SON DAKİKA

Komisyona yapılan sunumlardan notlar

Geçen hafta Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonuna kamuoyu araştırma şirketleri ve strateji merkezlerinin yaptıkları sunumları takip ettim.

Önemli bulduğum hususları okurlarımla paylaşmak istedim.

Bahse konu sunumlara göre Kürt vatandaşlarımızın %60 kadarı doğu ve güneydoğuda, %40 kadarı yurdun geri kalanında yaşıyor. %40’ın takriben yarısı ana kitleyle kaynaşmış. Geri kalan %20 ise gettolarda veya gettomsu yerlerde yaşıyorlar. Batıdaki Kürtler muhalefete daha yakınlar. Dem Partinin bu kesimi yönlendirmesi giderek zorlaşıyor. 

Kürtlerin %99’dan fazlası Terörsüz Türkiye sürecini destekliyor. Kürtlerin bugüne kadar topyekun desteklediği bir başka konu olmamış. Bununla beraber Kürtlerin yarıdan biraz fazlası, sürecin başarıyla sonuçlanacağına inanmıyor. Hükümetin adım atmayacağına ve terör örgütünün silah bırakmayacağına inanıyorlar. Sürecin başarıyla sonuçlanacağına inanların önemli bir kısmının gerekçesi MHP’nin sürece destek vermesi.

Operasyonlara ve partililerin ekseriyetinin muhalefetine rağmen sürece destek vermesi, CHP’nin olumlu puan toplamasına yol açmış. Özgür ve Ekrem Beyin mesajları takdir görüyor. Fakat CHP’ye yakın medyanın sürece açıkça muhalefet etmesi, zaman zaman halkı tahrik eden ifadelerin sarf edilmesi kafaları karıştırıyor. 

Kürtlerin hükümetten ilk beklentisi Demirtaş’ın serbest bırakılması. İkinci beklenti kayyum siyasetinin terk edilmesi. Üçüncü beklenti genel af veya geniş bir infaz düzenlemesi. Dördüncü beklenti Mazlum Abdi’nin muhatap olarak alınması. Her gerçekleşen beklenti, sürecin başarıyla sonuçlanacağına inanların sayısını, destekleyenlere yaklaştıracaktır.

Demli Kürtler özellikle metropollerde yaşayanlar ve gençler, Öcalan’dan ziyade Demirtaş’ı lider olarak görüyorlar. ‘’Dem Mahallesinde bu iki isimden başka hiç kimsenin tabanı yok’’ desek, yanlış olmaz. Bence Demirtaş çok başarısız bir siyasetçi ama Kürtler hatta solcu Türkler tarafından seviliyor.

Aslında halk kayyumların hizmetlerinden memnun. Sorun hizmet değil. Bilakis Demli belediyelerin hizmet üretmediklerinin daha doğrusu hizmet odaklı olmadıklarının farkındalar. Fakat seçtikleri kişilerin görevden alınmalarını kendilerine karşı yapılmış bir sindirme harekatı olarak değerlendiriyorlar.

Kürtlerdeki af beklentisi, terör örgütü mensuplarıyla sınırlı değil. 200 bin civarında Kürtün cezaevinde olduğunu, bir o kadarının kaçak olduğunu, 300 bin civarındaki Kürdün kamplarda yaşadığını, bir milyon civarında Kürdün hapis cezasıyla yargılandığını ve yurtdışında ki Kürtlerden bir milyon kadarının ülkeye gelemediğini ortaya koyup, genel bir helalleşmeye, kucaklaşmaya ihtiyaç olduğunu vurguluyorlar. Bu rakamlar bence izaha muhtaç. Ancak tahmin olabilirler.

‘’Apo muhatap alındıktan, Şara gibi bir terörist, devlet başkanı olarak hüsnü kabul gördükten sonra’’ Türkiye’nin emrine girmeye hazır olan Abdi’nin dışlanmasını anlayamıyorlar. Ankara’nın Barzani ile geldiği noktadan son derece memnunlar. Talabani ve Abdi ile de benzer seviyede ilişki kurulmasını istiyorlar. ‘’Türkiye Şara ve Barzani gibi Abdi’yi de himayesine alsın, Abdi’de İsrail ve emperyalistlerden uzaklaşsın’’ fikrindeler. 

‘’Şara Nusayrileri ve Dürzileri kesti, SDG nasıl silah bıraksın, nasıl orduya katılsın?’’ sorusunu yöneltip ‘’Türkiye Suriye Kürtlerini kimseye muhtaç etmemeli. Himaye etmeli. Bunlar benim vatandaşlarımın akrabaları. Kimse Suriye Kürtlerine dokunamaz, demeli’’ beklentisini taşıyorlar.

Sunumlara göre Kürtlerdeki İsrail karşıtlığı Türklerden daha fazla. İsrail’le birlikte hareket eden her kim olursa olsun toplumsal tabanını kaybeder. Üstü çizilir. Demli Kürtlerin, dikkat ediniz Demli Kürtlerin %90’dan fazlası, kendi tabirleriyle, Türkiye vatandaşı olmak memnun. Türkiye’yi vatanları olarak görüyorlar. Dem Partinin Türkiyelileşme siyasetini destekliyorlar. Bölünmeye karşılar. Bu oran, Dem çizgisinin oy oranı gibi son yirmi yılda sürekli yükselmiş. Bu tablo bölünmeyi ve İsrail’le iş birliğini savunan milliyetçilerin zayıf olduğunu gösteriyor. 

Sunumlara göre Kürt gençlerinde işsizlik oranı Türk gençlerinin iki katı kadarmış. Cezaevindeki Kürt gençlerin oranıysa iki kattan çok daha fazlaymış. Gençlerin süreci desteklemelerinin başlıca sebeplerinden biri ekonominin düzeleceği beklentisiymiş. Bence bu rakamlarda ancak tahmin olabilir. 

Demli Kürtlerin %90’dan fazlası milli maçlarda Türkiye’yi destekliyor. Aynı Kürtlerin yarıdan fazlası Amedspor’un deplasmanda gördüğü muamelelerden rencide oluyorlar. Bir araştırmacı Amedspor’a olan tavrı ‘’Kürtlere yapılan ayrımcılığa’’ benzetmiş: ‘’Resmi olarak ve görüntüde, deplasmana giden bütün takımlar aynı prosedürlere tabi. Ama gerçekte Amedspor’a reva görülenlerle diğer takımlara gösterilen misafirperverlik taban tabana zıt. Kürtlere de resmen ve görüntü de ayrımcılık yapılmıyor. Ama gerçekte yapılıyor’’ 

Türkiye’ye bağlılıkla birlikte Kürtlük şuuru da artıyor Kürtlerde. Her nesil öncekinden daha akıcı Türkçe konuşuyor. Kürtçe konuşanların sayısı azalıyor. Öyle ki Kürtçe giderek sadece evde ve yakın çevrede konuşulan bir dile dönüşüyor. Devletimiz Kürtlere, Kürtlüklerinden gurur duyarak, kendilerini Türk ailesinin bir parçası hissettirecek siyasetler uygulamalı. Biz hep birlikte Türkiye’yiz, Türk milletiyiz.