Kanlı topraklar
Yaşadığımız gezegende, insanlık savaşlar, beylikler, sultanlıklar, hakanlıklar, imparatorluklar ve krallıklar kurmuş; topraklarını ve sınırlarını her katmanda büyütmek ve sorumluluk dahilinde halklarına zenginlik içinde müreffeh bir yaşam sunmak için mücadeleler göstermiştir.
Kimi kavimler çeşitli entrikalar sergileyerek yaşadıkları dönemlerde kaos peşinde koşmuş ve bulundukları yönetimlerin idaresi altında uzun asırlar vatansız ve bayraksız yaşam sürmüşlerdir.
Yüzyıllar boyu vatansız yaşamış Yahudiler, Avusturya-Macaristan vatandaşı Yahudi gazeteci, oyun yazarı, yazar ve politik aktivist Theodor Herzl (2 Mayıs 1860–
3 Temmuz 1904), Modern Siyonizm’in temellerini atmıştır. Siyonizm, iki bakımdan ortaya çıktığı dönemin ürünüdür. Birincisi, 19. yüzyıl içinde kökeni çok eskilere dayanan dini bir özlemden, hırsla ve sabırla yürütülen somut bir harekete dönüşebilmiştir.
Siyonizm’in kurucusu Theodor Herzl'in (1860-1904) günlüğüne yazdığı gibi: "Antisemitikler en güvenilir dostlarımız ve antisemit ülkeler müttefiklerimiz olacak." Tarihi not: Siyonizm ve Nazi Almanyası arasındaki ilişkinin temeli daha net anlaşılacaktır.
Alman gazeteci Klaus Polkehn, 1976'da yayınlanan *The Secret Contacts: Siyonizm ve Nazi Almanyası 1933-1944* adlı makalesinde bu ilişkileri gözler önüne sermiştir. Polkehn, Hitler'in 30 Ocak 1933'te iktidara gelişinden önce, "Almanya'daki Yahudiler arasında Siyonistlerin oldukça küçük bir azınlık olduğunu ve Yahudilerin çok büyük kısmının Siyonizm’e; Siyonizm’in savunduğu Yahudilikten bir ulus icat etmek, Yahudi Yurdu fikirlerine karşı olup, kendilerini Alman vatandaşı, Yahudiliği ise bir ulus değil bir inanç olarak gördüklerini" kaynaklarla ortaya koymuştur.
Siyonist yetkili Gerhard Holdheim, "Siyonist program, ulusal bir temelde homojen ve bölünmez bir Yahudilik anlayışını kapsar. Dolayısıyla Yahudiliğin ölçütü dini ikrar değil, kan ve tarihi bağlarla birbirine bağlı bir ırksal topluluğa ait olma duygusudur." demiştir. Siyonistler, faşistlerle aynı dili, aynı terminolojiyi kullanıyordu. Alman faşistlerin Siyonist kavramları hoş karşılamalarında şaşılacak hiçbir şey yoktu. Nazi Partisi'nin baş ideoloğu Alfred Rosenberg, "Yahudi’nin Çağlar Boyunca İzi" adlı 1937 tarihli kitabının 153. sayfasında şunları yazdı: "Siyonizm kuvvetli biçimde desteklenmelidir, böylece yıllık olarak belirli sayıda Alman Yahudi’si Filistin’e nakledilebilecek ya da en azından ülkeden çıkacaktır."
Hitler ve Siyonistler uzun yıllar faşist ideolojilerini birlikte kendi tekellerinde uygulamışlar, insanlığın yüz karası kararlara imza atıp zalim, despot ve sapık zihinlerini ve kirli emellerini kan ve gözyaşıyla insanlık tarihine geçirecek asimile oyununu senaryolaştırarak kendi insanına zulüm yapan acımasız, eli kanlı Siyonistlerin, kanlı bir devlet kurma uğruna binlerce yurttaşını asimile edecek kadar zalimleşmişlerdir.
Filistin’de, Gazze'de yaşanan senaryo, kan ve gözyaşı tarihin apaçık çıplaklığıyla, katliamlar Siyon tarikatlarının planlarının kıyamet senaryolarına doğru ilerlemesidir. Sapkın ve saplantılı inançlarına göre katliamların artacağı ve kendi dünya krallıklarını bu kutsal topraklarla birlikte Mezopotamya üzerinde egemenlik kurma hülyaları, insanlıktan büyük tokadı yiyince, ümmet bilinci ve ruhuna özlemle kavuştuğu zaman, dünya yeniden dirilişe ve uyanışla hayat bulacaktır.