Kazakistan AB Ortaklığı 1. bölüm
Kazakistan bağımsızlığını kazandığında nüfusu 18 milyon civarındaydı. Ruslar, Kazaklardan fazlaydı. Başbakan Rus'tu. 2 milyon dolayında Alman vardı. Bunlar dışında Özbekler, Uygurlar, Tatarlar, Ukraynalılar, Koreliler, Başkurtlar, Ahıska Türkleri, Yunanlar, Ermeniler, Lehler belli başlı azınlıklardı. Türk olanlar olmayanlardan, Müslümanlar Hristiyanlardan azdı.
Ayrıca nüfusun dağılımı da dengesizdi. Kuzeyde ve batıda Ruslar kalabalıktı. Rusların halkın % 80’inini oluşturduğu eyaletler vardı. Sadece Güney ve Orta Kazakistan’da Kazaklar çoğunluktu. Milliyetçi Rus liderler “Kuzey Kazakistan yoktur, Güney Rusya vardır” diyorlardı. Gorbaçov petrolün olduğu batı eyaletlerini Kazakistan’dan ayırarak Rusya’ya bağlamaya çalışmış, ciddi dirençle karşılaşınca vazgeçmişti.
Kazakistan ülkelerin birbirine entegre olduğu Sovyet sisteminin çökmesinden çok etkilendi. Market rafları boşaldı, fabrikalar kapandı, tarlalar ekilemedi. İlk iki yılda Almanların, Polonyalıların ve Yunanların nerdeyse tamamıyla, Ukraynalıların, Rusların çoğu anavatanlarına göç etti. Nüfus 16 milyon seviyesine düştü. Kazakistan, yurt dışından Kazak göçmen kabulüne başladı. Rusya, Moğolistan, Çin ve Türkiye ağırlıklı göçmenler, genel olarak Kazakların seyrek olduğu yerlere iskân edildi.
Nazarbayev, başkenti, güney doğudaki Almatı’dan, kuzeydeki Akmola’ya taşıdı. Kazakistan, başkenti taşıma kararıyla, milliyetçi Ruslara “Kuzey Kazakistan vardır. Benim başkentim Kuzey Kazakistan’dadır.” diyordu. Başkent taşınınca, güneyden kuzeye Kazak göçü oldu. Kamu görevlileri, kamuyla iş yapanlar, merkezleri başkentte olan kamu şirketleri, bankaların genel müdürlükleri, büyükelçilikler Akmola’ya akın etti. Akmola’da emlak fiyatları hızla artınca şehir halkının çoğunluğunu oluşturan Ruslar mülklerini satarak, Rusya’ya göçtüler. (Akmola’da dairesini satan, Omsk’ta 4-5 daire alabiliyordu.)
Akmola’nın ismi Astana (Başkent) olarak değiştirildi. Nazarbayev bununla yetinmeyerek, iki bakanlığın merkezini Akmola’ya 250 km mesafedeki Kökçetav şehrine taşıdı. Benzer iç göç hareketi Kökçetav’da da oldu. Kazakistan’ın nüfusu sürekli azalarak, 1999 yılında 14 milyona kadar düştü. Göç durduktan sonra istikrarlı şekilde artarak 20 milyon oldu. Her sene %1.5 civarında gerçekleşen nüfus artış oranı, Kazaklardan kaynaklanmaktadır. Ahalinin yaklaşık %70’i Kazak, %20’si Rus’tur. Nazarbayev kimsenin burnu kanamadan, en ufak etnik problem olmadan, ülkenin geleceği açısından risk oluşturan demografi problemini çözdü.
Kazakistan, Sovyetler Birliği’nden miras kalan devasa problemleri teker teker halletti. İhtilaf nedeniyle SSCB ile Çin arasında sınır anlaşması imzalanmamıştı. Nazarbayev ciddi eleştiriler almasına rağmen, sınır anlaşmasını derhâl yaptı. İhtilaflı yerlerden vazgeçti. Böylece Çin’in ileride müdahale etmek için bahane edebileceği ihtilaflı sınırlar sorununu bitirmiş oldu. Çin, Kazakistan’ın 80 katından daha kalabalıktı. Her iki senede, Kazakistan nüfusu kadar bebek doğuyordu. Ordusu güçlüydü. Ekonomik büyüme oranı yüksekti. En büyük ihtiyacı hammadde idi. Kazakistan ise petrol ve doğalgazın yanında, nerdeyse bilinen tüm madenlere sahipti. Çin, Doğu Türkistan’ı, İç Moğolistan’ı, Mançurya’yı ve Tibet’i, zenginliklerini sömürmek maksadıyla işgal etmişti. Kazakistan böylece işgal riskini bitirdi.
Diğer bir sıkıntı, nükleer silahlardı. Kazakistan’ın çok sayıda nükleer silahı vardı. Bunlar ya Rusya’ya iade edildi ya da BM gözetiminde imha edildi. Böylece Kazakistan, nükleer silahlardan kendi iradesiyle vazgeçen ilk ülke oldu. Nazarbayev, süper güçlerin, nükleer silahlar yüzünden ülkesini rahat bırakmayacağının farkındaydı. Kazakistan’ın yüzölçümü geniş, nüfusu azdı. Ahalinin ciddi kısmı Slav kökenliydi. Ordu yok mesabesindeydi.
Baykonur Uzay Üssü de başlıca meselelerdendi. SSCB’nin tüm uzay yatırımlarını yaptığı Baykonur, Kazakistan’ın orta batısındaydı. (Gorbaçov’un talep ettiği bölge, uzay üssünü de içeriyordu.) Nazarbayev, Rusya’yla 50 yıllık kiralama anlaşması yaptı.
Çok sayıda kısa vadede çözülemeyecek sorunları vardı taze cumhuriyetin. Türkiye’nin desteğiyle modern bir ordu kuruldu. Petrol, gaz ve madenler, yabancı yatırımcılara açıldı. Bu konuda belirlenen prensiplere kararlılıkla uyuldu. Hiçbir memlekete, Kazakistan’a baskı yapabileceği nispette ağırlık verilmedi. ABD, AB, Rusya, Çin ve Kore ilk majör yatırımcılardı.
Projelere, o alanla ilgili faaliyet gösteren Kazak kamu şirketleri de ortak oluyordu. Bağlayıcı vergi anlaşmaları yapılarak, kamunun gelirleri garanti altına alınıyordu. Yatırımcılar, kotalarla belirtilen sayılarda, Kazak vatandaşı çalıştıracak ve yerli üretim olan sektörlerde, yerli malı kullanacaklardı.
Kazakistan’da, baskın dil Rusçaydı. Şehirlerde aksansız Rusça konuşmak statü nedeniydi. Şehirde doğmuş, büyümüş Kazak gençlerinin ekseriyeti Kazakça bilmiyordu. Eğitim sistemi Kazakça ağırlıklı olarak yeniden oluşturuldu. Tüm anlaşmaları, yazışmaları iki dilli yapmak, kamuda görev almak için Kazakça bilmek aşamalı olarak zorunlu hâle getirildi. Bu süreç dikkatli, Rusya’nın tepkisini çekmeden yürütüldü. Bugün Kazakistan’da tüm Kazaklar anadil olarak Kazakça biliyor, konuşuyor ve bununla gurur duyuyor. Kazak olmayanların da geneli Kazak Türkçesini biliyor.