SON DAKİKA

Kadın girişimci payı

. Yeni iş fikirleri, yenilikçi ürün ve hizmetler, istihdam yaratma kapasitesiyle ekonomik büyümeye doğrudan katkı sağlıyor.

Ancak bu dinamik yapının ne kadar kapsayıcı olduğu, ekonomik büyümenin adil ve sürdürülebilir olup olmadığını belirleyen önemli bir göstergedir. Bu bağlamda, kadın girişimcilerin iş dünyasındaki payı hem sosyal hem ekonomik açıdan dikkatle incelenmesi gereken bir alan olarak öne çıkıyor.

Kadın girişimciliğinin mevcut durumu

Türkiye’de kadın girişimciliği, yıllar içinde belirli bir ilerleme kaydetmiş olsa da hâlâ erkek girişimcilere kıyasla geride kalıyor. TÜİK ve KOSGEB verilerine göre, 2024 itibarıyla kadın girişimcilerin toplam girişimci sayısına oranı yaklaşık %20-25 civarında seyrediyor. Bu oran, OECD ülkeleri ortalamasıyla karşılaştırıldığında, Türkiye’nin hâlen ortalamanın altında bir performans sergilediğini gösteriyor.

Kadın girişimcilerin sektör dağılımı ise oldukça belirgin bir biçimde şekilleniyor. Eğitim, sağlık, giyim, güzellik ve hizmet sektörlerinde kadın girişimci oranı görece yüksek. Ancak teknoloji, sanayi ve enerji gibi yüksek katma değerli sektörlerde kadın girişimcilerin varlığı oldukça sınırlı. Bu durum, ekonomik fırsat eşitsizliğinin yanı sıra, kadınların sermaye erişimi ve iş ağı gibi konularda karşılaştıkları yapısal engellerin de bir yansıması olarak değerlendiriliyor.

Engeller ve zorluklar

Kadın girişimcilerin önünde hâlen ciddi engeller bulunuyor. Finansmana erişim, kadın girişimcilerin en büyük sorunlarından biri olarak öne çıkıyor. Bankalar ve yatırımcılar, genellikle risk algısı nedeniyle kadın girişimcilerin iş fikirlerine yeterince destek sağlamıyor. Ayrıca toplumsal ve kültürel faktörler, kadınların girişimcilik yolunu doğrudan etkileyebiliyor. Ev içi sorumlulukların büyük kısmının kadınlar tarafından üstlenilmesi, iş kurma ve yönetme süreçlerini zorlaştırıyor.

Bunun yanı sıra, iş dünyasında güçlü mentor ve rol model eksikliği, kadın girişimcilerin sürdürülebilir başarı elde etmesini sınırlıyor. Erkek ağırlıklı iş ve yatırım ekosisteminde kadınların görünürlüğü hem finansman sağlama hem de iş birliği fırsatlarını sınırlayan bir etken olarak karşımıza çıkıyor.

Kadın girişimciliğinin ekonomik önemi

Kadın girişimcilerin ekonomiye katkısı, sadece iş kurma sayılarıyla ölçülemez. Araştırmalar, kadın girişimcilerin iş yerlerinde daha kapsayıcı bir çalışma kültürü yarattığını ve istihdamı çeşitlendirdiğini ortaya koyuyor. Kadın liderliğindeki işletmeler, müşteri odaklı yaklaşımları ve yenilikçi iş modelleri ile piyasada farklı bir dinamizm sağlıyor.

Dünya Bankası ve OECD raporlarına göre, kadın girişimciliğinin desteklenmesi, ekonomik büyüme ve kalkınma hedeflerine ulaşılmasında kritik rol oynuyor. Kadınların iş dünyasında aktif rol alması, sadece ekonomik büyümeyi değil, aynı zamanda toplumsal cinsiyet eşitliğini güçlendiriyor. Kadınların girişimcilik yoluyla güçlenmesi, genç kızlar ve kadınlar için rol model oluşturuyor ve toplumsal cinsiyet temelli fırsat eşitsizliklerini azaltıyor.

Destekleyici politikalar ve girişimler

Türkiye’de kadın girişimciliğini desteklemek için çeşitli kamu ve özel sektör programları hayata geçirilmiş durumda. KOSGEB’in kadın girişimcilere yönelik eğitim, hibe ve kredi programları, iş kurma süreçlerini kolaylaştırmayı hedefliyor. Ayrıca kadın yatırımcı ağları, mentor programları ve kadın girişimcilik etkinlikleri, iş dünyasında görünürlüğü artırmayı amaçlıyor.

Bununla birlikte, kadın girişimciliğinin sürdürülebilir şekilde artırılması için sadece programlar yeterli değil. Toplumsal farkındalığın artırılması, finansal araçlara erişimin kolaylaştırılması ve politika yapıcıların uzun vadeli stratejiler geliştirmesi gerekiyor. Örneğin, yatırımcıların kadın girişimcilere yönelik teşvik mekanizmaları, risk sermayesi fonlarında cinsiyet bazlı kotanın artırılması, kadın girişimcilik ekosistemini güçlendirebilir.

Gelecek perspektifi

Kadın girişimciliği, yalnızca bir ekonomik gösterge değil, aynı zamanda toplumsal dönüşümün de önemli bir göstergesi olarak değerlendirilebilir. Küresel trendler, kadınların iş dünyasında daha aktif rol aldığı ülkelerde ekonomik büyümenin daha dengeli ve sürdürülebilir olduğunu gösteriyor. Türkiye’nin de benzer bir yol izlemesi hem ekonomik büyüme hem de toplumsal cinsiyet eşitliği hedeflerine ulaşmada kritik öneme sahip.

Özetle, kadın girişimcilerin ekonomideki payının artırılması, kısa vadede iş dünyasında çeşitliliği artırırken, uzun vadede toplumsal dönüşümü ve sürdürülebilir kalkınmayı destekleyen bir dinamik olarak öne çıkıyor. Kadınların iş dünyasında daha görünür, daha güçlü ve daha etkin bir rol alması hem bugünün hem de geleceğin ekonomisi için kaçınılmaz bir gereklilik.