Kanayan yara atama sorunu ve medyanın hazin akıbeti
Her hafta bir sektörden bir ismi köşeme konuk almayı planladığımı söylemiştim. İlk olarak 37 yıllık gazetecilik deneyimiyle usta gazeteci Habib Babar'ı konuk ettim.
Kendisinden medya üzerine görüşlerini dinleyeceğiz. Hürriyet, Kanal D, Beyaz TV, Foto Spor, Akşam, Tan ve daha nicesi. O neredeyse her yerde görev yaptı. Dile kolay tam 37 yıl. Bugün 37 yıllık deneyimiyle medyacılık konusunda ona yer verdim.
Görüşlerine başvurduğum Habib Babar yaptığı açıklamada:
"Meslek büyüklerimiz şöyle derdi. ‘İnsan bu tozu bir kere yuttu mu, bu mesleği bir daha asla bırakamaz.’ Benim meslekteki 37. yılım… Bizler Bab-ı Ali’nin yetiştirdiği gazetecileriz. Eskiden haberinin çıktığı gazeteyi alıp okumak ayrı bir keyifti. Dijital medyanın çıkmasıyla ne yazık ki gazeteler eskisi gibi okunmamaya başlandı… Birçoğu kapandı ve dijital olarak yayın hayatını sürdürdü. Bu işi gerçek anlamda yapan meslektaşlarımızı tenzih ederek, önüne düşen açtı bir site ve ben gazeteciyim dedi. Ayaklar altına alınan bir meslek oldu gazetecilik. Bizler gazeteciliği sokakta en zor şartlarda yaptık. Kar, yağmur, çamur demeden… Günümüzde mecburen dijital dünyaya ayak uydurmak zorunda kaldık. Benim de 5 haber sitem var. Dijital medya mecrasında ilkelerime taviz vermeden gazetecilik hayatıma devam ediyorum" dedi.
Günümüzde medya sektörü ne üzücü ki teknolojinin ilerlemesiyle hazin bir sürece girdi.
Habib Bey'in dediği gibi çok fazla haber sitesi açılmaya başlandı bu da doğal olarak mevcut haber sitelerinin değerini düşürüyor. Diğer maddelerde bazı olumlu veya olumsuz fikrim olsa da Basın İlan Kurumu'nun internet üzerinden de ilan yayınlama kararını olumlu buluyorum. İnternet basını bu şekilde giderler konusunda biraz daha rahat nefes alabilir. Devir hızlıca değiştiği için dijital ortama tamamıyla geçiş sürecinde anlık haber alma anlamında internet haberciliğinin önemi çok büyük dolayısıyla internet basını her anlamda desteklenmelidir.
* * *
Haftanın sosyal medya gündemi: Öğretmen ataması
Öğretmen atamalarında öğretmenler daha fazla alım olmasını istiyor. 55 bin atama verildi, 100 bin atama olmasını istiyorlar.
Görüşlerini almak için öğretmen ataması talebinde olan grupların temsilcilerinden Mine Büyükdemirci Hoca ile görüştüm. Okullar açıldığında sınıflarda öğrencilerimizle bir arada olmak istiyoruz diyen Büyükdemirci, "Cumhuriyetimizin 100. Yılında 100 bin atamaya tamamlamak için ek 55 bin atama ile taçlandırılması eğitim sistemimizi bir üst seviyeye taşıyacaktır. Yarınlarımız ilmin ışığıyla daha güçlü bir şekilde aydınlanacaktır. Neden mi atama istiyoruz? Yetersiz verilen atama sayıları, artan derslik sayısı, açılan yeni okullar, köy okulları, 3600 ek gösterge. Bizler ilave ek 55 bin atama istiyoruz. 2023 Eylül ayında hepimiz okullarımıza kavuşmaya ve görevlerimizi yerine getirmeye hazırız. Heyecanla bekliyoruz." dedi.
Bu konuda görüşlerini almak için yine mücadele konusunda önde gelen isimlerden Ali Osman Hoca'yla da görüştüm. Atama bekleyen öğretmen Ali Osman Al, "Eğitim bir milletin geleceğidir, eğitimden tasarruf edemeyiz; Devletimiz bunu yapabilecek güçtedir. Atama bekleyen 700 bin öğretmen vardır, 55 bin öğretmen bu rakam yanında çok bir rakam değil. Bizler 45 bine ilave 55 bin adet atama daha istiyoruz. Atama bekleyen öğretmenler olarak devletimize güveniyoruz ve devletimizin gereğini yapacağına inanıyoruz." dedi.
Açıkçası, öğretmenlerin atama konusunda tasarruf olmamasından yanayım; sonuç itibariyle onlar bizim yarınlarımızı hazırlayan bireylerdir. Yarınlarımıza daha sağlam adımlarla ilerlemek istiyorsak onları üzmeyecek şekilde destekleyerek geleceğimiz konusunda önemli adımlar atmış olabiliriz. Kısa vade yerine uzun vadeli düşünerek adım atmalıyız. Onları dinlediğimde her birinin bambaşka hayalinin, bambaşka hayat hikayesinin olduğunu gördüm ama amaçları aynı: Seslerinin duyulmasını isteyerek, meydanlarda ya da Twitter'da değil, sınıfta öğrencileriyle olmayı istiyorlar.