Juan Carlos 1 amfibi hücum gemisi, İspanyol Donanması'nın en büyük ve çok yönlü gemilerinden biri. 

Gemi, İstanbul'a yanaşarak ziyaretçilerine modern amfibi hücum kapasiteleri ve denizcilik teknolojileri konusunda derinlemesine bir bakış sunma fırsatı veriyor.

27 bin ton ağırlığında ve 231 metre uzunluğunda olan Juan Carlos 1 gemisi, kendi sınıfında öne çıkan özelliklerle donatılmış. Ana görevleri arasında denizden karaya hücum operasyonları, hava harekat desteği, insani yardım ve afet müdahale operasyonları yer alıyor. Ayrıca yüzer bir hastane ve enerji santrali olarak da işlev görüyor. Gemi, bir uçak gemisi olarak da kullanılıyor ve kısa kalkış ve dikey iniş yapabilen (STOVL) Harrier jetleri ile F-35B Lightning II savaş uçaklarını taşıyor.

Juan Carlos 1, çok sayıda helikopteri barındırabilecek geniş bir uçuş güvertesine ve hangara sahip. Aynı zamanda, zırhlı araçlar ve piyade birliklerini taşıyacak geniş bir araç güvertesi bulunmakta. Gemi, 900'den fazla asker taşıyabilme kapasitesine sahip ve çeşitli çıkarma araçlarını destekleyecek şekilde tasarlanmış.

"Amfibi" terimi, bu tür gemilerin hem su hem de karada operasyon yapabilme yeteneklerini ifade eder. Denizden karaya asker çıkarma gibi amfibi harekatlarda kullanılan Juan Carlos 1, helikopter ve Harrier savaş uçakları gibi hava unsurlarını desteklemekle kalmıyor, aynı zamanda zırhlı araçlar ve piyade birliklerini taşıyarak doğrudan karaya asker indirme yeteneğine sahip. Bu özellikler, gemiyi doğal afetler ve insani krizlerde hızlı müdahale gerektiren durumlar için ideal bir araç haline getiriyor.

Öte yandan, Juan Carlos 1’in “kuzeni” olarak adlandırılan TCG Anadolu amfibi hücum gemisi de İstanbul Tuzla'da Sedef Tersanesi’nde inşa edildi. 10 Nisan 2023'te yapılan törenle Türk Deniz Kuvvetleri envanterine giren bu muazzam gemi, İspanyol Navantia şirketinden alınan tasarım desteğiyle modern ve fonksiyonel özelliklere sahip olarak tasarlandı. 

Gemi, özellikle yüzde 70 oranında yerli üretim malzeme kullanılarak tamamlandı ve projede 131 Türk şirketi görev yaptı, bu da Türk savunma sanayinin gelişmiş mühendislik kapasitelerini ve yerli üretim yeteneğini gözler önüne seriyor.

Bu iki geminin hikayesi, İspanya ve Türkiye arasındaki teknolojik ve askeri iş birliğinin güçlü bir örneğini temsil ediyor. Her ikisi de kendi donanmalarının kapasitelerini artırırken, aynı zamanda uluslararası alanda insani ve afet yardımı gibi kritik görevlerde de önemli roller üstleniyor ve farklı bayraklar altında olsalar da, benzer görevler ve kapasitelerle donatılmış olarak hizmet veriyor. Global sorunlara karşı ortak çözümler üretebilme kapasitelerini artırırken, uluslararası ilişkilerde de önemli bir köprü görevi görüyorlar. 

İstanbul'da ağırlanan bu deniz devi, sadece teknolojik başarılarıyla değil, aynı zamanda ülkeler arası iş birliği ve dayanışmanın önemini de vurguluyor.